Bu yazıda sizlere anlatmak istediğim kitabın hacmi küçük ama anlamı büyük. Biz insanlar karşılaştığımız yeni bir olguya önce bir “ad” veririz; adlardan “kavramlar ve terimler” üretiriz; kavram ve terimlerden “düşünceler” türetiriz ve düşüncelerimize göre de “davranışlarımıza” yön veririz.
Büyük dil modelleriyle birlikte epey zamandır üzerinde çalışılan yapay zekâ konusu teknolojinin çok önemli bir boyutuyla bütün insanlığı yüzleştirdi: Teknoloji, insanın performansını artırırken, şimdi yerini almaya aday mı?
Her yenilik önce “malûmat-ölçekli” değerlendirmelerin “aşırı ve noksan değerlendirme” geçitlerini aşmak zorundadır.
Yapay zekâ konusu da insanın yaşamını kolaylaştırıcı etkisi kadar, insanın yerini alma potansiyelleri bağlamında aşırı ve noksan değerlendirmelerin öncelikli konusu oldu.
Yapay zekâ gelişmelerine “olumlu” yönde bakanlar; bu yeni teknolojinin insanların çıplak gücüyle yapamadıkları birçok karmaşık sorunu çözerek, üretkenlik ve verimlilik konusundaki katkılarına gönderme yapıyor. Konuyu “olumsuz” yönüyle değerlendirenler de yapay zekânın çalışma yaşamını giderek “çok ileri uzmanlık” alanlarına sıkıştıracağını, eğitimsiz ve eğitimli çok insanı işsiz bırakacağını; insan doğasının çalışmayla olan bağını koparacağını ileri sürerek, sıkıntılı bir geleceğin bizleri beklediğini ileri sürüyor.
ÜST DÜZEY ENTELEKTÜELLERİN İLGİSİ
Daha önce, Daron Acemoğlu’nun “Yapay Zekâyı Yeniden Tanımlamak” kitabının verdiği mesajları okuyucuyla paylaştık. Bu yazıda Acemoğlu gibi uluslararası eleklerin üstünde kalabilen bir başka entelektüelin kitabından söz edeceğiz: Viktor Dörfler’in “Yöneticiler İçin Yapay Zekâ” kitabından. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Cihan Altay’ın çevirisi ile Haziran 2023’te ülkemiz okuyucuna sundu.
Dörfler’in kitabını okuyanların aşırı ve noksan değerlendirme tuzaklarına düşmeden neler öğrenebileceklerine ilişkin saptamalarımızı paylaşalım:
■ Bilgi ve iletişim teknolojilerine yapılan yatırımların salt teknik karar vermediklerini, yatarım maliyetlerinin yüzde 20’nin donanım ve yazılım, yüzde 80’nin ise öğrenme ve kültür değişimi olduğunu; bu kararların işletmelerde dip dalgaları yaratma ve yönlendirme gücüne sahip olduklarını,
■ Belirsizlik alanı ile risk alanı arasındaki farklılıkları, bilginin ve süreçlerin çok katmanlı, “yeni ağ yapılarının” yarattığı doğal “karmaşa” ile yönetim becerisi eksikliğinden kaynaklanan “karışıklık” arasındaki nüansı,
■ Yapay zekânın, bilinmeyenler alanında son derece kullanışlı bir araç olabileceğini,
■ Sezgisel davranışların belirlenmesinde yapay zekânın insanlığa önemli yardımlar yapabileceğini,
■ Uzmanları ve uzmanlığı geliştirmeden, bu iki öğeyi geliştirmeden sistem kurulamayacağını, sistemin gözetim ve denetimi olmadan üretkenlik ve verimliliklerin artırılamayacağını,
■ Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, donanımların hiçbir zaman yazılım üretmediğini ve üretemeyeceğini,
■ Açık ve örtük bilginin yaşamı güven altına almadaki değerini ve önemini,
■ Bilme edimi olmadan bilmek dediğimiz oluşumun imkânsızlığını,
■ Bilginin önemli özelliklerinden birinin “kişisel” olduğunu,
■ En iyi uzmanların düşünme biçimlerini sezgisel sıçramaların karakterize ettiğini,
■ Özü görebilmenin yarısının iyi uzman olmayı gerektirdiğini, onların büyük resmi görebilmelerini, küçük adımların büyük resmi bütünleyecek şekilde atmanın üretkenlik ve verimlilik artışlarındaki rolünü,
■ Bütünün parçalarının basit toplamından daha fazlası olduğu söylense de bütünün parçaların toplamından farklı bir şey olduğunu,
■ Anlamı olmayan şeylerin etkilemesiyle bir anlam üretilemeyeceğini,
■ Bilimsel bilginin tek bilgi türü olmadığını, bilginin mutlaka doğru olduğunun ileri sürülemeyeceğini, iyi bir bilimin “yanlışlanabilirlik” özelliği taşımasını,
■ Anlamlı bilginin, açık bilgi kadar örtük bilgi içerdiğini ve örtük bilgi olmaksızın üretilemeyeceğini,
■ Değişik öğrenme yolları olduğunu, nüfuz etmenin bilmeyi cisimleştirme olduğunu, öğrenmenin inanılmaz derece önemli olduğunu gösterdiğini,
■ Yaşamda sağduyunun ne denli gerekli bir şey olduğunu,
■ Yaratmanın kalıpların dışında düşünce gerektirdiğini,
■ Bilgi ve öğrenme alanında yapay zekanın taşıdığı anlamı,
■ Sadece insanların yaptıklarında “yaratıcılık” denebileceğini,
■ Ahlâki kodlar ve hata kültürü ile yapay zekâ ilişkilerini…
■ Üzerinde iyi düşünülür ve yönetilirse insanlığın yapay zekâ ile yeni bir hikâye yazabileceğini ve daha düzinelerce düşünceyi, bilgiyi ve fikri bizlerle paylaşan bir kitabın evreninde dolaştığımızı söyleyebiliriz.
“Bilinen için yapay zekâya ihtiyacımız yoktur; sadece eğrisi doğrusu etraflıca düşünülmüş veri tabanlarına ve veri işlemlerine ihtiyacımız vardır. Bilinmeyende yapay zekâ son derece yararlı olabilir. Verilerdeki örgüntüleri bulabilir ve verileri, keza örüntüleri filtreleyebilir, ancak yine de konunun uzmanlarının bunları anlamlandırması gerekir” diyor Dörfler.
Yapay zekâ tartışmalarında aşırı ve noksan değerlendirme tuzaklarından uzak durmak için Dörfler ve Acemoğlu’nu mutlaka okumalıyız.