Döviz rezervlerinin gerilediği, kuru tutmak için rezerv satışının yapıldığı bir dönemde nasıl yurtiçinde TL’ye duyulan güven azalıyorsa, ihracatta da aynı durum söz konusu.
Bilmem hatırlar mısınız? 2000’ler ve 2010’larda dış ticaretimizde TL kullanımı sık gündeme gelen bir konuydu. Bu yıllarda TL, gerek ihracatımızda, gerek ithalatımızda daha fazla kullanılan bir para birimi haline gelmişti.
Türkiye, 2000’lerin başında ihracatın yüzde 1’inden daha azını TL kullanarak yapıyordu. 2006’da yüzde 1, 2009’da yüzde 2, 2013’te yüzde 3 seviyeleri aşıldı. Oran 2016’da yüzde 5’i geçerken, 2017’de yüzde 8 ile zirveye ulaştı. İthalatımızdaki görünüm de buna benzer bir seyir izledi.
TL kullanımı neden arttı?
Bu yıllarda TL’nin dış ticaretteki payının artmasının temelinde üç ana faktör vardı:
- Komşularla iyi giden siyasi ve ticari ilişkiler
- Artan doğrudan yabancı yatırımlar
- İstikrarlı bir ulusal para
TL ile ticarette ilk sıralarda gelen ülkeler genellikle yakın coğrafyamızdaki ülkeler. Komşu ülkeler ile gelişen siyasi ilişkiler sonucunda ikili dış ticaret hacmi artmaya başladıkça, ticaretimizde zamanla TL’nin payı yükselmeye başlamıştı.
Bildiğiniz gibi bu yıllar aynı zamanda hem Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların hem de Türk şirketlerinin diğer ülkelere doğrudan yatırımlarının arttığı yıllardı. Mısır, Irak, Azerbaycan en fazla yatırım yapılan ülkeler arasındaydı. Türkiye’deki şirket kimi zaman kendine ait olan ve başka bir ülkede kurulmuş şirketle, kimi zaman ise o ülkedeki diğer Türk sermayeli şirketlerle ticaretini TL ile yapabiliyordu. TL’yi kullanan başka bir grup ise Türkiye’deki yabancı sermayeli şirketler. Örneğin Türkiye’de kurulu Alman sermayeli bir şirket Almanya’ya TL ile ihracat ve Almanya’dan TL ile ithalat yapabiliyor.
Tabii bütün bunlardan da önemlisi TL’nin istikrarlı bir para birimi haline gelmesiydi. İyileşen makro-ekonomik göstergeler ile kurda oynaklık azalmış, TL’nin itibarı ve paraya duyulan güven artmıştı.
Neden düştü?
Son yıllarda, ihracatta TL’nin payı eski günlerinden uzak. Enflasyon görünümünün bozulduğu ve kurun hızla yükseldiği 2021-2022 döneminde önce yüzde 3,4 sonra yüzde 3 pay ile son 10 yılın en düşük seviyesine indi. Bu yılın ilk yarısında ise ihracatımızın yüzde 3,4’ünü TL kullanarak yaptık.
İhracatta TL kullanımındaki gerilemenin bir nedeni, bazı komşu ve çevre ülkelerle siyasi ve ticari ilişkilerimizdeki dalgalı seyir. Yakın geçmişte, Suudi Arabistan, Mısır ve Suriye ile ticaretimizi bu kapsamda sayabiliriz.
Bunlar dışında Rusya ve İran’a uygulanan uluslararası yaptırımlar ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle, bu ekonomilerdeki yavaşlamanın ticarete olumsuz etkisini de hesaba eklememiz gerekir.
Ancak TL kullanımındaki gerilemenin en önemli nedeni TL’nin son yıllarda eski istikrarını kaybetmiş olması. Döviz rezervlerinin gerilediği, kuru tutmak için rezerv satışının yapıldığı bir dönemde nasıl yurtiçinde TL’ye duyulan güven azalıyorsa, ihracatta da aynı durum söz konusu. Neyse ki, artık bu döngünün dışına çıktık.
TL’ye içeride ve dışarıda duyulan güven arttıkça bu oranın yeniden yükselmesini bekleyebiliriz. Şunu da unutmamak gerekir: kendi paramızı sadece çevremizdeki ülkelerle değil; ABD, İtalya, Almanya gibi 150’den fazla ülkeye ihracatımızda kullanıyoruz. Dolayısı ile fiyat istikrarı ve makro-ekonomik istikrar, TL’nin küresel görünümünü de aynı ölçüde destekleyecektir.