Ufuktaki stagflasyonist risk hem ABD’de hem de küresel ekonomide uzun dönemli bir belirsizlik şoku yaratacak; bu da yatırım, üretim ve tüketim kararlarında gecikmelere neden olacak.
Dünya ekonomisi 21. yüzyılın ilk çeyreğini krizlerle geçirdi. Küresel ekonomi önce 2008’de ABD kaynaklı finansal krize girdi, sonra pandemi ile birlikte tedarik zincirindeki aksamaların neden olduğu enflasyonist krizle karşı karşıya kaldı. Şimdi de ABD’nin başlattığı ticari savaşın tetiklediği krize girmek üzere. Bu krizin diğer krizlerden farkı barut kokması. Çünkü ABD’nin otoriter lider pozu takınan başkanı Trump her ülkeye tehditler savururken, en çok çatışma olasılığı olan iki ülkenin başında Rusya’da Putin, Çin’de Xi Jinping gibi iki otoriter (faşist) lider bulunmakta. Tarihin derin sayfalarından biliyoruz ki otoriter liderler ülkelerini çatışmaya-savaşa sokmaya çok heveslidirler. Zira sıradan halkı “dış mihraklar” diyerek kolayca uyutabilirler.
ABD, küresel ticaret ağlarından ayrılıyor
Yeni kriz stagflasyonist bir kriz olacak gibi duruyor. Çünkü Trump'ın "Önce Amerika" korumacılığının tetiklediği küresel tedarik zincirlerindeki köktenci düzenlenmeler, yeni merkantilizm olarak tanımlanabilir. ABD, küresel ticaret ağlarından, özellikle Asya'daki Çin merkezli tedarik zincirlerinden ve hatta potansiyel olarak ABD-Meksika-Kanada Anlaşması aracılığıyla Kuzey Amerika'yı birbirine bağlayan tedarik zincirlerinden, yani ticaret anlaşmalarının altın standardından ayrılmakta.
Formun Üstü Formun Altı
ABD'nin yurtiçi üretimi yeniden inşa etmesi zaman alacağı gibi, diğer ülkelerin ticaret düzenlemelerini yeniden yapılandırma çabaları da uzun bir süreye yayılacak. Küresel değer zincirleri karşılaştırmalı üstünlüğün verimliliğini yansıttığı ölçüde, üretim, montaj ve dağıtım platformlarının yeniden yapılandırılması, dünya çapında maliyetleri ve fiyatları artıracağı gibi yeni verimsizliklere de neden olacak.
Başkan Trump’ın ekonomiye müdahaleciliği sadece dış ticaret ile sınırlı değil. Trump politikaları, enflasyonist baskıları yeni tedarik zinciri kesintileri karşısında artırırken, para politikası üzerindeki siyasi baskıya da gitmeye niyetli. Ufuktaki stagflasyonist risk hem ABD’de hem de küresel ekonomide uzun dönemli bir belirsizlik şoku yaratacak; bu da yatırım, üretim ve tüketim kararlarında gecikmelere neden olacak.
Türkiye küresel ekonomideki değişime karşı savunmasız
Uzun vadeli faiz oranının kısa vadeli orana veya altına düştüğü ters getiri eğrisi, genellikle resesyonun bir göstergesi olarak kabul edilir. 10 yıllık ABD tahvilleri faiz oranı mart ayında üç aylık Hazine oranının altına düştü , ancak ikisi de şu anda hemen hemen aynı düzeye geldi. Her durumda, getiri eğrisi bize aslında pek bir şey anlatmıyor. Bu, yalnızca Fed’in gelecekte kısa vadeli faiz oranlarını düşürebileceği yönündeki finansal piyasa beklentilerini yansıtıyor ve bu da ekonomik faaliyetin sekteye uğrayabileceği beklentilerini artırıyor.
Türkiye küresel ekonomideki bu değişime karşı savunmasız. Enflasyon oranı yüksek. IMF verilerine göre büyüme oranı 2030’a kadar yüzde 3’e bile ulaşamıyor. Siyasi belirsizlik her geçen gün artıyor. Bu durumda özellikle sanayi sektörü kıpırdayamaz hale geldi. Geçen hafta bir sanayi odası başkanın “bırakın yeni yatırımı üretim yapamaz hale geldik” ifadesi durumu özetlemeye yetmekte. Bu ahvale rağmen hükümet verimsiz, yüksek maliyetli, sadece kendilerine ve işi yapanlara rant sağlayacak yatırımlara devam etmekte.
23 yıllık çalakalem politikalar artık tükendi. Bu politikalara hâlâ rasyonel diyen yandaş iktisatçılara söylenecek bir sözümüz yok. Koltuk ve para dillerini, kalemlerini bağlamış durumda. Sözümüz gerçeği görenlerin sesini daha çok yükseltmeleri gerekenlere. “Artık bırakın kuyulara Midas’ın kulakları uzun” demeyi.
Okuma önerisi: Kapitalizmi Kurtarmak, Robert B. Reich.