Akbank Caz’da yıldızlar buluşuyor
Türkiye’nin en uzun soluklu ve prestijli müzik etkinliklerinden biri olan Akbank Caz Festivali, 35. yılında “Şehrin Caz Hali” mottosuyla müzikseverlerle bir kez daha buluşuyor. 27 Eylül-12 Ekim tarihleri arasında Akbank Sanat ve BKM iş birliğiyle düzenlenecek festival, 35 yıldır şehrin müzikal hafızasında iz bırakan bir gelenek olarak, dünya çapında ünlü sanatçıları ve yerel yetenekleri İstanbul’un çeşitli sahnelerinde buluşturacak. 200’den fazla müzisyeni ağırlamaya hazırlanan festivalin merakla beklenen yeni isimleri açıklandı. Grammy ödüllü virtüözlerden deneysel projelere, Afro-Küba ritimlerinden İskandinav cazına, yerel sahneden yükselen yıldızlara kadar geniş bir yelpazede sunulan program, cazın sınırlarını zorlamaya devam ediyor.
Bu haberin devamı ve köşemizdeki diğerler yazıların ayrıntıları için lütfen https://www.ekonomim.com/yasam-keyfi adresine geçiniz...
Sadık Karamustafa’nın tasarım hazinesi Salt Arşivi’nde
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt, grafik tasarım alanında öncü isimlerden Sadık Karamustafa’nın arşiv ve araştırma çalışmalarını “Yolculuklar, Ayinler ve Bir Arşiv: Sadık Karamustafa Yazıları (1986-2019)” başlıklı e-yayınla taçlandırdı. Kurukahveci Mehmet Efendi’nin desteğiyle hazırlanan yayın, PDF ve EPUB formatlarında erişime sunulurken, Karamustafa’nın 1960’lardan günümüze uzanan arşivinden 5 bin belge de Salt Araştırma’da çevrimiçi olarak araştırmacıların kullanımına açıldı.
E-yayın, Karamustafa’nın 1980’lerden itibaren grafik tasarıma dair kaleme aldığı yazıları bir araya getiriyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan görsel kültür tarihine dair incelemeler sunan tasarımcı, yazılarında mesleki rekabet, kurumsal kimlik, kent kimliği ve kitap tasarımı gibi konuları ele alıyor. 1980’lerde grafik tasarımın Türkiye’deki gelişimini, 1990’larda özgün literatür oluşturma çabalarını ve 2000’lerde arşiv ile müze ihtiyacını vurgulayan Karamustafa’nın yazıları, görsellerle zenginleştirilmiş kronolojik bir akışla okuyucuya sunuluyor.
Ege’nin altın ışığında gastronomik bir şölen
Sözen Organizasyon’un liderliğinde yürütülen Gault&Millau Türkiye Turu kapsamındaki “Signature Dining Experience” serisi, her biri şölen niteliğindeki etkinliklerle sürüyor. Türkiye’nin gastronomik yükselişinde önemli etkinliklerden biri olduğunu düşündüğüm programın üçüncü ayağı, Ege’nin verimli toprakları ve deniz meltemleriyle çevrili Urla’da, OD Urla’da gerçekleşti. Gün batımının altın ışıkları altında yükselen canlı müzik, sohbetlere ritim kattı. Ve gün inerken akşama doğanın ve müziğin eşliğinde, şeflerin hikâyesi anlatılmaya başlandı.
Zeytinliklerin gölgesinde bir gastronomi masalı
Urla’nın dingin yollarında, asırlık zeytin ağaçlarının rüzgârda salınan dalları, Ege’nin binlerce yıllık öyküsünü fısıldar. Bu bereketli topraklarda, denizin iyotlu kokusu toprağın taze aromasına, geçmişin izleri ise bugünün ruhuna karışır. İşte bu eşsiz coğrafyanın ortasında, doğanın cömert kucaklamasıyla yükselen bir konumdadır Od Urla. Burası, alışılagelmiş bir restoranın çok ötesinde, bir hayalin somutlaştığı, bir şefin çocukluk düşlerinin ailesinin zeytinliklerinde filizlenip kök saldığı bir yaşamöyküsünün başlangıç noktasıdır.
Mekâna adım attığınız anda, sizi modern ve bir o kadar da doğal bir zarafet karşılar. Tamamen camla çevrelenmiş, âdeta sahnenin merkezine konulmuş açık mutfak, bu deneyimin kalbidir. Ateşin etrafında hummalı bir çalışma yürüten ekibi izlerken, közde pişen yemeklerden yükselen duman ve taze Ege otlarının ferahlatıcı kokusu havaya karışır. Bu atmosfer, sizi bir anda pasif bir izleyici olmaktan çıkarıp, âdeta yaşayan, nefes alan bir tablonun içine davet eder. Od Urla, yalnızca damaklarda iz bırakan bir yer değil, aynı zamanda duyulara ve ruha hitap eden bütüncül bir deneyim sunmayı amaçlayan bir mekândır.
Kapadokya, Michelin Rehberi 2026 seçkisine dahil edildi
Türkiye’nin gastronomi turizmindeki yükselişi, Michelin Rehberi’nin 2026 seçkisine Kapadokya’nın eklenmesiyle yeni bir boyut kazandı. İstanbul, İzmir ve Muğla’dan sonra Kapadokya, Türkiye’nin dördüncü Michelin destinasyonu olarak seçildi. Kapadokya’daki ilk Michelin Rehberi restoran seçkisi, 4 Aralık’ta İstanbul’daki Four Seasons Hotel Bosphorus’ta düzenlenecek özel bir törenle, diğer illerin seçkileriyle birlikte duyurulacak.
Antakya’nın sokak lezzetleri Beyoğlu’nda hayat buluyor
Antakya İşi Sokak Lezzetleri, İstanbul’un en köklü ve hareketli semtlerinden Beyoğlu’nda, tarihi Balık Pazarı’nın renkli atmosferinde bulunuyor. 2024 yazında hizmete giren mekân, Antakya’nın zengin mutfak mirasını ve sokak lezzetlerini İstanbul’a taşımayı amaçlıyor. Antakya İşi Sokak Lezzetleri’nin menüsü, Antakya’nın geleneksel tariflerinden oluşan geniş bir yelpazeye sahip. Menüden bulunan lezzetler arasında lahmacun, humus, et şiş çeşitleri, kokoreç, midye tava, muhammara, babagannuş, mütebbel, zeytin kekik salatası, biber yoğurtlama ve kelle söğüş de yer alıyor. Restoranın odak noktasında, Hatay depremi sonrası işletmesi zarar gören meşhur humusçu İbrahim Usta’nın tarifleri yer alıyor. Mekân, bu tarifleri aslına sadık kalarak sunarken, modern sunum teknikleriyle de dikkat çekiyor.