
Küresel reasürans piyasaları, son yıllarda hem sermaye bolluğu hem de artan afet kayıpları nedeniyle yeniden dengelenme sürecine girdi. 2025’in ilk yarısında global reasürans sermayesi rekor seviyelere ulaşırken, yeni oyuncuların pazara girişi ve sigorta şirketlerinin risk portföylerini genişletme eğilimi bu artışı destekleyen temel unsurlar arasında yer aldı. Sektör oyuncuları; enflasyonist baskılar, tedarik zinciri kırılganlıkları, jeopolitik riskler ve ekonomik belirsizlikler karşısında teminat limitlerini daha gerçekçi şekilde belirleme ve sermayeyi daha etkin yönetme arayışına girmiş durumda.
Küresel ölçekteki belirsizliklerin arttığı bu dönemde reasürans sektörü yalnızca risk paylaşım aracı olmaktan çıkıp ekonomik istikrarın sigortası konumuna yükseliyor. Nitekim 2025’in ilk yarısında yaşanan doğal afetlerin dünya ekonomisine maliyeti 131 milyar dolar olurken, bunun 80 milyar dolarlık bölümü sigortalanmış hasar olarak kayda geçmiştir. Bu alanda son yıllardaki artan trend, afet riskinin geçici bir dalgalanma değil, yapısal bir gerçeklik haline geldiğine işaret ediyor. Bu ortamda reasürans şirketleri, yalnızca teminat sağlayan değil, aynı zamanda küresel risk sisteminin güvence taşıyıcısı rolünü de üstleniyor.
Pazarda fiyat keşfi süreci yaşanıyor
Fiyatlamalara bakıldığında, 2025’in ilk yarısında genel olarak ılımlı bir seyir izlediğini görülüyor. 2023–2024 döneminde üst üste gelen fi yat artışlarının ardından, bazı bölgelerde rekabetin etkisiyle sınırlı düşüşler yaşandı. Yeni sermaye girişleriyle artan kapasite, reasürans şirketlerinin belirli risk gruplarında daha esnek koşullar sunmasına olanak tanırken; bu durum aynı zamanda pazarın yeniden fi yat keşfi sürecini de beraberinde getirdi. Bununla birlikte, afet riski yüksek bölgelerde – özellikle Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik’te – fiyatlama süreci hâlâ temkinli ilerliyor. Özetle piyasada genel bir yumuşama gözlense de risk bazlı ayrışma belirginleşiyor: düşük hasar frekansına sahip portföylerde fi yatlar gevşerken, yüksek riskli branşlarda disiplin korunuyor.
Bu küresel eğilimlerin Türkiye piyasasına etkisi iki yönlü hissediliyor. Bir yandan, uluslararası sermaye akışının güçlenmesi ve rekabetin artması, yerel sigorta şirketlerinin daha uygun koşullarla reasürans kapasitesine erişimini kolaylaştırıyor. Özellikle yangın, mühendislik ve genel zararlar gibi branşlarda kapasite arzının genişlemesi, fiyatlamalarda kısmi bir rahatlama yaratıyor. Diğer yandan, Türkiye’nin deprem riski yüksek bir ülke olması, bu rahatlamanın doğal afet teminatlarında sınırlı kalmasına neden oluyor.
Türk Reasürans, sektörün dönüşümünü destekliyor
Söz konusu dönemde yurt içinde reasürans payı düşülmüş net primler üzerinden solo bazda yüzde 54, konsolide olarak ise yüzde 62 pazar payına ulaşan Türk Reasürans, bu güçlü konumuyla Doğal Afet Sigortaları Kurumu ve Özel Riskler Yönetim Merkezi gibi stratejik kurumların teknik işleticiliğini yürüterek Türkiye’nin sigorta kapasitesinin sürdürülebilirliğini destekliyor. Ayrıca uluslararası piyasalardaki fiyatlama eğilimlerini yakından izleyerek, ülkemizdeki risklerin küresel reasürans sermayesinin de katkısıyla güvence altına alınmasını ve sigorta piyasasında istikrarın sürdürülmesini sağlıyor.
2025 sonrasında Türk Reasürans’ın stratejik odağı, yalnızca fi yat ve kapasite dengesini gözetmekle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda veri, modelleme ve yerli kapasite geliştirme alanlarında sektörün dönüşümünü desteklemeyi amaçlıyor. Reasürans sektörünün sürdürülebilir gelişimi için artık “ölçülebilir risk” kavramı temel bir unsur hâline gelirken, Türk Reasürans bu dönüşümün merkezine T-Rupt Teknoloji’yi konumlandırıyor.
İştirak şirketimiz T-Rupt, sigorta ve reasürans sektörüne yönelik afet modelleme, veri analitiği ve risk mühendisliği çözümleri geliştirerek Türkiye’nin kendi risk veri altyapısını oluşturan ilk yerli teknoloji platformu olma niteliğini taşıyor. Böylece hem kamu otoriteleri hem özel sektör, afet risklerini yerel veriye dayalı olarak analiz etme ve daha isabetli fiyatlama yapma imkânına kavuşuyor.
Bağımsızlığı güçlendiren yapısal dönüşüm
Önümüzdeki dönemde devreye alınması beklenen Zorunlu Afet Sigortası sisteminin, yalnızca depremi değil; sel, fırtına, dolu gibi diğer doğal afet türlerini de kapsayacak biçimde genişlemesiyle birlikte, bu modelleme altyapısının önemi daha da artacak. Türk Reasürans, T-Rupt’ın teknik yetkinlikleri sayesinde bu yeni sistemin aktüeryal yapısını, fiyatlama parametrelerini ve reasürans mimarisini oluşturacak veri tabanını sağlam bir şekilde inşa ediyor.
Bununla birlikte Türk Reasürans, yalnızca teknolojiyle değil, finansal kapasite yönetimiyle de Türkiye ekonomisine doğrudan katkı sunuyor. Şirketimiz, yerel sigorta şirketlerinin reasürans kapasitesini kendi portföyü üzerinden sağlamasını teşvik ederek, primlerin yurtdışına çıkışını azaltıyor ve cari dengeye olumlu katkı sağlıyor. Bu strateji, Türkiye’nin sigorta ekosisteminde hem finansal hem de teknik bağımsızlığı güçlendiren yapısal bir dönüşüm anlamına geliyor.
Kuruluşundan bu yana her yıl istikrarlı kârlılık ve büyüme oranları yakalayan Türk Reasürans’ın hikâyesi, sadece bir finansal başarı öyküsü değil; aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik direncini, sigorta sektörüne katkısını ve küresel ölçekte rekabet gücünü temsil eden bir dönüşüm hikâyesidir.
Tüm bu çalışmalar, Türk Reasürans’ın önümüzdeki yıllarda da Türkiye’nin sigorta ve reasürans kapasitesini güçlendirme, yerli bilgi birikimini artırma ve sürdürülebilir teminat yapısı oluşturma hedefini destekliyor. Veri temelli karar alma, ileri modelleme ve etkin kapasite yönetimi konularındaki yatırımlar, yalnızca reasürans sektörünün değil, ülkemizin ekonomik dayanıklılığının da teminatı olacak.