Yapay zekâ sistemleri giderek daha fazla haberin giriş kapısı olarak kullanılıyor, ancak hâlâ gazeteciliğin güvenilirlik standartlarını karşılamaktan çok uzaklar.
Gazetecilik, son yıllarda en hızlı değişime uğrayan, ekonomisi en fazla sarsılan ve her türlü baskıyı en yoğun hisseden mesleklerden biri. Şimdi bir de yapay zekâ dalgası geldi. Bu teknoloji, haber üretiminden içerik özetlemeye kadar birçok alanda hızla kullanılmaya başlandı. Hal böyle olunca da meslektaşlarımızın aklında aynı soru beliriyor: "Acaba yapay zekâ benimi işimi elimden alacak mı?"
Geçen hafta ABD'nin önde gelen teknoloji haber sitelerinden Gizmodo'da bir analiz okudum, biraz rahatladım.
Ece Yıldırım'ın makalesinin başlığı "Yapay Zekâ Asistanları Haberlerin Yüzde 45’inde Hata Yapıyor." Makale, yapay zekânın haber üretiminde henüz güvenilir olmaktan uzak olduğunu ve bunu kanıtlayan veriler bulunduğunu söylüyordu. Yapay zekâ sistemleri giderek daha fazla haberin giriş kapısı olarak kullanılıyor, ancak hâlâ gazeteciliğin güvenilirlik standartlarını karşılamaktan çok uzaklar.
Ece Yıldırım, Avrupa Yayın Birliği’nin (EBU) yaptığı bir araştırmaya atıfta bulunuyordu. Bu araştırmaya göre, yapay zekâ asistanları “hangi dil, bölge ya da platform olursa olsun haber içeriklerini düzenli olarak yanlış yansıtıyor.”
Bu durum, bizim meslek açısından ciddi bir risk barındırıyor. Eğer halkımız, yapay zekâ tarafından yazılan özetleri gerçek haberlerle karıştırmaya başlarsa, zaten güven sorunu yaşayan güvenilir medyaya duyulan güven daha da azalabilir.
Yapay zekânın hata yaptığı noktalar
EBU bu çalışmayı, 18 ülkedeki 22 kamu yayın kuruluşunu bir araya getirerek yapmış. En yaygın kullanılan yapay zekâ sohbet botlarının 3.000 haberle ilgili yanıtı değerlendirilmiş. OpenAI’nin ChatGPT’si, Microsoft Copilot, Google Gemini ve Perplexity; doğruluk, kaynak gösterimi, görüş ile gerçeği ayırt etme ve bağlam sağlama gibi temel kriterlere göre test edilmiş.
Sonuçlar çarpıcı:
- En büyük hata nedeni, kaynak gösterimiydi. Tüm yanıtların üçte birinde, yanıltıcı veya hatalı kaynak atıfları bulunmuş. Oysa kaynak haberciliğin temel şartlarından biridir. Bir medya kuruluşunu güvenilir yapan şey, kaynak gösterimindeki titizliğidir.
- İkinci hata nedeni ise uydurma ayrıntılar veya güncel olmayan bilgilerin yer alması. Yapay zekanın yazdığı bir haberde Merkez Bankası’nın politika faizini birkaç ay önceki oranla görme olasılığınız hiç de düşük değil.
- Ayrıca asistanlar, özellikle hızla gelişen olaylar, karmaşık zaman çizelgeleri ve gerçek ile görüş arasındaki ayrımının önemli olduğu konularda ciddi şekilde zorlanıyorlar.
Yapay zekâ kendini geliştiriyor
Tüm bu bulgular, şimdilik yapay zekânın benim gibi bu mesleği yapan gazetecilerin işini elinden alamayacağını gösteriyor. Ancak bir gerçeği unutmamak gerek: Yapay zekâ her yerde.
Yapay zekâ asistanları, sıradan kullanıcılar için hızla birincil bilgi kaynağı haline geliyor ve arama motorlarının yerini almaya çalışıyor. Dolayısıyla yapay zekâ, gazetecilerin alternatifi değil; işlerini yaparken kullanabilecekleri bir tamamlayıcı araç olabilir.
Ancak yapay zekânın sürekli gelişmekte olduğunu unutmamak lazım. Bu gelişme hızıyla medyada yapay zekâ kullanımının önümüzdeki dönemde sürekli artacağı açık.
Ne yapmalı?
Nitekim Ece Yıldırım analizinde, Reuters Enstitüsü ve Oxford Üniversitesi’nin bir raporuna dayanarak, haber almak için yapay zekâ asistanlarını kullananların oranının hala düşük olduğunu, ancak geçen yıla göre iki katına çıktığını belirtiyor.
Bu demektir ki; bu ivmeyle giderse sürecin belirli bir aşamasında yapay zekânın haber yazma yeteneği de gelişeceği için tamamlayıcı değil, ikame edici bir rol de üstlenebilir.
O yüzden, bu değişime hazırlıklı olmalıyız.
Gazeteciliğin özü olan doğrulama, kaynak kontrolü ve bağlam oluşturma becerilerini kaybetmeden, yapay zekâyı etik ve akıllıca kullanmayı öğrenmeliyiz. Gelecekte mesleğimizi ayakta tutacak olan şey, teknolojiyi değil, doğruluğu merkeze alan gazetecilik refleksimizi korumak olacak.