Yaşanan deprem felaketinden sonra, özellikle Hatay’da toprağın zarar gördüğü ve çiftçinin toprağa küstüğü gözleniyor. Oysa tarım, gıda güvenliğinin tek anahtarı olduğu gibi, sürdürülebilir bir geleceğin de garantisi.
Sürdürülebilirliği bir ekosistem dönüşümü olarak ele alan Pepsi- Co, PepsiCo Pozitif (pep+) stratejisi doğrultasında üç temel bileşene odaklanıyor. Bunlar; Pozitif Değer Zinciri, Pozitif Seçenekler ve Pozitif Tarım oluşturuyor.
PepsiCo, sadece bir yiyecek-içecek şirketi değil aynı zamanda dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri. Bu nedenle, şirketin Pozitif Tarım Bileşeni ile yarattığı etki, tarım ekosistemin dönüşümü ve sürdürülebilir bir gıda sisteminin oluşması açısından çok önemli.
PepsiCo Türkiye ekibi; Pepsi- Co’nun küresel olarak koyduğu Pozitif Tarım hedefleri doğrultusunda yenileyici tarım uygulamalarından sözleşmeli tarıma, çiftçileri bilinçlendirmeyi amaçlayan eğitim odaklı çalışmalardan tarımda teknoloji kullanımına kadar uzanan birçok alanda önemli işlere imza atıyor. Şirket; 2030 yılına kadar neredeyse şirketin tüm tarımsal ayak izine eşit olacak şekilde 28,3 milyon dönüm alanın yenileyici tarım uygulamalarına geçmesini hedefliyor.
“Patateste Yenileyici Tarım Uygulamaları” projesi kapsamında ise, 2023 yılında tüm patates üretim alanlarının yüzde 50’sinde, yani yaklaşık 25 bin dekar alanda, yenileyici tarım yapılması hedefleniyor.
İlk uygulama Konya’da hayata geçirildi
PepsiCo Türkiye, yenileyici tarım hedefi kapsamında geçtiğimiz yıl PepsiCo Vakfı desteği ve Anadolu Meraları iş birliğiyle Lay’s markası altında Konya’da “Lay’s Yenileyici Tarım” projesini hayata geçirdi.
Şirket Konya’daki arazisinde, yenileyici tarım uygulamalarını kullanarak patates, pancar, ayçiçeği ve mısır yetiştirdi. Arazisine davet ettiği çiftçileriyle bu uygulamalar ile ilgili bilgi vererek bu uygulamaları kendi arazilerinde de kullanmaları için gerekli eğitimleri verdi. Bu kapsamda uygulama arazisi ve eğitimler aracılığıyla yaklaşık bin çiftçiye ulaşarak yenileyici tarım alanında farkındalıklarını artıran PepsiCo Türkiye; 200 çiftçi ile düzenlediği eğitimlere katıldı. Hibe programı ile de çoğunluğu kadın ve gençlerden oluşan 75 küçük ölçekli çiftçinin yanında olarak onları destekledi. Projenin ilk yıl çıktılarına göre toprağın ekolojik sağlık puanında yüzde 45’e varan oranlarda iyileşme sağlandı. Toprakta onarımın başladı, girdilerde yüzde 70’e varan azalma gerçekleşti.
“Ortak hareket”le Hatay’ın yaralarını saracak, “yeniden bereket” getirecek
PepsiCo Türkiye; geçen yıl Konya’da başlattığı projeyi bu yıl “Lay’s Ortak Hareket, Yeniden Bereket” projesi ile deprem bölgesine taşıdı.
Anadolu Meraları iş birliği ile Hatay Samandağ’da hayata geçirilen proje kapsamında çiftçilerin seralarda ve açık alanda üretim faaliyetlerine destek verilecek. Aynı zamanda sunulacak hibe, eğitimler, mentorluk ve bölgeye uygun tarım pratikleriyle kurulacak dirençli gıda ağı modeliyle, uzun dönemde afetler gibi zorlu koşullara uyum sağlayabilecek bir gıda ağı oluşturulmasına katkı sağlanacak.
Samandağ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi aracılığıyla, çiftçilere hem kendi arazilerinde hem de proje kapsamında kurulan Topluluk Merkezli Üretim Alanı’ndaki seralarda ve açık alanda üretim yapmaları için destek sağlanacak.
Çiftçiler proje kapsamında coğrafi işaretli bir ürün olan Samandağ Biberi, marul, domates, salatalık, mantar ve fide üretimi yapacak.
“Tarımın ve umudun yeniden filizlenmesini hedefledik”
Hatay Samandağı projesini birlikte ziyaret ettiğimiz PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Evrim Şen, “Hatay UNESCO tarafından 2019 yılında ‘Yaratıcı Şehirler Ağına’ dahil olarak gastronomi şehri seçildi. Yine UNESCO tarafından Hatay’a ait 16 ürün ve yemek coğrafi işarete sahip.
Kısaca Hatay’ın eşsiz lezzetlerinde ve zengin mutfağında bu topraklarda yetişmiş ürünlerin önemi çok büyük. Bu ürünlerin arkasında da değerli çiftçilerimizin emeği var. Biz de bu inançla, depremin yarattığı yıkıcı hasarın yükünü bir nebze de olsa hafifl etebilmek, tarımın ve umudun Hatay’da yeniden filizlenmesine katkıda bulunabilmek için Lay’s olarak ‘Ortak Hareket, Yeniden Bereket’ diyerek projemizi hayata geçirdik” diyor.
PepsiCo Türkiye’nin Samandağ’a odaklanmasının nedeni, burasının depremden sonra tarım açısından olumsuz anlamda etkilenen bölgelerden biri olması. “Deprem sonrası fışkıran yer altı suları ile toprağın tuz oranı artmış ve tarım açısından daha elverişsiz hale gelmiş durumda” diyen Şen, şu bilgileri veriyor: “Buradan hareketle bölgede hayata geçirdiğimiz dirençli gıda modeliyle çiftçilerin üretime devamının bölgede yaşamın yeniden kurulması açısından önemli bir rol oynayacağını düşünüyoruz. Kuracağımız dirençli gıda ağı modeliyle çiftçilerin tarım faaliyetlerini önümüzdeki yıllarda da sürdürülebilmelerini sağlamak istiyoruz. Afetler gibi zorlu koşullara adapte olabilen, piyasaya erişim mekanizmalarında kırılganlıkların azaltıldığı ve toplumsal dayanışma tabanlı, tarımsal bir gıda ağı oluşturulmasına öncü olacağız. Yerel iş ortağımız Samandağ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile de Samandağ’daki çiftçilere ulaşıyoruz.”
Anadolu Meraları CEO’su Yasemin Kireç ise şu yorumları yapıyor: “Anadolu Meraları olarak biz tarımsal faaliyetleri tek başına bir arazi ve üretim yönetimi olarak değil, toplumsal, kültürel, ekonomik bir dizi etmenden oluşan, yaşamın çok merkezinde bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Burada başarmak istediğimiz şey Türkiye’nin kadim kültür coğrafyalarından biri olan bu topraklarda sadece ekolojik bir onarım sağlamak değil, aynı zamanda bir arada olmaktan kuvvet alan çiftçilerin Samandağ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi çatısı altında uzun soluklu bir dirençli gıda ağı kurmalarına kolaylaştırıcılık yapmak.”
Gıda güvenliğinin anahtarı yenileyici tarım
Yenileyici veya rejeneratif tarım, ekili arazilerdeki toprak koşullarını iyileştiren uygulamaları kapsıyor. Gübre kullanımının azaltılması, daha az sıklıkta toprak işleme ve örtü ekimi bu uygulamalar arasında yer alıyor. Yenileyici tarım; biyoçeşitliliğin artırılması, toprağın doğal desteklerle zenginleştirilmesi, su kalitesinin artırımı, kimyasal kullanımının kısıtlanmasını hedefl iyor. Bu model, çiftliklerin iklim değişikliği karşısında dayanıklılığını artırabiliyor ve çiftliklerin performansını iyileştirebiliyor.
80 dönüm arazide ekim yapılacak
Proje kapsamında çiftçilere iki ayrı grup halinde “Lay’s Yenileyici Tarım Hibesi” aracılığıyla destek verilecek ve toplam 80 dönüm alanda ekim yapılacak. Samandağ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi desteğiyle gerçekleştirilecek projenin ilk grubunda üretim yapmak isteyen ancak arazisi olmayan veya sera kurmak için gerekli bütçeye sahip olmayan ya da daha önce üretim yapmayan çiftçiler ya da çiftçi adayları yer alıyor. Bu çiftçiler Samandağ’da kurulan Topluluk Destekli Tarım Merkezi’ndeki üretime hazır arazi ve sera alanında üretim yapacak. Topluluk destekli tarıma uygun olan bu arazide çiftçilere ihtiyaç duyulan her türlü fide, gübre, ilaç gibi girdiyi proje kapsamında sağlanacak. Projenin ikinci grubunda ise kendi arazisinde üretim yapmak isteyen çiftçiler ya da çiftçi adayları yer alıyor. Bu gruptaki çiftçiler ise tarımsal faaliyetleri, üretim için ihtiyaç duydukları fidan, gübre, tohum, viyol (küçük delikleri bulunan ve içinde tohum yetiştirilebilen aparat) gibi girdilerin sağlanması yoluyla desteklenecek. Sunulan tarımsal destek, deprem nedeniyle maddi kayıp yaşayan çiftçilerin tarımsal üretime geri dönmesini kolaylaştıracak.
Dirençli Gıda Ağı Modeli nasıl oluşturulacak?
Samandağ Tarımsal Kalkınma Kooperatifi için çiftçilerin ihtiyaçlarını gözeten bir aracılık sistemi tasarımı ve uygulaması gerçekleştirilecek. Proje kapsamında topluluk temelli tarımı destekleyen potansiyel alıcılara, distribütörlere, mevcut aracılara ve gıda topluluklarına ilk tanıtım yapılarak, kolaylaştırıcı bir rol üstlenilecek.
Adil sosyal satın alma uygulamaları oluşturulacak ve tarımsal üretim ekosisteminin farklı aktörleriyle diyalog kolaylaştırılacak. Proje kapsamında kurulan Topluluk Destekli Tarım Merkezi, hem çiftçilerin ekim yaptığı arazinin bulunduğu yer olması hem de eğitimler ve uygulamaların bu alanda yapılması sebebiyle çiftçilerin yeni adresi olacak. Merkezde çiftçilerin üretim planlamasında destek sağlanacak ve yönlendirmeler yapılacak. Agro ekolojik yöntemlerin uygulanmasında destek ve danışmanlık sağlanacak.