Türkiye’nin nüfus artışına paralel olarak gıda tüketimi sürekli artıyor, ancak üretim aynı oranda artmıyor. Bu da iç piyasada fiyat dalgalanmalarına neden olmakta. Türkiye, tarım ve gıda piyasalarında yaşanan dalgalanmaları hafifletmek ve özellikle hayvancılık sektörünü rahatlatmak amacıyla zaman zaman ithalat kartını kullanıyor. İthalat kısa vadede piyasayı rahatlatır; ama esas çözüm yerli üretimi artırmak. Son dönemde sadece mısırda değil, buğday, arpa, pirinç, bakliyat ürünleri (nohut, mercimek, kuru fasulye) ve kırmızı et olmak üzere pek çok temel gıda ve tarım ürününde de tarife kontenjanı ya da düşük gümrük vergisi ile ithalat kapısı açıldı. En son 31 Temmuz 2025’e kadar 500 bin ton mısır ithalatına sıfır gümrük vergisi uygulanmasına kararı kamuoyunda epey gündem yarattı. Son bir yılda 4’üncü defa mısırda ithalat kontenjanı açıldı. İlk 3 ithalat izninde yüzde 130 olan gümrük vergisi yüzde 5’e indirgenerek izin verilirken 4’üncü izinde bu oran sıfırlandı. Tam hasat yaklaşırken alınan bu sıfır gümrüklü karar üretici birlikleri tarafından tepki görürken aynı zamanda endişelere de neden oldu. Bu adım, aslında tek başına bir politika değil; Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı daha geniş kapsamlı bir tarım ve gıda ithalat stratejisinin bir parçası. Şimdi, bu resmi biraz daha detaylı inceleyelim:
Neden mısır? Türkiye’de mısırın önemi
- Türkiye, yılda ortalama 11-12 milyon ton mısır tüketirken, üretim 8 milyon ton civarında kalıyor. Aradaki fark, genellikle ithalatla kapatılıyor. Bu da Türkiye’yi mısırda kısmi olarak dışa bağımlı hale getiriyor.
- Mısır, özellikle yem sanayisinin ana hammaddesi. Yem fiyatları ise doğrudan et, süt, yumurta ve beyaz et fiyatlarına yansıyor.
- Kuraklık, yüksek üretim maliyetleri ve küresel arz dalgalanmaları nedeniyle mısır fiyatları son yıllarda dalgalı bir seyir izledi.
- Bu nedenle, mısır ithalatına getirilen sıfır gümrük vergisi; özellikle hayvancılık sektöründe maliyet baskısını azaltmak ve tüketici fiyatlarına yansıyan enflasyonist etkileri hafifletmek amacı taşıyor.
Diğer stratejik ürünlerde de benzer ithalat kararları var
Türkiye son dönemde sadece mısırda değil, pek çok temel gıda ve tarım ürününde de tarife kontenjanı ya da düşük gümrük vergisi ile ithalat kapısı açtı:
- Buğday
Hem iç tüketim hem de güçlü un ve makarna ihracatı için kritik. 2024 ve 2025’te TMO üzerinden toplam 2,5 milyon ton buğday için sıfır veya düşük vergili ithalat kontenjanı açıldı.
- Arpa
Hayvan yemi için önemli. Son yıllarda yine TMO aracılığıyla 1 milyon ton civarında düşük vergili ithalat yapıldı.
- Pirinç
Özellikle fiyat artışlarını sınırlamak için, dönemsel olarak 100 bin tona kadar sıfır veya düşük vergili ithalat yapıldı.
- Bakliyat ürünleri (nohut, mercimek, kuru fasulye)
Kuraklık riskine karşı ve iç piyasa fiyatlarını dengelemek için dönem dönem sınırlı kontenjanlar getirildi. Bu kararlar, kısa vadede fiyat artışlarını yavaşlatmak ve iç piyasaya daha fazla ürün sunarak arz güvenliğini sağlamak için kullanılıyor.
- Tarife kontenjanı nedir, neden geçici çözüm?
Tarife kontenjanı, belirli bir miktar ithalatın geçici olarak sıfır veya düşük gümrük vergisiyle yapılmasına izin verir.
Bu yöntem hızlı sonuç verir: arzı artırır, fiyatları aşağı çeker.
Ancak kontenjan dolduğunda, tekrar eski gümrük vergisi oranına dönülür; dolayısıyla uzun vadede kalıcı fiyat istikrarı sağlamaz.
Ayrıca, ithalat ucuzladıkça yerli üreticinin rekabet gücü zayıflayabilir. Üretici “nasıl olsa ithalat açılıyor” diyerek üretimden vazgeçerse, dışa bağımlılık artar.
Sektörel ve makroekonomik etkileri
- Kısa vadede:
Yem fiyatları düşer → hayvancılık maliyetleri azalır.
Et, süt, yumurta gibi ürünlerin fiyat artışı yavaşlar.
Gıda enflasyonunda geçici rahatlama olabilir.
- Orta vadede:
Hasat sezonuyla birlikte yerli ürün arzı artar, fiyatlar daha istikrarlı hale gelir.
- Uzun vadede:
İthalat bağımlılığı devam ederse, döviz kurları ve küresel fiyatlara karşı kırılganlık artar.
Çiftçinin üretim motivasyonu düşebilir.
Dış ticaret açısından:
500 bin ton mısırın ithalatı, yaklaşık 120-150 milyon dolar civarında bir ithalat faturası anlamına gelebilir (fiyat değişken). Bu, toplam ithalat içinde küçük bir pay; ancak tarımsal ürün ithalatının artması, dış ticaret açığını bir miktar artırır.
Çözüm ithalat mı, üretimi artırmak mı?
Türkiye’nin yıllık gıda tüketimi sürekli artıyor hem nüfus artışı hem de yaşam standardı yükseliyor. İthalat kısa vadede piyasayı rahatlatır; ama esas çözüm yerli üretimi artırmak. Modern sulama, kuraklığa dayanıklı tohum, gübre ve mazot desteği, planlı ekim ve alım fiyatlarının önceden açıklanması gibi tedbirler, üreticiyi güçlendirir.
Böylece; ithalata daha az ihtiyaç duyulur, fiyat dalgalanmaları azalır ve dış ticaret dengesi korunur.
Geçici bir nefes, kalıcı istikrar için yerli üretim şart
Türkiye, 31 Temmuz 2025’e kadar sıfır gümrük vergili 500 bin ton mısır ithalatı kararıyla, piyasaya kısa vadede rahat nefes aldırmayı hedefliyor. Benzer kararlar buğday, arpa, pirinç ve bakliyatta da uygulanıyor.