Önceki dönemlerden farklı olarak günümüzde Türkiye-İsrail ilişkileri örnek alınmaktan uzak. Halbuki Türkiye İsrail’i ilk tanıyan ülkeler arasındaydı. İstikrarsız fakat otoriter Arap rejimlerinin egemen olduğu bir bölgede bu iki ülke birbirini modernlik, demokrasi ve Batılı yönelimleri temsil eden merkezler olarak görüyordu. Arap rejimlerinin İsrail ile ilişkileri hasmane, Türkiye’ninki ise dostane idi. Varlığının bile sorgulandığı bölgede İsrail bu iyi ilişkilere özel değer veriyordu. Gelişen dostluğun bir yan faydası da ABD’deki Musevi lobisinin Türkiye’ye olumlu yaklaşması, Kongre’deki Rum ve Ermeni lobilerinin etkilerini frenlemesi idi. İki ülkenin sıcak ilişkilerini kanıtlamak için sadece 2007 gibi geç bir tarihe kadar İsrail jetlerinin komşularının hava sahasını ihlal etmemek için uçuş talimlerini Konya’da gerçekleştirdiklerini hatırlamak bile yeterlidir.
Çin’de üretilen telefon, yarı iletken gibi elektronik ürünlerin karşılıklılık ilkesi çerçevesinde konulan vergilerden muaf tutulmasının verdiği iyimser hava ile haftaya başlıyoruz. Karar muhtemelen hanehalkının Nisan ayında karşılaşacağı enflasyon şokunu hafifletmek ve Apple, Nvidia gibi büyük teknoloji şirketlerini rahatlatmak için alındı. Ancak ABD’nin Çin’e karşı tutumunu yumuşatması önemli bir gelişme. Çin cephesinden de bir pozitif adım gelirse piyasalar durgunluk senaryolarını rafa kaldırabilir.
'Kur şokları yaşanırsa yeni güçlendirici kararlar alınabilir'
Zirai donun etkisi o kadar büyük oldu ki çiftçilerin, üreticilerin ülkenin her bölgesinden adeta çığlıkları yükseldi. Birçok üretici çaresiz kaldı. Yaşanan zirai don sadece çiftçilerin değil, tüketicilerin de canını yakacak. Üretimdeki azalma ile birlikte sebze ve meyve başta olmak üzere fiyatlarda ciddi artışlar olması bekleniyor.
Geçtiğimiz günlerde Mariana Mazzucato’nun ITV’de Robert Peston’a söyledikleri hâlâ zihnimde yankılanıyor: Trump’ın yeni tarifeleri sadece bir ticaret politikası tercihi değil, daha büyük bir ekonomik körlüğün, sistematik bir adaletsizliğin ve kısa vadeli çıkarcılığın tezahürü. Yeni tarifelerle yeniden şekillenen küresel ticaret gündemi, yalnızca bir dış politika manevrası değil; aynı zamanda eşitsizliğin ve ekonomik gerilimin derinleştiği bir dönemin aynası. Son alınan kararlar, Amerikan hanelerine yılda ortalama bin 500 dolar ek yük bindirecek. Üstelik bu yük, gelir seviyesi düştükçe daha ağır hissedilecek. Ama mesele sadece ABD ile sınırlı değil. Küresel bir çıkmaza ve deliliğe sürüklenen bir dünya politikası gözler önünde. En sert darbeyi ise her zaman olduğu gibi en az söz hakkı olanlar – Küresel Güney ülkeleri – alacak.
İçim Süt, enerjisinin yüzde 40’ını yenilenebilir enerjiden karşılayacak ‘temiz enerji’ yatırımını Tire fabrikasından başlattı. İki yıl içinde Karaman, Pamukova tesisleri de çatı tipi GES ile donatılacak, Lüleburgaz fabrikasında ise rüzgar türbini ile elektrik üretilecek.
Türkiye’ye öncelikle yeni bir ekonomi programı çerçevesi gerekiyor. İstersek, Meclis’te görüşülmekte olan İklim Kanunu yeni programımızın temelini oluşturabilir.
ABD ve İsrail, yıkılıp yakılmış olan Gazze'yi Filistinsizleştirmek için anlaşmış görünüyor. Sadece İslam dünyasının buna nasıl ikna edileceği ve Gazze'deki Filistinliler'in nereye gönderileceği henüz netleşmedi.