Geleceği kurtarmak için yalnızca karbon değil, adalet de hesaplanmalı. Ve bu adalet, lafla değil, kaynakla sağlanmalı. BRICS ülkeleri, bu gerçeği artık daha yüksek sesle dile getiriyor.
Rio de Janeiro’da düzenlenen BRICS Zirvesi, yalnızca küresel jeopolitiğin yeni dengelerini değil, iklim adaletsizliğinin derinleşen yaralarını da gözler önüne serdi.
Brezilya, Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Rusya’nın liderleri, gelişmiş ülkelere açık bir mesaj verdi: Eğer bir iklim geçişi olacaksa – ki olmak zorunda – bunun finansal yükünü tarihsel sorumluluğu taşıyanlar üstlenmeli.
Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın zirve açılışındaki sözleri, bugüne dek süslü söylemlerin gölgesinde bırakılan gerçeği net şekilde dile getirdi: “İnkârcılık ve tek taraflılık, geçmiş kazanımları erozyona uğratıyor. Geleceğimizi tehdit ediyor.”
Paris Anlaşması’ndan çekilen ve yeniden adaylığını ilan eden Donald Trump’a doğrudan bir yanıt olmasa da, mesaj açıktı: Artık bu işin şakası yok!
Zirveye damga vuran ise BRICS liderlerinin yayımladığı ortak bildirideki şu vurgu oldu:
“İklim finansmanı, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olanlara karşı sorumluluğudur.”
Dünya çelişkilerle dolu
Bu cümle, küresel iklim müzakerelerinde yıllardır konuşulan ama nadiren bu denli kararlı ifade edilen temel bir ilkeyi yeniden gündeme taşıyor. Çünkü mesele sadece karbon emisyonlarını azaltmak değil; geçişin adil olması, kimsenin geride bırakılmaması.
Ancak zirve aynı zamanda BRICS içindeki çelişkileri de açığa çıkardı. Bir yandan fosil yakıtların terk edilmesi gerektiği vurgulanırken, diğer yandan petrolün – özellikle gelişmekte olan ekonomilerde – “önemli bir rol oynamaya devam edeceği” belirtildi. Amazon açıklarında yapılması planlanan petrol aramaları hakkında gelen sorulara Brezilya Çevre Bakanı Marina Silva’nın verdiği yanıt dikkat çekiciydi: “Dünya çelişkilerle dolu. Önemli olan, bunları aşma iradesine sahip olmak.”
Radikal işbirliği modelleri geliştirmek gerekli
İklim krizinde çelişki neredeyse norm haline gelmişken, çözümün yolu sadece doğruyu söylemekten değil, bu çelişkileri kabul ederek radikal işbirliği modelleri geliştirmekten geçiyor.
BRICS liderleri, Avrupa Birliği’nin karbon sınır vergisi ve ormansızlaşma karşıtı yasaları gibi önlemleri “çevre kisvesi altında ayrımcı korumacılık” olarak nitelendirdi. Bu eleştiriyi anlamak mümkün: Çünkü söz konusu düzenlemeler, çoğu zaman gelişmekte olan ülkelerin kalkınma modellerini dışlayıcı biçimde etkiliyor.
Ama zirveden umut veren bir haber de geldi: Brezilya’nın önderliğinde oluşturulan ve ormanları korumayı hedefleyen “Tropical Forests Forever Facility” fonuna Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri yatırım yapmaya hazırlanıyor. Paris Anlaşması’nın ötesine geçen bu tür fonlar, yeni nesil iklim dayanışmasının habercisi olabilir.
Adalet, lafla değil, kaynakla sağlanmalı
Zirve bize bir kez daha hatırlattı: Geleceği kurtarmak için yalnızca karbon değil, adalet de hesaplanmalı. Ve bu adalet, lafla değil, kaynakla sağlanmalı. BRICS ülkeleri, bu gerçeği artık daha yüksek sesle dile getiriyor.