FARUK MALHAN - KOLEKSİYON MOBİLYA KURUCUSU ((YARATICI EKONOMİLER YAZI DİZİSİ - 3)
Günümüzde atı alanlar Üsküdar’ı geçiyor. Yaratıcılığa alan açan ülkeler, şehirler bulundukları aşamalara göre katlanan hızla büyüyor.
Bilgiden öte, tasarımı, icatları ve yeniliğin önceliğini konuşmamız gerekmektedir. Bu aşamada fikri mülkiyet haklarının, telif haklarının, patent oluşumlarının kamusal, kurumsal ve kişisel olarak yapılanması önem kazanmaktadır. Bilançolarda maddi/maddi olmayan varlıklar değişmiştir. Bundan sonra bilgiden öte, tasarımı, icatları ve yeniliğin önceliğini konuşacağız. Bu aşamada fikri mülkiyet haklarının, telif haklarının, patent oluşumlarının kamusal, kurumsal ve kişisel olarak yapılanması anlam ve önem kazanmaktadır. Çünkü artık bir varlık -aset- olan, maddi olamayan bu varlığın bilançolarda yer almasını görüyor olacağız. Son 50 yıl içerisinde kurumların bilançolarında yüzde 25 maddi olmayan varlıklar, yüzde 75 maddi varlıklar yer almış olmasına rağmen günümüzde bu oran yer değiştirmiş, maddi olamayan varlıklar yüzde 75, maddi varlıklar ise toplamın yüzde 25’inde kalır durumdadır. Burada bilginin fikri mülkiyet hakkına dönüşümünü izliyoruz. Şimdi karşımızdaki, yaratıcılığın demokratikleşmesi, çok önemli bir toplum yargılaması olması gerekliliğidir. Ama konuyu bu yazı dışında bırakacağım. Antik çağdan günümüze yaratıcılığın dönüşümü, demokratikleşmesi, günümüz ülkelerinin yaratıcılığa verdikleri alan ve direnç örnekleri ile doludur.
Antik medeniyetlerde yaratıcılık tanrılara mahsus idi. Antik Yunan’da, Rönesans öncesi Roma’da kişinin halesinde gelişen yaratıcılık, Rönesans’la birlikte insana, kişiye indirgendi. Leonardo, dünyanın merkezine insanı yerleştirdiği mantrası -mühürü- ile tanrıları dünyanın merkezinden çıkarıp insanlara teslim etmiştir. Artık yaratıcılık, sanatçıların sahiplendiği dönem endüstri devrimi ile bitmiş daha demokratik, herkesin yapabileceği bir yetkinlik olmuştur.
AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER PAYLAŞIM EKONOMİSİ İLE GELİŞEBİLİR
Günümüzde atı alanlar Üsküdar’ı geçiyor. Yaratıcılığa alan açan ülkeler, şehirler bulundukları aşamalara göre katlanan hızla büyüyor. Ne acıdır ki, nispeten gerilerde kalmış ülkelerde bireyler, firmalar, kurumlar, birey ya da firmalar + ortam (millieu), toplum -komünite-, yeniliğe karşı direnç gösterebiliyor. Böylesi geri kalmış ülkelerde, bölgelerde merkezi vesayet altında kalıyor, var olan toplum zihni geri kalmışlığı yeniden üretebiliyor. “İcat çıkarma” söylemi üzerinden yeniliğe dair her şeye karşı durulabiliyor.
Böylesi az gelişmiş yapılar, paylaşım ekonomisi üzerinden ilk gelişim aşamalarını gerçekleştirebilirler. Toplum kısa sürede yenilikçi cesareti, cüreti kendiliğinden keşfedebilir. Tüm bu kapsayıcılığı ile yaratıcı ekonominin anlaşılması, günümüz küresel ekonomisinde rekabet gücünü artırmanın ilk adımıdır. Yaratıcılık, değer yaratan yeni bir düşünce, iş, hizmet, nesne yaratmaktır. Yaratıcı zihin bir düşüncenin, işin, hizmetin nesnenin varlığını daha başka alanlarda arar; bilinmeyen, tekinsiz, akla gelmedik başka var oluşları günümüze, gündemimize getirebilir.
Bu çalışmamda önce yaratıcı ekonomi için ortak kavramlarımız olsun istedim.
YARATICI EKONOMİLER İKİ TARAFLI KESEN BİR KILIÇ GİBİ
Yaratıcı ekonomiyi, kavramsal çerçeve, tarihsel, sosyal gelişim aşamaları üzerinden ele alabiliriz. Ancak öncelikle sizlere yaratıcı ekonominin gücünü, encamını, yapıcı ve yıkıcı etkileriyle anlatabilmek için birkaç örnek verebilirim. Tasarımı; doğadan eksilttikleri ve yapaya ekledikleri olarak alırsak, yaratıcı ekonomilerin iki taraflı kesen bir kılıca benzetmek abartılı olmaz. Yin-yang zıtlıkların bir aradalığıdır. Yin sakinlik anlamına gelir, doğadır, Yang kaos, anlamına gelir, yapılanlardır, doğadan eksilenler, yapaya eklenenlerdir. Köprüler, tüneller, yollar, barajlar gibi. Yaratıcı ekonomilerde de her yenilikçi yaklaşım bir başkasının yıkımına neden olmaktadır. Schumpeter bunu Nietzsche’den esinlenerek yaratıcı yıkıcılık (creative destruction) diye adlandırıyordu.1
- Örnek: Sürekli cevherle çelik üreten ABD çelik endüstrisinin küçük oyuncularından Nucor Company yenilikçi bir yaklaşımla hurda atıklardan çelik putrel üretimine geçti. Daha düşük maliyetli, esnek, atık değerlendiren, çevreye duyarlı olan bu üretim yeni bir teknoloji ile kısa sürede devrim yaratan firma oldu. İlk dönemde ABD çelik endüstrisi lider firmaları tarafından küçümsendi. Ama sonra “Mini Mill” (küçük çelik fabrikaları) modeliyle çelik sektörünün yapısını değiştirdiler. Bugün Nucor Corporation, ABD’nin en büyük çelik üreticisi konumunda. Bu yenilik devrim niteliğindeydi, tüm üretim sektörlerine tercih edilen tedarikçi oldu. Cevher bazlı yüksek fırınlar ortadan silindi. Yatırımlar, yatırımcıları, mühendisleri, işçileri dağıldı, tarih olarak kaldılar. İşte bir yıkıcı sonuç! Endüstriyel ölçekli “hurda bazlı” devrim ABD’de, Nucor ile oldu, firma büyük bir korporasyon oldu.
- Örnek: İspanya’nın Bilboa kenti için Tasarımla Yönetim düşüncesi ve uygulamasıyla hazırlanan projeler hazırlandı. Bilboa Belediyesi, Kent Tasarım Konseyi ve İspanya Devleti ortak yönetişiminde 25 yıla yayılan projeler yapıldı, linkte görebileceğiniz sonuçlar alındı. 1https://www.dropbox.com/scl/fi/elfoknsdkj9abshe7f4l5/BILBAO-FILMI.mp4?rlkey=27og5gtlmkaxwgn84p03py8fp&dl=0
- Ülkemizde ilk olarak Profesör İlhan Tekeli yönetiminde “İzmir Projesi ve Uygulamaları” “tasarımla yönetim’e” çok güzel bir örnek olmuştu.3
- Benim ve Profesör Murat Güvenç'in, o zamanın Tekirdağ valisi olan Sayın Ali Yerlikaya’nın ve kentin ileri gelen sivil kuruluşlarının katılımı ile Tekirdağ Gelişim Modeli Çalışması yapıldı. Akabinde önerilen organize sanayi çalışmasına büyük bir tasarım merkezi kompleksi projelendirildi. Tasarım merkezi yönetimi için benden söz alındı, Ankara’dan tüm izinler alındı, resmi gazetede yayınlandı, ancak tarım alanı kullanılacağı görüşüyle yargıya itiraz yapıldı, mahkemelerden döndü, proje atıl kaldı.
- Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahin başkanlığında, Profesör İlhan Tekeli, kentsel tasarımcı Can Kubin, ben, dört üniversiteden rektör temsilcileri, Sanayi, Ticaret, Mühendisler Odaları başkanları, temsilcileri ile yapılan “yaratıcı şehir-yaratıcı ekonomiler” model çalışma toplantıları yapıldı, Gaziantep’in gastronomideki üstünlükleriyle, Başkan Fatma Şahin’in yakın takibi ile Unesco Yaratıcı Şehirler ağına katıldı. Daha başka konularda özellikleri olan bu kentimiz, coğrafi konumuyla Orta Doğunun Hong Kong’u olabilecek özelliklerdedir.
- Hatay için benim Büyükşehir Belediye başkanı ve üst düzey yöneticileri ile yaptığım toplantılarım, çabalarım maalesef karşılık bulamadı, yaratıcı ekonomi projesi için ana belgeyi yazmıştım kaldı, görüşümü, makale olarak Academia Edu’ya yükledim.4
Kısacası yukarıdaki ve benzeri olaylar farklı örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Sayın Nihat Zeybekci’nin Dış Ticaret Bakanlığı döneminde “Design Turkey” oluşumu, Sayın Mehmet Büyükekşi’nin “Türkiye Tasarım Haftası”, “Türkiye İnovasyon Haftası”, faaliyetleri önemli, değerli çalışmalar olmuştu. Yaratıcı ekonomilerin geliştirilmesi için yaratıcı zihinlerin girişimleri sürmeli, sürüyor.
Yaratıcı ekonomi bize yeni bir büyüme hikâyesi sunuyor. Bu hikâyede üretim; makinelerde değil, zihinlerde başlıyor. En değerli yatırım, yaratıcı potansiyele yapılan yatırım olmakta. Yarının dünyasında öne çıkmak istiyorsak, hayal gücüne yatırım yapmaktan başka yolumuz yok. Türkiye için yaratıcı kişiler, kurumlar önemli bir açılımlar getirebilecektir.
Ne mutlu ilk günden bu yana var etme gezginlerinin cesur gezginlerine.
1Tekeli, İlhan. “Yenilik ve Yerellik Üzerine Düşünmek.” Garanti Bankası’nın Anadolu Sohbetleri, Bursa, 30 Mart 2007. Bu konuşma ilk olarak “Yenilik ve Yerellik Üzerine Düşünmek” başlığıyla yayımlanmıştır.
2https://obs.agenda21culture.net/sites/default/files/2018-05/BILBAO-ENG_def.pdf
3https://www.izmirmodeli.com/
4https://www.academia.edu/34017207/HATAY_THE_CREATIVE_CITY_AT_THE_ANATOLIAN_DIAGONAL