FARUK MALHAN - KOLEKSİYON MOBİLYA KURUCUSU (YARATICI EKONOMİLER YAZI DİZİSİ - 1)
Zamanımızda iş değişti, artık yeni oyuncu yaratıcı ekonomiler, sektörler, fikir, hayal, ütopyalar, kişiler, firmalar devreye girmeye başladı.
Günümüzde enflasyon, faiz, kur konuları insanların, medyaların gündemlerinden düşmüyor. Bu üçlü gerçeklik yaratıcı endüstrileri, yaratıcı ekonomileri gündem dışında bırakıyor. Oysa yaratıcı ekonomiler geleceğin zenginliği.
Bugün dünyayı dönüştüren şey sadece teknoloji değil; onu nasıl hayal ettiğimiz ve nasıl kullandığımız. Bilgi çağını çoktan geride bırakıyoruz. Artık yaratıcı çağdayız. Bu çağda ekonomik büyüme sadece fabrikalarda değil, zihinlerde başlıyor. Peki nedir bu yaratıcı ekonomi dediğimiz şey?
Tarih boyunca insanlık, ateşten tekerleğe, tarımdan makine gücüne, sanayiden bilgi teknolojilerine her dönüşümde üretim, yönetim biçimlerini değiştirdi. Ama her dönemde bir kavram başroldeydi; bilgi. Zamanımızda iş değişti, artık yeni oyuncu yaratıcı ekonomiler, sektörler, fikir, hayal, ütopyalar, kişiler, firmalar devreye girmeye başladı. Ülkeleri katma değerli, kârlı dev kuruluşlar tanımlar oldu. Bilgi hâlâ değerli, ama onun neye dönüşeceğini belirleyen şey hayal gücü.
Yaratıcı ekonomiler yalnızca kültür ve sanatla sınırlı kalmıyor, ürün tasarımından yazılıma, modadan gastronomiye kadar geniş bir alanı kapsıyor. Yaratıcı ekonomiler tasarımlarla şekillenir ve tasarım ile yönetilir. Yaratıcı ekonomilerin belirleyici aktörleri tasarımcı zihinlerdir. Şehirlerimiz, belediyelerimiz yerellik, paylaşımcılık üzerinden bu potansiyeli destekleyecek altyapılara, eğitim politikalarına ve kültürel iklime sahip olmalı. Aksi hâlde sadece fikirler değil, yaratıcı insanlar da başka coğrafyalara göç edecektir.
Bu yazı dizisinde yirminci ve yirmi birinci yüzyılın yaşamımızı bir anlamda mahşer yerine çeviren yaratıcı ekonomileri ve bu ekonomilerin akterleri olan yaratıcı zihinleri anlatacağım. İlk olarak yaratıcı ekonomi kavramının ne olduğu, nasıl doğduğu ve nasıl bir bağlamda kavramsal çerçevesinin oluştuğu, bu kavramsal çerçevenin tarihsel gelişimi betimlenece ve yaratıcı ekonominin neden geleceğin zenginliği olduğu ve demokrasi ile ilişkisi anlatılacak.
Yaratıcı ekonomi nedir?
Yaratıcı ekonomi kavramı, Jane Jacobs’un kentsel yaşam ve insan ilişkilerine dayalı gelişme modelinden esin alır. John Howkins, yaratıcı iş gücünü ve yaratıcı endüstrileri tanımlarken; Richard Florida, bu iş gücünün mekânsal dağılımını analiz ederek “Yaratıcı Sınıf” kavramını ortaya attı. Florida’nın 3T modeli (Talent – Technology – Tolerance: Yetenek, Teknoloji, Hoşgörü) yaratıcı potansiyelin ölçümünde temel alındı. Ancak yaratıcı ekonomi yalnızca kültür sektörüne indirgenemez.
Yaratıcı ekonominin ana başlıkları; telif hakları, kurumsal çerçeve, küresel rekabet, yenilik dalgaları, yaşam tarzı, yaşam standardı, kullanıcı katılımı ve yaratıcı iş gücüdür. Bu faktörlerin tümü, üretici ve tüketici yönleriyle yaratıcı sınıfı tanımlar. Faktörler, içinde bulundukları ağ ile tanımlıdır. Böylesi gelişmelerde rekabet ülkeler, şirketler değil, şehirler ve bölgeler arasında da yaşanır. Bu nedenle yaratıcı ortamların desteklenmesi, bölgesel stratejilerde öncelik hâline gelmiştir. Avrupa’da ve ülkemizde kurulan Bölge Kalkınma Ajanslar bu düşüncenin ürünüdür.
Yeni Yaratıcılık Endeksi (New Creativity Index-NCI), yaratıcı ekonominin ölçülmesini sağlayan ve önceki modellerin eksiklerini gideren bir araç olarak tasarlanmıştır. Florida’nın 3T modeli temel alınmakla birlikte, içerdiği göstergeler çok daha kapsamlıdır. 2006–2007 Eurostat verileri kullanılarak Almanya’daki 37 şehirde yapılan analizde, kişi başına GSYİH ile NCI arasında 0,71’lik yüksek korelasyon tespit edilmiştir. Benzer analizler, 89 Avrupa şehri ve Çek Cumhuriyeti bölgelerinde de yapılmış ve yaratıcı potansiyel ile ekonomik başarı arasındaki ilişki doğrulanmıştır. Yaratıcı bölgeler daha fazla gelir, daha iyi istihdam, daha fazla konut üretimi gibi göstergelerde öne çıkmıştır. Yaratıcı işlerde çalışan işçilerinde göreceli gelir artışları gözlenmiştir. NCI, politika yapıcılara yaratıcılığı destekleyen stratejiler geliştirme konusunda güçlü bir araç sunmuştur.
Sonuç
Yaratıcı ekonomi, klasik büyüme teorilerini ve modern toplumsal dönüşümleri bir araya getiren yeni bir paradigma sunmaktadır. Bilgi ve yenilik, kurumlar ve yaşam tarzları, ekonomik başarının belirleyicisi hâline gelmiştir. Yeni Yaratıcılık Endeksi, bu çerçevenin ölçülebilir olduğunu ortaya koymakta ve bölgesel rekabet stratejilerinin bu anlayışla şekillendirilmesi gerektiğini göstermektedir. Yaratıcı ekonominin anlaşılması, günümüz küresel ekonomisinde rekabet gücünü artırmanın ilk adımıdır.