TÜİK’in SES’i bu haliyle bırakılmayacak kadar önemli ve yararlı bir çalışma. Mevcut prototip haliyle bırakılırsa, ancak ciddi rezervlerle kullanılabilen iddiasız bir veri seti olarak kalacak; giderek içindeki parazitler öne çıkacak.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yeni bir ürün ortaya koydu: Sosyoekonomik Seviye (SES) araştırması. İlki 2023 referans yılı için yapılan araştırma 2022, 2023 ve 2024 yıllarını kapsıyor ve bu yılların ortalamasını yansıtıyor.
Araştırma önce her hane için bir SES skoru hesaplıyor ve sonra bunu toplulaştırarak il, ilçe ve Türkiye düzeyinde ortalama SES skorları hesaplıyor. Ayrıca her üç düzey içinde de hanehalklarının SES skorlarına göre dağılımını ortaya koyuyor. 7 seviye şeklinde ayrıştırılan bu veriler de il, içe ve Türkiye düzeyinde haneler arası sosyoekonomik dengesizliklerin boyutunu ortaya koyuyor.
Bu verinin sonraki yıllarda ortaya çıkan sonuçları hem il, ilçe ve Türkiye düzeyinde sosyoekonomik seviyenin nasıl geliştiğini, dalgalandığını izleme imkanı verecek; hem de her üç düzeyde sosyoekonomik seviye dengesizliklerinin artma veya azalmasını izleme imkanı verecek.
Bu haliyle politika yapıcılar, bürokratlar, üniversiteler, sosyal bilimciler, araştırmacılar için yararlı bir veri seti olmaya aday bir çalışma. Ancak bu noktada bizce üzerine gidilmesi gereken bazı soru işaretleri de var.
Araştırmanın zaafına örnekler
Araştırma tamamen idari kayıtlara dayanıyor ve 26 milyonu aşkın hanehalkının tamamını kapsıyor. Bu özelliği çalışmanın en güçlü yanını oluşturuyor. Ama diğer taraftan araştırmanın bir zaafı haline de geliyor. Buna birkaç örnek vermek istersek şunlara işaret edebiliriz:
- SES hesaplamasında yüzde 50 ile en yüksek ağırlığa sahip olan eğitimde hanede yaşayan kişilerin tamamladıkları eğitim düzeylerinin yıl olarak ortalaması esas alınıyor. Bu konudaki idari kayıtlar 25 yaş ve üzeri yaşlar için derlenmiş durumda. Bu durumda 25 yaş altında olup da üniversite mezunu olan bir kişi hesaplamaya giremiyor. Sözkonusu hanehalkının tamamı 25 yaş altı gençlerden oluşuyorsa, bu hanenin eğitim skoru sıfır olarak hesaba giriyor.
- Gelirler tarafında idari kayıtlar, doğal olarak kayıtdışı gelirleri kapsamıyor. Bu nedenle SES hesaplarında yüzde 30 ağırlığa sahip gelirler bileşeni tarafında kayıtdışı gelirler, haneler arası transferler, gelir vergisi beyanlarına girmemiş kira ve faiz gelirleri SES hesabına yansımıyor. Oysa bu şekilde idari kayıtlara girmemiş gelirlerin Türkiye’deki ağırlığı ihmal edilemeyecek kadar yüksek.
- Sadece idari kayıtlar esas alındığı için, otomobil sahipliği hesaba katılırken konut ve diğer gayrimenkul sahipliği, banka hesapları gibi sosyoekonomik seviyeyi çok etkileyen servet faktörü, SES hesabı bileşenleri arasında yer alamıyor.
- Aynı şekilde idari kayıtlarda yer almadığı için ayni kira da gelir hesaplarına bir bileşen olarak giremiyor. Bu durumda kendi evinde veya lojmanda oturma ile kirada oturma halinin yarattığı sosyoekonomik farklar hesaba katılamıyor.
- İdari kayıtlara bağlı yaklaşımın bir uzantısı olarak gelir düzeyi skorlaması yıllık ortalama asgari ücret miktarının katlarına göre ayarlarmış. Bu durum asgari ücret artışının yüksek olduğu yıllarda hanelerin ekonomik seviyesi yükselirken, gelir skorlarının daha düşmesi, düşük artış yılında da tersi olması gibi bir çelişik etki yaratma potansiyeli taşıyor.
SES ve SEGE arasında açıklaması zor anomaliler ortaya çıkabiliyor
Muhtemelen bu kısıtlar yüzünden il ve ilçelerin SES skorlarının kendi içinde sıralanışında ve SES skorları ile kişi başına GSYH, istihdam oranı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Sosyoekomonik Gelişmişlik Endeksi (SEGE) sıralamaları arasında açıklaması zor anomaliler ortaya çıkabiliyor. (SES ve SEGE benzer ama çok farklı iki gösterge. Bu nedenle ikisini bire bir karşılaştırmak mümkün ve doğru değil, ama aralarında çok büyük farklar oluştuğu durumları da görmezden gelemeyiz.)
Bu konuda dikkat çekici birkaç örnek sorunun daha iyi görülmesine yardımcı olabilir:
Tunceli merkez ilçesinin SES skoru (142.80) 973 ilçe içinde 66. sırada ve Bodrum’dan (141.88), Marmaris’ten (140.76), Antalya-Döşemealtı’ndan (141.88), İstanbul-Bayrampaşa’dan (141.17), Ankara-Keçiören’den (140.41) ve Eskişehir-Odunpazarı’ndan (140.32) daha yüksek.
Şırnak merkez ilçesinin SES skoru (140.25) 85. sırada ve İstanbul-Avcılar’dan (139.76), İzmir-Buca’dan (139.56), Eskişehir-Tepebaşı’dan (139.08), Aydın-Efeler’den (138.97), İzmir-Çeşme’den (138.32) ve Balıkesir-Altıeylül’den (137.55) daha yüksek.
İl düzeyindeki verilere göre 2023 verileriyle kişi başı gelirde en sondan 7. sırada ve istihdam oranında en sondan 4. sırada yer alan Batman, SES (131.36) sıralamasında Antalya, Muğla ve Sakarya’nın hemen ardından 11. sırada yer alıyor. Kişi başına gelirde 64. sırada, istihdam oranında 76. sırada olan Hakkari’nin SES skoru (128.20) Kayseri ve Adana’nın arkasından 19. sırada yer alıyor.
Buna karşın kişi başına gelirde 18. sırada, istihdam oranında 22. sırada bulunan Karaman’ın SES skoru (120.88) ile Iğdır ve Mardin’in gerisinde 63. sırada yer alıyor. Kişi başına gelirde 26. sırada yer alan Aksaray’ın SES skoru (117.33) ile sondan 10. sırada yer alıyor.
Doğu-Güneyoğu illerinin SES skorlarının, kendi farklı sosyoekonomik verileri ile ve göreli olarak çok daha gelişmiş illerle anomali ölçüsünde yüksek çıkması, bu illerde başta asker ve polisler olmak üzere tayinle gelen-giden kamu görevlilerinin nüfusa oranının yüksek olması ve yerli nüfusun da idari kayıtlarının yetersiz olması ile açıklanabilir.
Ama bu, SES hesabının kalite iyileştirme ihtiyacını ortadan kaldırmıyor.
Bu konuda ilk elde mevcut verilerin daha iyi yorumlanabilmesi ve karşılaştırılabilmesi için her ölçekte SES skorlarının eğitim, gelir, meslek alt bileşenlerinin de skorlarının ortalama ve medyan değerleri, TÜİK internet sitesinin veribankası bölümünde yayınlanabilir.
İyileştirme için öncelikle idari kayıtların zenginleştirilmesi ve iyileştirilmesi üzerinde durulabilir. Örneğin eğitim düzeyi verilerindeki yaş sınırının 25’ten 17’ye çekilmesinin SES iyileştirmesine ciddi bir katkısı olabilir. Orta vadeli olarak da idari kayıtların yanı sıra ankete dayalı hanehalkı verilerinin hesaba katılması üzerinde çalışılabilir.
Kamuda benzer araştırma deneyimine Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü uzmanları ile ve başta bu konudaki öncü çalışmaları ile tanınan ODTÜ’den Prof Sibel Kalaycıoğlu olmak üzere bu alanda çalışan akademisyenlerle işbirliği yapılabilir.
TÜİK’in SES’i bu haliyle bırakılmayacak kadar önemli ve yararlı bir çalışma. Mevcut prototip haliyle bırakılırsa, ancak ciddi rezervlerle kullanılabilen iddiasız bir veri seti olarak kalacak; giderek içindeki parazitler öne çıkacak. Oysa araştırmacılar için heyecanlı ve eğlenceli melodiler yaratma potansiyeline sahip...