Fazla, daha fazla tüketiyoruz ama üretimimizdeki artış tüketimdeki artışın çok gerisinde. Bu sadece ülkenin ekonomik göstergeleri açısından değil, sanayi envanterimiz, istihdam, sosyal barış gibi farklı alanlar için de bir risk unsuru.
Geçmiş dönemde burada sizlerle paylaştığım bir konuyu, bir kez daha hatırlatmak ve bu konudaki son durumu aktarmak isterim: Türkiye ekonomisinde birkaç yıl önce bozulan üretim-tüketim dengesinde hala bir iyileşme işareti olmadığı gibi, her iki gösterge arasındaki fark açılmaya devam ediyor.
Fazla, daha fazla tüketiyoruz ama üretimimizdeki artış tüketimdeki artışın çok gerisinde. Bu sadece ülkenin ekonomik göstergeleri açısından değil, sanayi envanterimiz, istihdam, sosyal barış gibi farklı alanlar için de bir risk unsuru.
Konuyu hatırlayalım: Bir ülkedeki üretim ve tüketim miktarının birbirine yakın olmasını ve genel seyirlerinin uyumlu olmasını yani, konjonktürel küçük dalgalanmalar dışında, tüketim ve üretimin birlikte artmasını ya da azalmasını bekleriz. Bu iki ekonomik davranışı sanayi üretim endeksi ve perakende satış hacim endeksi ile sayısallaştıralım.
Genel olarak paralel seyretmesini beklediğimiz sanayi üretim endeksi ve perakende satış hacim endeksi, her zaman aynı hızda ve aynı zamanda hareket etmeyebilir. Çünkü sanayi üretimi sadece Türkiye’de yapılan üretimi ölçerken, perakende satışlar başka ülkelerden aldığımız ithal tüketim mallarını da kapsar. Sanayi üretimi hem yurtiçi satışa hem ihracata yönelik üretimi kapsarken, perakende satış endeksi sadece yurtiçindeki satışları ölçer. Ayrıca kimi zaman biriken stoklar nedeniyle, ülkenin ihracatında ani bir yavaşlama olduğunda ya da ithalat cazip hale gelirse yine üretim tüketimin gerisine düşebilir. İki endeks aydan aya farklı değerler alsa da genel doğrultuları birbiri ile uyumlu gider, gitmelidir ki; dengeler bozulmasın.
Ekonomide normalleşme ve dezenflasyon programımız iki yılını doldurdu. Amaç iç tüketimi yavaşlatmaktı. Bu alanda hedefe ulaşıldı mı? Evet yol alındı ama hayır hedefe ulaşılmadı.
Üretim ve tüketim arasındaki kopukluk devam ediyor. Üretim tarafında yatay pozitif bir seyir varken, tüketim tarafı güçlü büyümeye devam ediyor. Evet, perakende satışlar/tüketim son iki yılda bir miktar hız kaybetti ancak ihtiyacımız olan seviyeye henüz gelemedi.
Yandaki grafik 2018-2025 döneminde sanayi üretim endeksi ile perakende satış hacim endeksinin seyrini gösteriyor. Önceden olduğu 2018-2021 döneminde uyumlu giden iki veri, 2022’den sonra bildiğiniz sebeplerle ayrışıyor.
Sorun şu: 2023’ün ortasından itibaren uygulanan dezenflasyon programı ile perakende satışlar ile sanayi üretiminin yine birbirine yakınsadığını görmemiz gerekirdi ama bu olmadı. Bir iyileşme yok. Hatta son açıklanan Temmuz verisi ile iki veri arasındaki fark, şimdiye kadarki en yüksek düzeye ulaştı.
Peki şimdi ne diyeceğiz? “Bakın faizler yükselince bir düzelme olmadığına göre, demek ki; sebep 2021 sonunda başlayan negatif reel faiz politikası değilmiş” diyebilir miyiz?
Cevabını sonraki yazıda vermeye çalışacağım.