Trump’ın hem siyaset, hem de ekonomideki bir günü diğer bir günü tutmayan politika kararlarına rağmen ABD piyasaları yeni rekorlar kırmaya devam ediyor. Sadece, ABD piyasaları da değil, ilginç bir şekilde diğer alternatif piyasalar da coşmuş vaziyette. Tabi, piyasaların hareketlerinin tanımlamasına “coşku” sözcüğü girince herkesin aklına daha önce meydana gelen “akıldışı coşkular” (irrational exuberance) ve akabinde görülen keskin düzeltmeler akla gelmiyor değil.
Esasen, ABD ekonomisi ile ilgili gelen son rakamlar çok büyük bir şişmeye henüz işaret etmiyor. Temmuz’da manşet TÜFE yıllık %2.7, çekirdek ise %3.1 oldu. Aylık artışlarda yavaşlama var ancak hizmet enflasyonu inatçı biçimde yüksek kalmaya devam ediyor. Gümrük vergilerinden gelmesi beklenen fiyat artışları şu ana kadar fiyatlara beklendiği ölçüde sirayet etmiş değil. Çeyrekten çeyreğe yıllıklandırılmış büyüme oranı ise 2. Çeyrekte beklentilerin üstünde %3.0 olarak geldi. Ancak dış ticaret ve stok verileri hariç tutulduğunda, özel sektör nihai satışlarının ima ettiği büyüme %1.2 gibi çok daha düşük bir hızda.
ABD’nin işsizlik oranının diğer gelişmiş ekonomilere göre oldukça düşük olmasından dolayı istihdam rakamları ekonomideki ısınmayı gösteren en önemli verilerden biri olmakta. (Böyle bir şeyi Türkiye için söylemek mümkün değil tabii. Bizdeki işsizlik oranı o kadar yüksek ki, istihdam ancak çok fazla artarsa enflasyonist endişeler oluşabilir. Geniş tanımlı işsizlik oranı ABD’de %8.3 iken Türkiye’de %32.9 gibi anormal yüksek bir rakam.) Geçen ay ABD ekonomisine piyasa beklentilerinin oldukça altında sadece 73 bin yeni iş eklendi. İşsizlik oranı ise aylık sınırlı değişimle %4.2 seviyesinde kaldı. Ancak bilindiği gibi Trump bu rakamlardan (ve özellikle aşağı doğru yapılan önceki aylar revizyonlarından) memnun kalmayarak istihdam verilerini yayınlayan BLS’in başkanını görevden aldı. (Halbuki, zayıflayan iş piyasası görünümü Trump’ın FED’den istediği faiz indirimini öne çekebilir.)
Kuşkusuz ki, piyasalardaki hareketliliğin en önemli nedenlerinden biri de YZ devrimi ve bu konuda yazılım ve donanım geliştiren şirketlerin gördüğü teveccü. Özellikle bu noktada 2000 yılındaki “dot.com” krizine benzer parallelikler kurmak mümkün. O zamanlar ortaya çıkan internet devrimi ile irili ufaklı pek çok şirkete körlemesine yatırım yapılmış, ancak kısa sürede bu şirketlerin büyük bir kısmının gelecekteki kârlılıklarının beklentilerin çok altında kalacağının anlaşılmasıyla büyük de bir çöküş yaşanmıştı. Ancak 2000’den farklı olarak ortada irili ufaklı şirketler değil, baştan YZ işlerini kendi bünyelerinde götüren ve Muhteşem Yedili olarak adlandırılan mega şirketler var. Bunların sadece bu seneki toplam YZ yatırımları 325 milyar dolar seviyesinde. Borsa zirveleri de ağırlıklı olarak bu şirketler tarafından sürükleniyor. S&P 500’de ilk 10 şirketin ağırlığı %37 ile rekor seviyelere çıkmış durumda. Öte yandan, dot.com krizinden önce 44 seviyesine çıkan ve kriz göstergesi olarak da görülen Shiller F/K oranınında 38’e yükselmiş olduğunu hatırlamakta fayda var.
Felaket kahini Roubini ise Project Syndicate’deki son yazısında ABD’nin insanlık tarihinin en önemli teknolojik yeniliklerinden bazılarının merkezinde yer almasının (YZ devriminden bahsediyor) Donald Trump'ın durgunluk yaratma potansiyeline sahip ticaret ve ekonomi politikalarından çok daha ağır basan faydalar sağlayacağını ve bu nedenle de pozitif büyüme sürecinin devam edeceğini iddia ediyor. Şahsen bu tip çıkarımlar yaparken daha ihtiyatlı olmak gerektiğini düşünüyorum. Son 40 yılda böyle teknolojik devrimleri çok gördük. Masaüstü bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlar, pek çok işi müthiş kolaylaştıran yazılımlar, internet, cep telefonları, akıllı cep telefonları vs. Bütün bu buluşlardan sonra ekonomilerde verimliliğin son derece artmış olmasını bekleriz, değil mi? Ancak verilere baktığımızda son 40 senedir Batı ekonomilerinde verimlilik ve reel büyüme oranlarında göze çarpan bir artış yok. (Aksine her 10 yıl önceki 10 yıla göre büyüme oranları gerilemekte.)
Sonuç olarak, piyasaların “dot.com” krizi benzeri bir balon yaptığını söylemek için erken olabilir. Ancak, (biraz da Fed faizi indirimi beklentisiyle) piyasalarda erken bir tepe oluştuğu söylenebilir. Bundan sonra gelecek haberler çok büyük bir pozitif sürpriz içermiyorsa fazla bir etki yapmayacaktır. Ancak gelecek “negatif” haberler beklenenin ötesinde satışlara sebep olabilir.