Google Cloud bölgesi kurulumu kapsamında Google ve Turkcell arasındaki stratejik iş birliğinin detayları, Google Türkiye ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen Google Cloud Day etkinliğinde paylaşıldı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Google Cloud Ülke Müdürü Önder Güler, Turkcell Genel Müdürü Ali Taha Koç ve sektör profesyonellerinin katıldığı etkinlikte, Google, Türkiye'de yeni bir Google Cloud bölgesi kurma planlarını, ülke genelinde gelecek 10 yılı kapsayan toplam 2 milyar dolar tutarındaki yatırım programı kapsamında duyurdu.
Verilen bilgiye göre, Turkcell ile iş birliği içerisinde geliştirilecek dünya standartlarındaki dijital altyapı, Türkiye ve bölge genelinde dijital dönüşümü ve bulut inovasyonunu ileri taşıyacak uzun vadeli bir kararlılığı yansıtıyor.
Planlanan Google Cloud Türkiye bölgesi, işletmelere yüksek performanslı, güvenli ve kesintisiz bulut hizmetleri sunarak bulut ve yapay zeka çözümlerine yönelik artan talebi karşılamayı hedefliyor.
Proje kapsamında Türkiye'deki kurumlar, düşük gecikme, güçlü güvenlik kontrolleri ve uluslararası veri koruma standartlarına tam uyumluluk gibi kritik avantajlardan yararlanabilecek.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, programda yaptığı konuşmada, Google Cloud ile Turkcell iş birliğinde hayata geçirilecek hiper ölçekli bulut bölgesinin, Türkiye'nin veri, bulut altyapısı ve yapay zeka alanlarında bölgesel konumunu daha da güçlendirecek önemli, stratejik bir adım olduğunu söyledi.
Yapay zekanın, özellikle son yıllarda yatırım hacmi ve altyapı ölçeği açısından kayda değer bir ivme kazandığına işaret eden Yılmaz, 2024 yılında yapay zeka girişimlerine yönelen küresel girişim sermayesi yatırımlarının, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 52 arttığını ve 131,5 milyar dolara ulaştığını dile getirdi.
Cevdet Yılmaz, yapay zeka alanında güncel küresel gelişmelere uygun şekilde, politikalarını şekillendirdiklerini ve güncellediklerini bildirerek, şöyle konuştu:
"Başkanlığını yürütmekte olduğum Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu'nda 2021-2025 dönemini içeren Ulusal Yapay Zeka Stratejisi ve eylem planlarında yer alan politika ve tedbirleri takip ediyor; kamu kurumları, özel sektör ve akademik dünya arasında eş güdümü güçlendiriyoruz. Son dönemlerde yapay zeka teknolojilerinin özellikle üretken yapay zeka, büyük dil modelleri, veri egemenliği ve düzenleyici çerçeve alanlarında çok hızlı bir gelişim göstermesi ve mevcut Ulusal Yapay Zeka Stratejisi döneminin tamamlanacak olması sebebiyle Türkiye'nin yeni eylem planı üzerinde çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.
Devreye alınacak eylem planımızda insan kaynağının geliştirilmesi, üretken yapay zeka ve Türkçe büyük dil modellerinin desteklenmesi, yüksek performanslı hesaplama ve veri altyapılarının güçlendirilmesi, Ar-Ge ve girişimcilik ekosisteminin derinleştirilmesi, uluslararası işbirliklerinin artırılması ve yapay zeka alanında uluslararası normlara uyumlu ulusal mevzuatın şekillendirilmesi temel başlıklarımızı oluşturacaktır."
"Siber güvenlik mimarisini inşa ediyoruz"
Bulut bilişim, veri ve yapay zekanın artık ayrı ayrı teknolojiler değil, bütünleşik bir teknolojinin parçaları haline geldiğini dile getiren Yılmaz, ekonomik değer üretiminden ulusal güvenliğe, sanayiden savunmaya, finanstan sağlığa kadar hemen her alandaki karar süreçlerinin, büyük ölçüde veriye dayalı hale geldiğini ifade etti.
Yılmaz, bu çerçevede, veri merkezlerinin verilerin güvenli bir şekilde işlenmesini ve saklanmasını sağladığını, veriye hızlı ve kesintisiz erişimi mümkün kılan kritik altyapılar haline geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir ülkenin kendi veri merkezleri ve bulut altyapısı üzerinden verisini işleyebilmesi, veri egemenliğini güçlendirirken, aynı zamanda uluslararası yatırım çekme kapasitesini, bölgesel dijital üs olma potansiyelini ve yerli yapay zeka ekosisteminin geliştirilmesi imkanını da doğrudan etkilemektedir. Bu noktada veri merkezlerinin ülkemize çekilmesi ve yatırımlarını desteklemekteyiz."
Dijital dünyanın sınırları büyürken tehditlerin akıllandığına, daha karmaşık ve hedef odaklı hale geldiğine dikkati çeken Yılmaz, siber uzaydaki bu yeni tehdit dalgasının, sadece veri güvenliğini değil, ekonomik istikrarı, rekabet gücünü ve ulusal egemenliği de doğrudan etkilediğini hatırlattı.
Cevdet Yılmaz, bu kapsamda kurulan Siber Güvenlik Başkanlığının gelecek dönemde çok daha güçlü bir şekilde teşkilatlanmasını beklediklerini kaydederek, "Bu yüzden kararlı, proaktif ve yenilikçi adımlarla, akıllı savunma sistemleri üreten, nitelikli insan kaynağı geliştiren ve dijital altyapılarımızı yıkıcı etkilere karşı dayanıklı hale getiren bir siber güvenlik mimarisini inşa ediyoruz." diye konuştu.
"Bu hamle ülkemizin bölgenin veri üssü konumuna yükselmesine katkı sağlayacaktır"
Bulut teknolojilerinin sunduğu esneklik ve ölçeklenebilirliğin, kimlik doğrulamadan tehdit yönetimine kadar geniş bir alanda güvenlik yaklaşımlarını standardize etme ve yaygınlaştırma potansiyeline sahip olduğuna işaret eden Yılmaz, bu doğrultuda, dijitalleşmeyle birlikte siber dayanıklılığın artırılması ve dijital güvenin kurumsallaşması için güvenli bir bulut ekosisteminin kararlılıkla inşasının büyük bir önem taşıdığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şöyle devam etti:
"Böyle bir ortamda Turkcell ile Google Cloud arasında kurulan stratejik ortaklık, Türkiye'nin dijital egemenliğini ve bölgesel konumunu güçlendiren, son derece önemli, kritik bir adım olmuştur. Bu yatırım aynı zamanda, uluslararası yatırımcılar tarafından ekonomimizin gücüne, dayanıklılığına ve yenilikçilik kapasitesine duyulan güveni yansıtmaktadır. Doğrudan uluslararası yatırımlar anlamında da bir stratejimiz var. Bunun da odağında aslında nitelikli yatırımları ülkemize cezbetmek var. Sadece miktarı artırmak değil gelen yatırımların niteliğini artırmak var. İşte ona çok güzel bir örnek bugün konuştuğumuz yatırım.
Ülkemizde 2028-2029 yıllarında hayata geçirilecek ve Türkiye'nin regülasyonlarına tam uyumlu olacak hiper ölçekli bulut bölgesi, yüksek erişilebilirlik, düşük gecikme ve güçlü siber dayanıklılık sunacaktır. Bu hamle ile Türkiye ve Turkcell, Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında dijital köprü rolünü güçlendirecek; ülkemizin bölgenin veri üssü konumuna yükselmesine katkı sağlayacaktır. Turkcell proje kapsamında 1 milyar dolar yatırım yapmayı planlarken, Google Cloud tarafından 2 milyar dolar yatırım yapılacak olması da ülkemiz açısından memnuniyet vericidir. Böylece toplamda 3 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Önemli bir rakam gerçekten, bu diğer yatırımları da tetikleyecek. Bu altyapının oluşmasıyla birlikte, birçok start-up'lar, girişimler buralardan filizlenecek. Dolayısıyla çarpan etkisiyle birlikte çok daha büyük bir yatırımı harekete geçireceğini ifade etmek isterim."
"Google Cloud, Egemen Bulut altyapısını da Turkcell ile birlikte Türkiye'ye getirmektedir"
Bulut altyapısının sağladığı hız ve ölçeklenebilirliğin, girişimcilik ekosistemine de önemli bir avantaj sunduğunu; yazılım geliştiren, yapay zeka tabanlı çözümler üreten, finans, oyun ve siber güvenlik alanlarında faaliyet gösteren girişimlerin hızla büyümesi için güçlü bir zemin oluşturduğunu bildiren Yılmaz, kamu kurumları, bankalar, e-ticaret şirketleri ve üniversitelerin de en güncel teknolojilere mevzuata uygun bir çerçevede erişebileceğini aktardı.
Yılmaz, bu ortaklığın temel sütunlarından birinin de veri güvenliği ve dijital egemenlik olduğunu vurgulayarak, "Google Cloud, veri güvenliğini en üst seviyede tutmak ve Türkiye'deki regülasyonlara uyum sağlamak amacıyla, Egemen Bulut altyapısını da Turkcell ile birlikte Türkiye'ye getirmektedir. Egemen Bulut altyapısının ülkemize taşınmasıyla kurumlar verilerini kendi anahtarlarıyla şifreleyebilecek, regülasyonlara tam uyumlu bir şekilde çalıştırabilecektir. Çok bölgeli mimarinin sağladığı yüksek dayanıklılık, kritik altyapıların siber tehditlere karşı daha dirençli hale gelmesine katkı verecektir." ifadesini kullandı.
Bakan Kacır: Avrupa değer zincirlerinin kalbindeyiz
Bakan Kacır, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada değerlendirmelerde bulundu.
Kacır, küresel gelişmeleri doğru çözümlemenin yarının dünyasına bugünden hazırlanmanın anahtarı olduğunu söyledi.
Dijitalleşmenin bilgiye erişimden ekonomiye, yönetimden sosyal yaşama kadar farklı alanlarda derin ve çok katmanlı etkiler oluşturduğunu belirten Kacır, "Bulut bilişim, yapay zeka, 5G ve nesnelerin interneti gibi yenilikçi teknolojilerin sağladığı hız, çeviklik ve ölçekleme imkanını başarılı bir inovasyon kültürü ve vizyoner bir yönetim anlayışıyla birleştiren kurumlar, her geçen gün sertleşen küresel rekabet ortamında öne çıkıyor." ifadelerini kullandı.
Söz konusu dijitalleşmeyle büyük dönüşüm hamlesinde atılan adımların hiçbirinin dijital dünyanın kıymetli kaynağı veriyi yeni dönemin stratejik sermayesi olarak gören bir yaklaşımla ele almadan kalıcı ve sürdürülebilir olamayacağına dikkati çeken Kacır, veriyi ekonomik değere dönüştürme kapasitesinin teknoloji firmalarının piyasa değerlerini belirleyen kritik bir unsuru haline geldiğine şahit olunduğunu belirtti.
Kacır, verinin stratejik değerinin artışına vurgu yaparak, "Veri, stratejik değer artışında aynı zamanda geleneksel veri yönetişim mekanizmalarını geride bırakarak, güvenliği, mahremiyeti ve veri egemenliğini merkeze alan yeni nesil bir yaklaşımı benimsemeyi zorunlu kılıyor." dedi.
Kacır, yapay zeka uygulamalarıyla birlikte, verinin kime ait olduğu, nerede tutulduğu, kimler tarafından hangi amaçlarla işlendiği sorularının yanıtına yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:
"Teknoloji odaklı kalkınmayı esas alan bizim gibi ülkeler için salt bir ekonomik tercih değil, doğrudan dijital egemenliğe ve milli güvenliğe dönük kararlardır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde teknoloji geliştirme ve üretmede katettiğimiz muazzam mesafe, veri politikalarımızı daha da önemli kılıyor. Savunma sanayisinden uzay teknolojileri ve otomotive pek çok sahada ülkemizi dünyada söz sahibi bir aktör konumuna taşıdık. Güçlü, rekabetçi ve çevik üretim kabiliyetine sahip sanayimizle Avrupa değer zincirlerinin kalbindeyiz."
Kacır, 2002’de, tüm Türkiye’de, yalnızca 2 teknoparkın olduğunu söyleyerek, "Bugün 60 şehrimizde, 113 teknoparkta faaliyet gösteren 12 binin üzerinde firma, AR-GE ve inovasyon odaklı çalışmalar yürütüyor. 1700’den fazla AR-GE ve tasarım merkezinde müteşebbislerimiz, mühendislerimiz yenilikçi ürünler geliştiriyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, toplumun tüm kesimlerinin teknoloji geliştirme yolculuğuna dahil olmasını sağlayan özgün modeli olduğuna dikkati çeken Kacır, Türkiye'nin teknoloji girişimlerini başlatmak, büyütmek ve dünyaya açmak için en doğru adreslerden biri olarak öne çıktığını kaydetti.
Kacır, Türkiye'nin teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak nitelendirildiğini dile getirerek, "Girişimcilik dünyasında ekosistemin başarısı için önemli bir referans noktası, milyar dolar değerlemeyi aşan teknoloji girişimi, yani unicorn sayısıdır. 2019'da ülkemizde bu unvanı elde etmiş tek bir teknoloji girişimi bulunmuyordu. Bugün ise Türkiye’nin artık 7 unicorn’u bizim tabirimizle 7 Turcorn’u var." değerlendirmesinde bulundu.
2030 yılına kadar Türkiye'den 100 bin teknoloji girişiminin filizlenmesini hedeflediklerini belirten Kacır şunları kaydetti:
"Turcorn’larımızın toplam değerlemesinin 1 milyar dolar seviyesini aşmasını stratejik hedef olarak önümüze koyduk. Ülkemizdeki inovatif girişimlerin sahip olduğu verinin sınırlarımız içerisinde işlenmesini ve 86 milyon için yüksek katma değere dönüştürülmesini sağlayarak daha müreffeh ve tam bağımsız bir Türkiye’yi inşa etmemiz mümkün. Teknoloji geliştirme ve üretmede ufkumuzu küresel şampiyonlar ligine kilitlemiş bir ülke olarak; ülkemizin veri işleme ve yüksek başarımlı hesaplama kapasitesini geliştirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. 80 binden fazla işlemci çekirdeği, 504 GPU kartı ve 14,5 petabyte veri depolama alanına sahip hesaplama kümemiz ARF’i hizmete aldık."
Kacır, özel sektör, kamu ve üniversitelerin ihtiyaç duyduğu yüksek performanslı hesaplama kapasitesini genişletmek üzere adımlar atıldığını hatırlatarak, "Katıldığımız EuroHPC Ortak Girişimi ile Avrupa genelinde kurulan yüksek başarımlı hesaplama altyapılarını araştırmacılarımızın erişimine sunduk. Teknoloji girişimlerimiz yapay zeka çözümleri için, Dijital Avrupa EuroHPC Ortak Girişimi süper bilgisayarlarından ücretsiz yararlanabiliyor. Ayrıca dünyanın en güçlü 20 süper bilgisayarından biri olan MareNostrum 5’teki işlemci kapasitesini kullanabiliyor." ifadelerini kullandı.
Özel sektörün veri merkezi yatırımlarını güçlendirmek için her türlü imkanı seferber ettiklerini kaydeden Kacır, gerek teşvik ve destek mekanizmalarıyla gerekse düzenleyici çerçeveyi öngörülebilir ve yatırım dostu bir yapıda şekillendirerek, şirketlerin, Türkiye'nin verisini sınırları dahilinde tutan, onu işleyen, saklayan ve değere dönüştüren güçlü altyapılar kurmasını sağladıklarını söyledi.
"Halihazırda yaklaşık 250 megavatlık veri merkezi altyapısı bulunuyor"
Kacır, 2012’den bu yana yalnızca yatırım teşvikleri ile veri tabanı ve veri işleme alanına yönelik yaklaşık 1 milyar dolar yatırımın önünü açtıklarını dile getirerek, "Attığımız tüm bu adımların neticesinde, ülkemiz sınırları içerisinde halihazırda yaklaşık 250 megavatlık veri merkezi altyapısı bulunuyor. Yürüteceğimiz proje ve desteklerle veri merkezi yatırımlarını 2030 yılına dek 1 gigavat seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz." diye konuştu.
HIT-30 programı ile Türkiye’yi yüksek teknoloji yatırımlarının çekim merkezi haline getirmek üzere yola çıktıklarını kaydeden Kacır, "Programda, yakın zamanda 1,5 milyar dolar destek bütçesi ile ilan ettiğimiz HIT–Veri Merkezi Çağrısı'yla, yüksek kapasiteli, güvenli ve enerji verimli veri merkezleri yatırımlarını hızlandırmak üzere adım attık."dedi.
Bakan Kacır, asgari 30 megavat kapasitede yüksek nitelikli veri merkezlerinin kurulumu için kapsamlı destekler sunduklarını belirterek şöyle devam etti:
"Bulut tabanlı altyapıların ülkemizde kurulmasını hızlandırmaya dönük 1,6 milyar dolar bütçeli HIT–Yapay Zeka Çağrımızla, Türkiye’nin yapay zeka ekosistemini dünya ölçeğinde söz sahibi bir konuma taşımayı, sanayiden sağlığa, finanstan kamu hizmetlerine kadar tüm alanlarda dijital dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. Bu desteklerimizin hızlandırıcı etkisiyle 2030’a dek 10 milyar dolarlık veri merkezi ve yapay zeka yatırımını harekete geçireceğiz. HIT–Kuantum Çağrımızla da klasik hesaplama sınırlarını aşan ve geleceğin teknolojisi olarak görülen kuantum teknolojilerinde altyapımızı oluşturmayı amaçlıyoruz. Tüm bu çalışmalarla veri işleme ve depolamada ülkemizi bölgesel merkez konumuna taşımayı, yapay zekanın sunduğu çok yönlü fırsatlardan en üst düzeyde yararlanmayı arzuluyoruz."
Kacır, Google Cloud ve Turkcell işbirliğinin, Türkiye'nin vizyonuna hizmet eden önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, Turkcell Genel Müdürü Ali Taha Koç'tan projenin yatırımına ilişkin bir tarih istediğini belirtti ve söz konusu yatırım için 2026 yılının ilk yarısında olacağına dair söz aldıklarını kaydetti.
"Küresel teknoloji liderlerinin Türkiye’ye duyduğu güvenin göstergesi, bu yatırımdır. Artık işletmelerimiz, girişimcilerimiz, kamu kurumlarımız ve araştırmacılarımız, dünya standartlarında hiper ölçekli bulut altyapısına erişim imkanı elde edecek." diyen Kacır, yüksek performanslı, düşük gecikmeli ve güvenli dijital çözümleri Türkiye’den dünyaya sunabilme imkanına kavuşacaklarını söyledi ve Türkiye'nin dijital altyapısını güçlendiren, inovasyon kapasitesini yükselten bu adımın Türkiye adına önemli bir kazanım olduğunun altını çizdi.
"Türkiye'ye özgü mevzuat düzenlemelerini yapmaya devam edeceğiz"
Kacır, Türkiye'nin üç kıtanın buluşma noktası olduğunun altını çizerek, "Yetkin insan kaynağı, yatırımcı ve girişimci dostu mevzuatı, yüksek teknoloji ve katma değer odaklı büyüme modelini besleyecek altyapı hamleleriyle küresel teknoloji yatırımları için cazibe merkezi olmayı sürdürecek." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin genişletilmiş fiber altyapısı ile ilerleyen yıllardaki hedefine değinen Kacır, "Genişletilmiş fiber altyapımız, 5G yatırımları, yerli ve milli siber güvenlik çözümlerimizle, bulut sistemler ve veri merkezi yatırımlarıyla şirketlerimizin dijital ekonomiye entegrasyonunu hızlandıracağız. Gençlerimizi geleceğin yetkinlikleriyle donatmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Kacır, yapay zeka gibi öncü alanlardaki inovasyon kapılarını, Türkiye'nin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş, risk temelli ve ölçülü bir düzenleyici mevzuat çerçevesiyle sonuna kadar açık tutacaklarını belirtti.
Başka ülke ya da uluslararası kurumların bu alandaki mevzuat çalışmalarını yakından takip ettiklerini kaydeden Kacır, "Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını, kendi fırsatlarını, kendi imkanlarını dikkate alan yaklaşımla Türkiye'ye özgü mevzuat düzenlemelerini yapmaya devam edeceğiz." dedi.
Türkiye ekonomisinin büyümesine destek olma taahhüdü
Etkinlikte konuşan Google Cloud Ülke Müdürü Güler, 2 milyar dolarlık yatırımla Türkiye ekonomisinin büyümesine destek olma taahhütlerini sürdürdüklerini dile getirdi.
Güler, Turkcell ile kurdukları ortaklıkla hayata geçen yeni bölgenin, birinci sınıf bulut altyapılarını Türkiye'deki kurumlara doğrudan sunarak daha yüksek hız, gelişmiş güvenlik ve mevzuat uyumuyla yeniliklerin önünü açma hedeflerini gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını ifade etti.
"Türkiye'de yapay zeka ve inovasyon alanında öncü adımlar atıyoruz"
Turkcell Genel Müdürü Koç da Google Cloud ile gerçekleştirdikleri işbirliğinin, Türkiye'nin dijital yolculuğunda dönüştürücü bir dönüm noktasını temsil ettiğini ve Turkcell'in teknoloji lideri konumunu daha da güçlendirdiğini söyledi.
Söz konusu işbirliğinin yalnızca teknoloji yatırımı değil, Türkiye'nin geleceğe yönelik vizyonuyla stratejik bir uyum anlamına geldiğine dikkati çeken Koç, şöyle devam etti:
"Google Cloud'un küresel uzmanlığından yararlanarak Türkiye'de yapay zeka ve inovasyon alanında öncü adımlar atıyoruz. Müşterilerimiz son teknoloji araçlara anında erişim sağlayarak Türk şirketlerinin daha hızlı inovasyon yapmasına ve küresel ölçekte rekabet etmesine güç katacak. Bu vizyonu desteklemek için Turkcell, veri merkezleri ve bulut teknolojilerine 1 milyar dolarlık yatırım yapmaya kararlı. Bu yatırımın, ülkemizin dijital ekosistemine yıllık 5 milyar dolarlık katkı sağlaması bekleniyor."