Boksta, İngilizce groggy kelimesinden dilimize grogi olarak geçen ve “grogi olmak” şeklinde kullanılan bir kavram var. Rakibinin yumruklarıyla çok sarsılmış ancak hâlâ ayakta durabilen boksöre “grogi oldu” deniliyor.
İşte geçen haftanın son günlerinde yapılan bazı açıklamalar ve revizyonlar da piyasaların zihinsel anlamda adeta grogi olmasına yol açtı. Üstelik sanki karşıda birden fazla boksör varmışcasına sağlı sollu yumruklar, yani kafa karıştıran açıklamalar geldi.
Kamuoyunda daha önce artık bu yıl faiz indirimi olmayacağı konusunda neredeyse görüş birliği oluşmuş gibiydi. Ama birkaç güne sığan açıklama ve revizyonlarla o görüş birliği yerini birbirinden kesin biçimde ayrılan iki görüşe bıraktı.
Artık ortada faizin ne zaman indirilebileceğine ilişkin iki temel senaryo var.
■ Faiz bu yıl kasımda değilse bile aralıkta mutlaka indirilir.
■ Faizi bu yıl aşağı çekme olasılığı hiç kalmadı ve artık 2025’i beklemek gerekiyor.
Peki bu senaryolardan hangisi daha gerçekçi ve olabilir görünüyor? Ben ikinci senaryoyu daha olabilir bulduğumu söylemeliyim. Gelin bu senaryoları detaylı olarak irdeleyelim…
Ama şunu da öncelikle vurgulamalıyım. Buradaki analizler, “Faiz ne zaman indirilirse daha iyi olur” sorusuna yanıt aramıyor; o apayrı bir konu. Bu analizler, faiz indirimine ilişkin senaryolardan hangisinin ağır bastığını irdeliyor.
Faiz bu yıl kesin indirilir, çünkü…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer ben gözden kaçırmadıysam, son bir buçuk yıldır faizle ilgili olarak hiç konuşmuyordu. Erdoğan, hele hele “Faiz sebep, enflasyon netice” tezini adeta tümüyle unutmuştu, hiç dile getirmiyordu. Bu tez nasıl gündeme getirilebilirdi ki hem; faiz geçen yılın haziranından bu yılın mart ayına kadar yüzde 8.5’ten yüzde 50’ye çıkarılmıştı ve yedi aydır da yüzde 50 olarak uygulanıyordu.
İşte Erdoğan geçen hafta Kırgızistan ve Macaristan ziyaretleri dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada faiz konusuna “Benim yaklaşımımı biliyorsunuz” diyerek uzun bir aradan sonra yeniden değindi:
“Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son iki ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Şu an itibarıyla bu iniş emaresi kendini göstermektedir. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Benim ekonomideki mantığım bu. Bir ekonomist olarak aldığım, öğrendiğim bilgi bu. İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkartacağız.”
Faiz indirimi için erken olduğunu düşünenler bu açıklamayı duyunca “Eyvah” dedi:
“Eyvah, yine olmadık zamanda olmadık bir adım atılacak; tıpkı Eylül 2021’de olduğu gibi. Anlaşılan Cumhurbaşkanı faiz indirimi istiyor. Bunun işareti verildi. Bir sonraki faiz toplantısı 21 Kasım’da. Dolayısıyla bu toplantıda bir faiz indirimi beklemek gerek. Zaten iş aleminin yüksek faizden ve görece düşük kurdan yakınması da çok artmıştı. Faiz indirilir, kurun da bir miktar artmasına göz yumulur. Bunlar yapılır yapılmaya da ya enflasyon yeniden hortlarsa ne olacak? Ama sanki ok yaydan çıktı, faiz indirimi geliyor. Ama indirim herhalde 2.5 puandan fazla olmaz.
Ancak kasımda faiz indirilirse aralıkta bunu devam ettirmek gerekir. İyi de, kasım enflasyonu tahminlerin çok ötesinde gelirse faiz aralıkta yine de indirilebilecek mi?
Faiz indirimi kesin 2025’e kaldı, çünkü…
Peki faiz indiriminin 2025’e kalma olasılığı, yani ya ikinci senaryo… Girişte belirttim; ben bu senaryoya daha yakınım. Nedenlerimi sıralayacağım… Madde madde gidelim…
■ Merkez Bankası 2024’ün enflasyon tahminini yüzde 44 olarak güncelledi. Yüzde 44, son iki aydaki aylık artışın yüzde 1.5’te kalacağı varsayımına dayanıyor. Üst bandın yüzde 46 olduğuna dikkatinizi çekerim. Yüzde 44’te kalınması çok zor. Gidişat, bir kez daha söylüyorum, yüzde 46’nın da üstüne doğru, hatta 48’e kadar yolu var.
■ Yılın son enflasyon raporunda 2024 tahmininin revize edilmek durumunda kalınmasına eylül ve ekimdeki fiyat artışlarının öngörülenin üstünde gelmesinin yol açtığı ve eğilimin bu aylardaki gerçekleşme yüzünden bozulduğu vurgulandı. Üstelik kasım ve aralık ayları için de pek parlak bir tablo çizilemedi.
■ Hem Merkez Bankası aylardır ne diyor: “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.” Aylık enflasyonda hem de belirgin ve kalıcı bir düşüş var mı, yok! Beklentilerde Merkez Bankası’nın tahmin aralığına yaklaşan bir iyileşme var mı, o da yok! Şu durumda faiz indirimi için elde ne var? Cumhurbaşkanının açıklaması mı? Peki bu yeter mi?
■ Yeterse ve 21 Kasım Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faizde bir indirime giderse ilk söylenecek ne? “Cumhurbaşkanı istedi, Merkez Bankası faizi indirdi.” Merkez Bankası’nın, son bir yıldır siyasetin açtığı alan ölçüsünde oluşan itibarının bir anda nasıl yerle bir olduğunu bir düşünsenize! Düne kadar faiz indirimi olmayacağını söyleyen Merkez Bankası, Cumhurbaşkanının bir lafıyla 180 derece dönüyor!
■ Böyle bir U dönüşü ve itibar kaybı ne siyasetçinin işine gelir, ne de Merkez Bankası böyle bir durumda kalmak ister. Dolayısıyla 21 Kasım toplantısında bir faiz indirimi olmaz.
■ Peki ya 26 Aralık’taki yılın son PPK toplantısında? Bu biraz da kasım ayı enflasyonuna bağlı. Ekim sonunda yüzde 48.58 olan yıllık artış, kasım sonunda kasım ayı artışı yüzde 1.5 olursa yüzde 46.02’ye, yüzde 2 olursa yüzde 46.74’e, yüzde 3 olursa yüzde 47.46’ya inecek. Varsayalım kasım artışı yüzde 1.5 ve Merkez Bankası’nın beklediği gibi. Merkez ne diyordu: “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş…” Gerçekleşse bile bir aydaki yüzde 1.5 bir eğilime işaret etmeyeceğine göre… Bu yüzden aralıkta da bir indirim olasılığı çok zayıf görünüyor.
■ Geliyoruz ocak ayına… 23 Ocak’a dikkat diye bu yüzden diyorum. Bu yıl kasım ve aralıkta aylık yüzde 2.5’e yakın oranlar gelirse yıllık artış yüzde 47’ye yaklaşacak. Ama kasım ve aralıktaki bu oranlar, hazirandan sonra yılın yine de en düşük oranları olacak. Bu durum, “İşte düşüş eğilimi başladı” diye okunacak. Daha önemlisi ocakta yıllık oranda belirgin bir düşüş olacak, bu durum şubatta da sürecek.
■ Bu yıl ocaktaki artış yüzde 6.70, şubattaki artış yüzde 4.53 olmuştu. Ocak aylarındaki artışta “yönetilen-yönlendirilen” fiyatlardaki değişim ile vergi artışı kaynaklı dolaylı zamların büyük etkisi oluyor. Bu artış ve zamlarda temel belirleyicilerden biri de yeniden değerleme oranı. Bu yıl uygulanan yeniden değerleme oranı yüzde 58.96 idi. Oysa 2025’te bu oran yüzde 43.93 olacak. Aradaki 15 puanlık fark çok önemli.
■ PPK’nın 2025 yılındaki ilk toplantısı 23 Ocak’ta. Merkez Bankası o tarihe kadar ocak ayı enflasyonunun kaç gelebileceği konusunda elbette bir fikre sahip olacak. O oran da muhtemelen yüzde 3’ü aşmayacak.
■ Bu yılın son iki ayı aylık yüzde 2.5 dolayında geçilir ve yıl yüzde 47’ye yakın kapatılırsa ocak ayındaki yüzde 3’le birlikte yıllık oran Ocak 2025’te yüzde 41-42’ye inecek. Yok eğer bu yılın kasım ve aralık ayları Merkez Bankası’nın öngördüğü şekilde aylık yüzde 1.5 artışla geride kalır ve yıl sonu yüzde 44’e inerse ocaktaki yüzde 3’ten sonra yıllık oran Ocak 2025’te yüzde 39’a gerileyecek.
■ Dolayısıyla yüzde 50 düzeyindeki politika faizinin olağanüstü olumsuz gelişmeler yaşanmadığı takdirde 23 Ocak 2025 Perşembe günü en az 2.5 puan aşağı çekileceği kesin gibi görünüyor.