Zaman zaman arkadaşlarımdan “İnsan kaynakları pozisyonu için birini arıyoruz” ya da “Muhasebe için birine ihtiyacımız var” gibi cümleler duyarım. Ancak hemen ardından, hafif bir mahcubiyetle şu ek geliyor: “Bu bir müdürlük pozisyonu değil tabii, iki-üç yıllık deneyimli biri yeterli…” Bu ifadeyi o kadar çok duydum ki, artık bunun tesadüf olmadığını biliyorum. Başta bunun yalnızca bir “maliyet düşürme” refleksi olduğunu düşünüyordum; fakat zamanla fark ettim ki mesele çok daha derin. Bu yaklaşım, şirketlerin pozisyonları tanımlama biçiminden, unvan algısından ve yönetim kültüründen kaynaklanan daha büyük bir dönüşümün parçası.
Bu durum iş dünyasında ilginç bir manzaraya dönüşüyor: Kıdemli yöneticilerin sayısı azalırken, 2–3 yıllık deneyime sahip “lead” pozisyonları artıyor.
Şirketler maliyet, hız ve performans baskısı altında yeniden şekillenirken, ortaya çıkan profil kimi zaman gerçekçi olmayan beklentilerle dolu.
Aşağıdaki örnekler, bu dönüşümün nasıl yaşandığını daha net gösteriyor.
1. “Oturup kalkmayı bilsin ama çok maliyetli olmasın” yaklaşımı
Birçok şirket, kıdemli bir yöneticinin maaşı yerine 2 yıl tecrübesi olan bir kişiye “Lead Developer / Lead Analyst” unvanı veriyor. Mesela:
Örnek Bir Yazılım şirketi
10+ yıl deneyimli bir teknik liderle yolları ayırdıktan sonra, 2 yıl tecrübeli bir mühendisi “Tech Lead” yaptı.
Beklenti şu:
- Kod yazabilsin,
- Ekip koordinasyonunu yapsın,
- Müşteri toplantısına girsin,
- Sprint planlasın…
Fakat gerçek şu: Kişi bu görevlerin çoğunu ilk kez yapıyor, desteği yok, mentoru yok, ama unvana bakınca her şeyi biliyor varsayılıyor.
Sonuç? Hem yönetim memnun değil hem çalışan yıpranıyor.
2. Performans baskısının arttığı bir dönemde “çabuk öğrenen ama ucuz” çalışan arayışı
Zorlu şartlar yaşayan şirketler performans baskısı ile işten çıkışı artırdı, çıkan çalışanların yerleri genellikle düşük maliyetli ama “yüksek sorumluluklu” genç çalışanlar olabiliyor.
Örnek: E-ticaret Şirketi
Performans sebebiyle yönetici ayrılıyor, yerine ilan açılıyor: “3 yıl deneyimli Growth Lead” aranıyor.
İlanda yazan sorumluluklar ise 10 yıllık bir Growth Manager rolünü karşılıyor:
- Strateji belirleme
- KPI yönetimi
- Çapraz ekip koordinasyonu
- Bütçe yönetimi
- Kampanya analizi
- Takım içi koçluk
Adayların büyük bölümü bunların yarısını bile yapmamış. Buna rağmen “öğrenir ya, genç işte” yaklaşımı hakim.
Bu, kısa vadede maliyet avantajı gibi görünse de çalışan iş başladıktan sonra kendi haline bırakılırsa uzun vadede süreklilik ve kalite kaybı yaratır.
3. Unvan Konusu: Gereksiz şişirilmiş ünvanlara tepki olarak ‘müdür’ ünvanından kaçış
Son yıllarda bazı şirketlerde, geçmişte gereksiz ve aşırı şişirilmiş unvanlar dağıtıldığı için, artık yöneticiler “müdür” unvanını kullanmak istemiyor.
Bu kez tam tersi bir tablo oluşuyor: Unvan küçültülüyor, rol aynı kalıyor; beklenti ise yine belirsiz.
Örnek: Ajans Sektörü
2 yıl deneyimli birine “Senior Account Executive” unvanı veriliyor. Geçmişte herkese ‘müdür’ denildiği için, bu kez unvanlar farklı uçlara savruluyor.
Müşteri tarafı bu kişiyi “senior” diye görünce:
- Stratejik sunum bekliyor,
- Kampanya eksiklerini öngörmesini istiyor,
- Kriz çıktığında çözüm üretmesini talep ediyor.
Oysa kişi daha önce böyle bir kriz bile görmemiş.
Unvanların sürekli değişmesi, gerçek sorumluluklarla unvanın bir türlü eşleşememesine neden oluyor.
4. Genç profesyonellere erken yıpranma riski
Bu trendin en görünmeyen zararlarından biri, genç profesyonellerin gelişim süreçlerinin törpülenmesi.
Örnek: Bir Start-Up
Yeni mezun sayılabilecek bir çalışan, 2. yılında “Product Lead” yapılıyor.
Bir anda:
- Roadmap yönetiyor,
- UX/UI ekibiyle tartışıyor,
- CEO’ya rapor veriyor,
- Teknik ekipten gelen sorunları çözmeye çalışıyor.
Hiç kimse şunu düşünmüyor: Bu kişi henüz ürün stratejisini derinlemesine öğrenme fırsatı bile bulamadı.
Beklentinin yüksekliği: baskı
Baskı: tükenmişlik
Tükenmişlik: yüksek turnover
Bu döngü nasıl kırılabilir?
Bu dönüşüm kaçınılmaz olabilir ama yönetilebilir. Öneriler:
a. Kıdemli pozisyonları tamamen ortadan kaldırmak yerine “mentorluk bazlı roller” oluşturmak
Bu, hem bilgi kaybını hem de genç çalışanlardaki yalnızlık hissini azaltır.
b. Unvan vereceğine gelişim yolu sunmak
“Lead” yapmak yerine:
- Ara liderlik programları
- Shadowing (gözlem) süreçleri
- Yöneticilik atölyeleri
çok daha sağlıklı sonuç verir.
c. Rol beklentilerini gerçekçi tanımlamak
Bir kişinin hem yönetici hem uzman hem analist olması sürdürülebilir bir model değil.
d. Maliyet odaklı değil, değer odaklı istihdam politikaları oluşturmak
Kısa vadeli kazanç uzun vadeli kayıplara dönüşüyor. Organizasyonel hafıza kaybı, iş sürekliliği, kalite… bunlar uzun vadede maliyetten daha önemli.
Bu tablo aslında basit bir unvan tercihinden çok daha derin bir dönüşüme işaret ediyor. Şirketler bir yandan maliyeti düşürmeye, diğer yandan Yapay Zekayı kullanarak çevikliklerini artırmaya çalışırken, deneyimle sorumluluk arasındaki doğal ilişki giderek kopuyor. “Lead” unvanı, çoğu zaman gerçek bir liderlik deneyiminden ziyade; boşalan rollerin hızla doldurulması, kültürel sürekliliğin korunması veya yönetici seviyesindeki boşlukların görünmez hâle getirilmesi için kullanılan bir yama görevi görüyor. Böyle olunca da, unvan ile yetkinlik arasında suni bir bağ kuruluyor ve bunun en büyük etkisini hem genç çalışanlar hem de organizasyonun uzun vadeli verimliliği hissediyor.
