Görünen o ki yılın son çeyreği herkes açısından daha önceden yapılan hesap kitap noktasında önemli güncellemeleri gündeme getirecek. Geçtiğimiz Cuma günü Wyoming’de Başkan Powell’ın gerçekleştirdiği sunum, başta Amerikan ekonomisi olmak üzere, dünyanın geri kalanı için de yol haritasında değişiklik konusunu yeniden karşımıza çıkarıyor. Öte yandan hikayeye sadece ‘Fed ve faiz indirimi’ başlıkları üzerinden yaklaşmak, fazlasıyla acemilik ve basite indirgemek olur. Tartışalım.
Global merkez bankacılığı tarihi, siyasi kesimden gelen eleştiri ve yapılanların toplumun her kesimini aynı anda memnun edememesi gibi önemli sorun başlıkları ile doludur. Unutulmaması gereken detay, ne siyasi baskı ve eleştirinin önüne geçilebileceği ne de toplumun tüm kesimlerini aynı anda mutlu edebilme zorunluluğu. İşlerin doğru yapılması, atılan adımların tercih ve zamanlama olarak tartışmaya kapalı şekilde gerçekleşmesi gibi iki kritik detaydan ötesi biraz zaman kaybı oluyor. Diğer yandan ise kimi noktalar vardır ki korunması elzemdir. Sadece o nokta özelinde değil, sistemin ve temsil ettiği değerlerin devamlılığı açısından. Fed’e gelen siyasi eleştiri ve açık baskıları da bu çerçevede değerlendirmek en sağlıklı ve doğru olanı.
Başkan Powell’ın gerçekleştirdiği sunum, son derece önemli detaylardan oluşuyor. Her şeyden önce, bu denli açık mesajların verileceği beklentisi hakim değildi. En azından benim nezdimde bu tarz bir yaklaşımı beklemiyordum. Bizzat Başkan’ın değerlendirmeleri, açık şekilde, eylül ayı için faiz indiriminin kapısını araladı. Büyümedeki zayıflık ve istihdam piyasasındaki momentum kaybı kabul edilirken, tarifeler kaynaklı karmaşa ve enflasyonda yarattığı/yaratacağı tek seferlik baskılar göz ardı edilmiyor. Daha önce de bu köşede tartıştığımız üzere, Amerikan ekonomisinin içerisinde bulunduğu değişim, farklı kanallardan gelen zorluklarla harmanlanıyor. Pandemi sonrası atılan adımlar, yapıyı değiştirirken, Fed’in de uzun yılların ardından gelen yüksek enflasyonla birlikte agresifleşmesine neden oldu. Bugün, her sabah değişen tarife düzeni, siyasetin yarattığı tartışmalar ve gecikmeli şekillenen veriler, Fed için birtakım önlemlerin devreye girmesini zaruri kılıyor. Bir sonraki FOMC toplantısına dek bir yeni istihdam veri seti daha göreceğimizden hareketle, geriye dönük aşağı yönlü revizyon ve/veya gerçekleşecek datanın zayıflığın devamına işaret etmesi gibi olasılıklar, 25bp noktasından 50bp’ye yeniden şekillenen faiz indirimi senaryolarını karşımıza çıkarabilir. Bunun yanında faizin neden indirileceği detayı da bir noktada tartışılması gereken diğer bir husus olacak. Muhtemel bir resesyonu engellemek için mi ya da enflasyonda sağlanan başarıdan dolayı mı?
Çok yüksek olasılıkla, Powell’ın başkanlık koltuğundan ayrılması ile Fed, ABD ve bizler için ayrı bir dönem başlayacak. Belki de buraya gidilen süreçte de Fed’in attığı her adım için siyasetin kurduğu baskı alanı ve muhtemel etkileşimi de tartışılacak, gündem olacak. ‘Bir garip yeni düzen’ koşulları tam gaz devam ediyor...
Buraya kadar olan kısım ayrı, sonrası ayrı bir detaydan oluşuyor-oluşacak. Türk lirası ve cinsinden değerlenen varlıklar da su götürmez bir gerçek şeklinde süreçten olumlu etkilenme potansiyeli barındırıyor. Global faiz hadlerinin aşağı hareket etmesi, TCMB açısından oyun alanını genişletecek bir hamle. Gönül isterdi ki bu eğilime yüksek enflasyonla mücadele sürecinde yakalanmayalım. Olsun. Her zaman dediğim gibi, 1>0. En azından 2,5 yıl öncesinin ülke risk algılaması ve koşulları geçerli değil. Uygulanan politikalar uluslararası karşılık görüyor, güven yüksek, kredibilite büyük oranda toparlanmış halde. Devamını konuşacağız.