Japonya’da ortaya çıkan ses kamuflaj cihazları, tuvalet adabını teknolojiyle buluşturuyor; su israfını azaltan bu küçük yenilik, kültürel hassasiyetin de yansıması.
- Yaka mikrofonu
Anadolu’da bir üniversitede eğitim veriyordum. Büyük bir konferans salonuydu. Ben eğitimlerde oturmadığım için yaka mikrofunu kullanıyordum. Mikrofonun bağlı bulunduğu cihazı da kemerime takmıştım. Takma işlemi öyle çok zor bir şey değildi ama uğraştırmıştı. Ara verdik. Ben daha önceden yaka mikrofunu kullandığım için deneyimim vardı. Hemen cihazı kapattım. Eğitimde organizasyonlardan sorumlu gençler koşarak yanıma geldi. “Hocam bir şeye ihtiyacınız var mı, size ne getirelim?“ dediler. Zaten sabah havalimanından beni aldıkları andan itibaren dört dörtlük hizmet veriyorlardı. Yine beni şaşırtmadılar. Teşekkür ettim. “Tuvalete girip geleceğim, bir kahve içerim, sütsüz, şekersiz“ dedim. Demem ile birlikte üç genç de koro halinde “Aman Hocam, yaka mikrofonunun cihazını kapatalım” diye adeta haykırdı. “Ders biter bitmez kapattım zaten“ dedim. Gençlerden birisi “Hocam, biliyoruz kapatmışsınızdır. Ama yine bir kez daha bakar mısınız? Ne derler: Şeytan doldurur”. Ben bunun üzerine cihazı kemerimden çıkarıp onlara gösterdim. “Bakın, kapalı” dedim. Sonra da merakla sordum: “Ne oldu çocuklar? Ne bu telaş?“. Üçü de mahçup mahçup güldü. İçlerinden birisine döndüler. “Sen anlat” dediler. Bu genç de anlattı. “Geçen hafta sonu başka bir eğitimimiz vardı. O hoca da yaka mikrofonu kullanıyordu. Ara verdi ve arada tuvalete gitti. Ama gözümüzden kaçtı; yaka mikrofonu kapatmış mı diye kontrol etmek aklımıza gelmedi. Hoca kapatmamış. Hoca tuvalete girdi ve bütün salon naklen yayın olarak dinledi”.
Japonların tuvaletleri
Yukarda anlattığım olayda ses, tuvaletten dışarıya yaka mikrofonu aracılığı ile yayılıyordu. Bu, her zaman başa gelecek bir şey değil. Ancak tuvaletten dışarıya doğal olarak yayılacak sesler için de insanlar duyarlı oluyor. Umumi tuvaletlerde Japonlar bunu çok ciddiye almış. Bu konuda The New York Times gazetesinde ilginç bir yazı vardı (https://www.nytimes.com/2025/12/02/realestate/japanese-toilets-toto-sound-princess.html?searchResultPosition=1).
Tuvalette çıkan sesleri kamufle etmek, Japon kadınlar için tuvalet adabının bir parçası olmuş. Tuvalete girince ses kamuflajını en kolay yapacak olan şey, su sesi. Kadınlar sifonun sesini kullanmışlar. Yapılan bir araştırmaya göre kadınlar ortalama 2,3 kez sifonu çekiyorlarmış. Tabii ki, bu ciddi bir su israfı imiş. 1979 yılında Tokyo ciddi bir kuraklık geçirmiş. O zaman bir firma yapay olarak su sesi veren bir aygıtı piyasaya çıkarmış. Tokyo Şehir Meclisi bu elektronik aygıtın kullanımını onaylamış. Ancak söz konusu firma bu elektronik aygıtın patentini almamış. Bu kez on yıl sonra iki firma bu aygıtın yeni versiyonlarını çıkarmış. Bu firmalardan çok yaygın ve meşhur olanı “TOTO Ltd” imiş. (Sanki firma ismi için Türkçeden ilham almışlar gibi:) ). Elektronik aygıta Otohime (Ses Prensesi) deniyormuş. Yapılan bir araştırma göstermiş ki, bu aygıtı kullanan kadınlar tuvalette 2,3 kez yerine ortalama 1,5 kez sifonu çekmişler. Başka bir deyişle, bu aygıtların kullanımı su tasarrufu sağlamış. Eskiden bu aygıtlar sadece kadın tuvaletlerine konuyormuş. Şimdi genç erkekler de bu konuda duyarlı olmaya başlamış. Erkek tuvaletlerine de bu aygıtlardan konmaya başlamış.
Avustralya’da yetişmiş ve Japonya’ya göçmüş bir ses sanatçısı ve girişimci kadın Donna Burke, “Ses Prensesi” fikrini çok sevmiş. “Ben okulda iken tuvalette çok utanırdım. Sifonu en az iki kez çekerdim” diyor. Bir Japon imalatçı ile bir araya gelmiş, yeni bir marka üretmiş. Tuvalet duvarına monte edilen cihaz el hareketi ile çalışıyormuş; ormandan gelen akarsu sesi veriyormuş. Japonlar hızlı tren (Bullet Train) tuvaletlerine bundan koymuşlar. Ci̇hazlara daha farklı sesler de yükleyeceklermiş. Örneğin, Beethoven’nın Beşinci senfonisinden— ‘Da da da DAAAA!’ — ve Rossini’nin ‘William Tell Üvertürü” gibi. Donna Burke şöyle konuşmuş: “Bizim ürünün ilk alıcılarından birisi Japonya’ya gelmiş bir turist kadın idi. Kocası tuvalette çok sesli işermiş ve bu kadını çileden çıkarırmış. İki aygıt alarak ülkesine dönmüş. Bu iki aygıt evliliğini kurtarmış”. Bir müşteri deneyimi gibi anlatmış ama sanırım evliliği kurtulan kadın Donna imiş.
Bir yorum
Günler yoğun geçiyor ülkemizde; kurşun gibi ağır günler. İster istemez hepimiz bu ağır gündeme kaptırıyoruz kendimizi. Yazımla bir yük de ben vermeyeyim dedim. Onun için bu hafta değişik bir konuda yazdım.
Japonya’daki bu aygıtlar bizim ülkeye girer mi girmez mi tahmin edemiyorum. Hani Ziya Osman Saba’nın “Yetişir” diye bir şiiri vardır. Son dörtlüğü şöyledir: “Evine misafir geleyim / Kahvemi sen pişir /Taze doldurulmuş sürahiden /Bir bardak su ver / Yetişir.”
Bu söylemden yola çıkarak bazılarına şöyle diyeceğim: Tuvaletten çıkarken sifonu çek, yetişir.