SERCAN BAKAÇ - VERGİ MÜFETTİŞİ
Nakit taşımak gitgide zorlaşırken, kredi kartları hayatımızın vazgeçilmez ödeme aracı haline geldi. Bugün bir market alışverişinden restorana kadar her yerde ödeme tercihlerinde ilk sırada artık kredi kartları yer alıyor. Ancak bu kolaylık, arka planda büyüyen bir sorunu da beraberinde getiriyor: kredi kartı komisyonları.
Kart sayısı rekor kırıyor
Türkiye’de kredi kartı kullanımı son yıllarda olağanüstü bir artış gösterdi. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre 2019 yılında yaklaşık 70 milyon olan kredi kartı sayısı, 2024 sonunda 129 milyon 387 bine, 2025 Mayıs itibarıyla ise 134 milyon 275 bine ulaştı.
Tablo 1: Yıllara göre kredi kartı sayısı
Yıl |
Kredi kartı sayısı (adet) |
2019 |
69.825.826 |
2020 |
75.697.214 |
2021 |
83.791.396 |
2022 |
99.489.990 |
2023 |
117.713.320 |
2024 |
129.387.942 |
2025* |
134.275.870 |
(*) Mayıs 2025 rakamları
Sadece bireysel kullanımda 2024 yılı boyunca 9,9 milyar işlem gerçekleştirilmiş ve bu işlemlerin toplam tutarı yaklaşık 9,7 trilyon TL’yi bulmuştur. Ticari kartlarla yapılan işlemler ise 1 trilyon TL’yi aşmıştır.
Tablo 2: 2024 yılı kredi kartlı işlem verileri
Kart türü |
İşlem adedi |
İşlem tutarı (milyon TL) |
Bireysel |
9.906.072.832 |
9.764.774,78 |
Ticari |
153.389.258 |
1.061.210,45 |
Komisyon gerilimi: Esnaf ile vatandaş karşı karşıya
Özellikle büyük zincir mağazalar, süpermarketler ve kurumsal firmalar açısından bu durum farklıdır. Bu firmalar, genellikle yüksek işlem hacimleri ve bankalarla yaptıkları özel anlaşmalar sayesinde daha düşük komisyon oranlarına tabi olmaktadır. Dolayısıyla tüketiciden ek bir ücret talep etmeleri söz konusu değildir. Komisyon farkı uygulaması ise çoğunlukla küçük esnaf ve yerel işletmelerde karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin, bir taksiye bindiniz. Taksinin üzerinde “Kredi kartı geçerlidir” yazısı yer alıyor. Ancak kartla ödeme yapmak istediğinizde, taksimetrede yazan tutardan daha yüksek bir ücret talep ediliyor. Ya da yolda yürürken küçük ve şirin bir butik mağazanın vitrininde bir ürün beğeniyorsunuz. İçeri girip fiyatını sorduğunuzda, “Nakit fiyatı şu kadar” şeklinde bir yanıt alıyorsunuz.
Bu gibi durumlar artık o kadar yaygın hale geldi ki, günümüzde birçok küçük işletmede alışveriş sırasında şu soruyla karşılaşmak adeta olağan hale geldi: “Nakit mi, kartla mı ödeyeceksiniz?”
Bu sorunun arkasında yatan temel neden, kredi kartı ile ödeme yapıldığında esnafın bankaya ödediği komisyon bedelidir. Bazı sektörlerde bu komisyon oranı %3 ila %5 arasında değişebilmektedir. Bu nedenle bazı işletmeler, kartla ödeme yapılması halinde fiyatı artırmakta veya tüketiciden ek ücret talep etmektedir. Ancak burada kritik bir husus var: Bu uygulama yasal değildir.
Peki, kanun ne diyor?
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 17. maddesi açık:
“Üye işyerleri, kart hamilinden kartın kullanılması dolayısıyla komisyon veya benzeri bir isim altında ilave bir ödemede bulunmasını isteyemez.”
Aynı kanunun 40. maddesine göre bu hükme aykırı hareket eden iş yerlerinin yöneticileri bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılabiliyor. Ayrıca işyeri sözleşmeleri feshediliyor ve bir yıl boyunca yeni bir sözleşme yapılamıyor.
Bununla birlikte fahiş fiyat ve haksız ticari uygulama nedeniyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 77. maddesinin 13. fıkrası uyarınca idari para cezası uygulanabiliyor.
Kredi kartı komisyonlarına yönelik çözüm önerileri
Kredi kartı ile ödeme kolaylığı, hem tüketici hem de işletmeler açısından birçok avantaj sunsa da özellikle küçük esnaf nezdinde komisyon yükü ciddi bir maliyet unsuru haline gelmiştir. Bu durum, bazı işletmelerin yasal olmayan şekilde tüketiciden fiyat farkı talep etmesine yol açmakta; sonuç olarak hem vatandaş hem de esnaf açısından sürdürülemez bir yapıya dönüşmektedir.
Bu sorunun en temel çözümü, küçük esnafın üzerindeki komisyon yükünün kaldırılmasıdır. Ancak bunun mümkün olmaması durumunda, aşağıdaki öneriler hayata geçirilebilir:
1- Komisyon üst sınırı getirilmesi: Küçük işletmeler için uygulanacak kredi kartı komisyon oranlarına tavan getirilerek, özellikle düşük cirolu esnafın üzerindeki yük azaltılmalıdır.
2- Vergisel veya mali destekler sağlanması: POS cihazı kullanan küçük işletmelere, ödedikleri komisyon tutarları üzerinden vergi indirimi veya kamu destekli teşvik sağlanabilir.
3- Banka hizmet şartlarında şeffaflık: Bankaların esnafla yaptığı POS sözleşmelerinde uygulanan komisyon oranları ve diğer masraflar şeffaf hale getirilmeli, kurumsal firmalarla küçük işletmeler arasındaki orantısız fark giderilmelidir.
4- Tüketiciye yönelik fiyat farkı denetimi: Kartlı ödemelerde fiyat farkı alınması, 5464 sayılı Kanun’a açıkça aykırıdır. Bu uygulamaların engellenmesi için denetimler artırılmalı, vatandaşlar bilinçlendirilmelidir.
5- Komisyonsuz alternatif ödeme sistemlerinin geliştirilmesi: TCMB tarafından geliştirilen FAST sistemi ve karekodlu ödeme çözümleri gibi esnaf için uygun, erişilebilir ve cazip hale getirilerek, komisyon sorununa teknolojik çözüm sunulabilir.
6- Fintech girişimlerine alan açılması: POS ve ödeme altyapısı alanında faaliyet gösteren yerli fintech şirketlerinin desteklenmesi, sektörde rekabeti artırarak komisyon oranlarının düşmesine katkı sağlayabilir.
Sorunun yalnızca bir tarafına odaklanmak yerine, tüm paydaşları dikkate alan çok yönlü bir yaklaşım hem kayıtlı ekonomiyi güçlendirecek hem de tüketici ve esnaf arasındaki gerilimi azaltacaktır.
Sonuç
Günümüzde kartla ödeme artık bir tercih olmaktan ziyade bir zorunluluk haline geldi. Bu noktada tüketicinin alışverişte mağdur edilmemesi kadar, küçük esnafın da sürdürülebilir ticaret yapabilmesi önemlidir. Komisyon yükünün tek taraflı yansıtılması, hem hukuka aykırıdır hem de sosyal açıdan sorun teşkil etmektedir. Toplumun her kesimini ilgilendiren bu konuya dair, kapsamlı bir çözüm ancak kamunun düzenleyici rolü, bankacılık sisteminin iş birliği ve denetim mekanizmalarının etkinliğiyle sağlanabilir.
Not: (Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz, kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.)