Çin Halk Cumhuriyeti’nin Türkiye Büyükelçisi JİANG Xuebin, EKONOMİ gazetesi için kaleme aldığı “Küresel Belirsizliklerle Başa Çıkmak üzere El Ele Verelim” başlıklı makalede Türkiye’ye birlikte mücadele çağrısı yaptı.
Son günlerde Türkiye hükümet yetkilileri, iş dünyası dâhil olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerinden arkadaşlarla görüşme fırsatlarım oldu. Görüşmelerde uluslararası ekonomik görünümdeki belirsizliklerden ciddi endişe duyduklarını derinden hissediyorum. Bu belirsizlikler işletmelerin karar alma sürecini, piyasa güvenini ve ekonomik büyüme beklentilerini olumsuz etkilemiştir.
Güven ve netlik altından bile daha kıymetlidir. ABD’nin keyfi gümrük tarifesi uygulaması, uluslararası ticaret sistemini zedelemekte, küresel ekonomik istikrarı sarsmakta ve başta “Küresel Güney” ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerin gelişme beklentilerindeki belirsizlikleri büyük ölçüde artırmaktadır. Uluslararası adalet ve çoğu ülkelerin refahının dayandığı serbest ticaret ve ekonomik küreselleşme, uluslararası işbölümü ve üretim faktörlerinin dağılımını teşvik eder. Gümrük duvarlarının örülmesi, kaçınılmaz olarak ticaretin serbest akışını engeller, kaynak tahsisini bozar, adil rekabeti zedeler ve dünya ekonomisinin sağlıklı, istikrarlı gelişimini altüst eder. Gümrük tarifesini bir araç veya silah olarak kullanmak, eninde sonunda sadece kendini yalnızlaştırmaz, aynı zamanda hem başkalarına hem de kendisine zarar verir.
Çin, ortak çıkarları savunmak için ABD'ye karşı çıkıyor
Çin, yalnızca kendi meşru hak ve çıkarlarını korumak için değil, aynı zamanda uluslararası kuralları ve düzeni ve uluslararası toplumun ortak çıkarlarını savunmak ve insanlığın “güçlü olan haklıdır” zihniyetine dayalı orman kanunları dünyasına yeniden sürüklenmesini önlemek üzere ABD’nin başlattığı ticari zorbalığa ve tek taraflılığa kararlılıkla karşı çıkmıştır. Yatıştırma politikaları barış getirmez, taviz vermek de saygı kazandırmaz. Sözde muafiyet elde etmek uğruna başkalarının zarar görmesini göze almak, kaplandan derisini istemeye benzer. Bu tür girişimler hiçbir sonuç getirmez, aksine herkese zarar verir.
Küresel ekonomik belirsizliklerin arttığı bir ortamda, taraflar kendini geliştirerek dayanıklılığını pekiştirmelidir. Bu yılın ilk çeyreğinde Çin’in gayri safi yurtiçi hasılası bir önceki yılın aynı dönemine göre %5,4 oranında artmış, dış ticaret hacmi ise yeni bir rekor kırmıştır. Kısa bir süre önce, Çin istihdamı, işletmeleri, piyasaları ve beklentileri istikrara kavuşturup yüksek nitelikli kalkınmasının getirdiği netliklerle dış koşullardaki vahim değişimlerin yarattığı belirsizliklere etkin şekilde yanıt vermek üzere daha proaktif bir makro politika uygulayacağını, iç tüketimin büyümedeki rolünü artıracağını ve yeni kaliteli üretim güçlerini geliştireceğini duyurmuştur.
Her zaman karşılıklı yarar ve ortak kazanç ilkesine dayanan dışa açılım stratejisini izleyen Çin, serbest ticareti ve karşılıklı saygıyı teşvik ederek art arda 16 yıldır dünyanın ikinci en büyük ithalat pazarı konumunu korumaktadır. Çin üst düzeyli dışa açılımı geliştirmekte, ithalatı kolaylaştırarak devasa iç pazarını dünya ile paylaşmakta ve küresel ekonomiye önemli netlikler kazandırmaya devam etmektedir.
Mevcut belirsizliklere karşı, her çevreden gelen tüm Türk arkadaşlarım bana “şimdi Türkiye ve Çin’in karşılıklı yarara dayalı işbirliğini derinleştirmesinin tam zamanıdır” diyor. Çin tarafı, Türkiye ve uluslararası toplumla birlikte değişen dünyaya karşı ortak adımlar atarak çok taraflı ticaret sistemini ve uluslararası adaleti birlikte savunmaya, iş birliğine dayalı açık küresel ortamı korumaya, ticareti serbestleştirmeye ve kolaylaştırmaya ve böylelikle dünya ekonomisine ve küresel ticarete değerli istikrar ve netlikler kazandırmaya hazırdır.