Sahadaki gözlemlerimiz de, maalesef verileri destekliyor. Kahramanmaraş'tan genç bir iplik sanayicisinin söylediği çarpıcıydı; "Büyük üreticilerimizden bazıları kapıya kilidi vurdu. Biz şimdilik yarı kapasite ile çalışıyoruz. Ama bizde de bir haftadır telefon çalmıyor!" Plastik-kauçuk sektöründe iş yapan bir KOBİ patronu, "Kafamdan dumanlar çıkıyor" dedi; "Bayram öncesinden çalışanlara borcum kaldı ve hiç yeni sipariş yok!" Sakarya'da yüksek teknolojili metal kesme makineleri üreticisi; "Sipariş bıçakla kesilir gibi kesildi. Gelen bir-iki siparişi de Çin'in finansman gücü karşısında onlara kaptırıyoruz. Üretici değil, oyuncakçı olduk." Otomotivci, "İçeride 19 Mart. Dışarıda 2 Nisan. Tam faiz indirimleri başladı, yazdan sonra işler açılır umuduyla nefesimizi tutmuştuk ki, krizler peş peşe geldi. Adeta suyun içine doğru başımızı bir kere daha bastırdılar. Cesaretimiz kırıldı" diyordu.
Özellikle pişmanlıkla verilen beyannameler açısından idari anlayışla yargı anlayışı arasındaki yorum farklılığı dikkati çekmektedir. Bu farklılık yasal düzenlemenin gerekli titizlikle yazılmamış olmasından kaynaklanmaktadır.
Yazılı ve sözlü basından da bu konuda haberler duyuyoruz, ya da bizzat tanık oluyoruz. “Kazada ölen motor kurye, fizik mezunu idi.” İş bulamadığı için semt pazarında sergi açan mühendislere rastlıyoruz. KPSS sınavında yüksek puan alıp mülâkatta ne idüğü belirsiz bir şekilde elenen atanamamış öğretmen adaylarının haberi hiç eksik olmuyor. Bırakın devlet kuruluşlarını, bazı özel kurumlara girişte bile iktidar partisi aracılığının arandığı bir partizanlık devri yaşıyoruz.
Sicilya mafyasının ‘suskunluk yasası’ Omerta maalesef organize suç dünyasına özgü bir mesele değil. Bugün iş hayatının pek çok alanında da susma mecburiyeti yok mu?
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: Ekonomik kalkınma kültürel gelişmeyle anlam kazanır
kadının adı yok, bu kez genç ikiliye ilham oldu
Piyasalar son 10 gündür çalkantılı bir süreçten geçiyor. Global ölçekte Trump’ın ticaret politikalarıyla başlayan dalga,
İmamoğlu ve ekibi geçtiğimiz yaz sonunda bir toplantı yaparak “gelmekte olana” karşı pozisyon alınması konusunda hem fikir oldu. Bunun için de İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi kararlaştırıldı. Zaten neredeyse 6 yıldır kendilerine göre bir kampanya da yürütüyorlardı. Hatta bir ara altılı masanın adayı olmak için Meral Akşener’i de yanlarına alarak bir çıkış yapmayı denediler ama olmadı. Bu arada, o çıkış denemesinin altılı masaya seçim kaybettirdiği yorumu da hayli taraftar toplayan bir yorum. Her neyse, süreç İmamoğlu cephesinde böyle başladı. Bu sürecin erken başlatılması iktidar tarafını da erken harekete geçirdi.
Yatırım bankalarının araştırma birimleri son haftalarda ekstra mesai yapıyorlar. Sürekli değişen haber akışının ekonomik ve finansal yansımalarını öngörmeye çalışıyorlar. Hafta sonu da boş geçmedi. ABD’nin cep telefonlarını, bilgisayarları, çipleri, gümrük tarifelerinden muaf tutacağı haberi cumartesi günü düştü.