Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden: “Artık yalnızca sonuçların ‘ne’ olduğunun değil, karar alma süreçlerinin ‘nasıl’ yürütüldüğünün ölçülmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesinin zamanı geldi. Eğer yönetişim süreçlerini nasıl yürüttüğümüzü ölçmez ve sürekli olarak iyileştirmezsek, yaşam kalitesini artırmak, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek ve demokrasiyi güçlendirmek mümkün olmayacak.”
Yaşadığımız dijitalleşme ve çoklu kriz çağında, kurumların güven tesis etmeleri, küresel ölçekte bir öncelik haline geldi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos 2024 toplantısında ana gündem “güveni inşa etmek” olarak belirlenirken, OECD de benzer bir yaklaşımı benimseyerek, güven inşasını öncelikli bir konu olarak ele aldı ve “Güven İnşa Etmek ve Demokrasiyi Güçlendirmek” Global Forumu oluşturdu. OECD’nin bu yıl yayımladığı 2024 Güven Anketi’nde ise, pek çok ülkede vatandaşların ulusal hükümetlerine duyduğu güvenin düşük seviyelerde olduğu açıklandı.
Bu seneki Ekonomi Nobel Ödülü de “kurumlara duyulan güven ile toplumsal refah” ilişkisi üzerine çalışan Daron Acemoğlu ve arkadaşlarına verildi.
Tüm bu küresel gelişmeler, toplumsal yaşam kalitesini artırmak ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek adına güvenin önemini bir kez daha vurguluyor.
Daha güçlü, daha şeffaf ve hesap verebilir bir yapı oluşturulması sürecinin olmazsa olmazı olan iyi yönetişim, yalnızca yönetim kalitesini iyileştirmenin değil, aynı zamanda paydaşların/ vatandaşların güvenini artırmanın da anahtarı olarak değerlendiriliyor.
2014 yılında ARGE Danışmanlık’ın toplumsal sorumluluk çalışmaları doğrultusunda “iyi yönetişim” kültürünün gelişmesi ve yaygınlaşmasını sağlamak üzere kurulan Argüden Yönetişim Akademisi 10 yılı geride bıraktı. Akademi, yaşam kalitesini geliştirmek ve sürdürülebilir bir gelecek oluşturma amacıyla çıktığı yolculukta yönetişim kalitesini geliştirerek kurumlara duyulan güveni artırmayı görev ediniyor.
Argüden Yönetişim Akademisi tarafından geliştirilen Sivil Etkileşim Modeli de, paydaşlarının güvenini artırmayı amaçlayan her türlü kurum için etkin bir çerçeve niteliğinde. İyi yönetişim ilkelerinin, kurumların tüm faaliyetlerinde benimsenmesi, sürekli olarak geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerektiği anlayışıyla geliştirilen bu model, yalnızca bir rehber değil, aynı zamanda yönetişimde mükemmelliğe ulaşmak için dönüştürücü bir değerlendirme aracı rolü üstleniyor. Modeli benimseyen kuruluşlar, kapsayıcı ve anlamlı paydaş katılımı, etik yönetişim ve sürekli iyileştirme yolculuğuna da adım atmış oluyorlar.
Argüden Yönetişim Akademisi tarafından gerçekleşen Güven Kültürü için İyi Yönetişim Konferansı, bu modelden yola çıkarak, iyi yönetişimin sürdürülebilir kalkınmaya katkıları ve güven temelli toplum yapısının gerekliliklerini masaya yatırdı. Konferansta öne çıkan bazı görüşler şöyle:
• TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan: “Kamuda güvenin sağlanmasında sivil toplum kuruluşları vazgeçilmez bir rol üstleniyor. Devletin alanında uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği, hem ulusal sorunları aşmaya yardımcı olacak, hem de katılımcı demokrasiyi geliştirerek devlete duyulan güveni artıracaktır. Bu iş birliğini arttırmak için de katılım mekanizmalarını güçlendirmek gerekir. Sadece kamu kurumları değil, özel kurumlarda ve sivil toplum örgütlerinde de iyi yönetişim ilkelerinin özümsenmesi, karar alma süreçlerinde tüm paydaşların faydasının dikkate alınması büyük önem taşır.”
• Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Metin Çakmakçı: “Argüden Yönetişim Akademisi, tespit ve teşhislerin ötesinde, süreçlerin ‘nasıl yapılacağı’ ile ilgili çalışmalar yapıyor. Güveni oluşturmak için gerekli adımları tanımlayıp, o adımların etkinliğini ölçüyor. Bu doğrultuda geliştirilen Sivil Etkileşim Modeli, paydaşlarının güvenini artırmayı amaçlayan her türlü kurum için bir ölçümleme sistemi sunuyor.”
• Eski Başbakan Müsteşarı, Milli Eğitim Bakanı (2011 – 2013) Prof. Ömer Dinçer: “Güçlü bir demokrasi, bireylerin seslerinin duyulabildiği, taleplerinin dikkate alındığı ve sorunlarının çözüme kavuşturulabildiği bir ortamda yeşerir. Bu nedenle, iyi yönetişim uygulamalarını hayata geçirmek, yalnızca bugünkü toplumsal barış ve istikrarı değil, gelecekteki demokratik dayanıklılığı ve toplumsal huzuru da güvence altına alır.”
• UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü: “İyi yönetişim, sadece bir yönetim modeli değil, aynı zamanda şeffaflık, hesap verebilirlik, katılımcılık ve etik değerler gibi güven tesis eden unsurları içeren bir ilkeler bütünüdür. İyi yönetişim anlayışının kurumlarda etkin bir şekilde tesis edilmesi ve içselleştirilmesi, uzun vadede kurumsal güveni ve sürdürülebilir başarıyı sağlamak için önemlidir.”
• TÜSEV Temsilciler Kurulu Başkan Erdal Yıldırım: “Sivil toplum; şeffaflık, adillik ve tutarlılık gibi iyi yönetişim ilkelerini süreçlerine entegre ederek, toplumsal güveni sağlamalı. Güven, sivil toplumun topluma sağladığı katkının kalıcılığını belirleyen en önemli unsurlardan biri. Bu kapsamda STK’ların doğru ve etkin iletişim kurarak, yaptıkları işi iyi anlatmaları sürdürülebilir bir toplumsal etki için belirleyici rol oynar.”
• TESEV Mütevellisi ve İyi Yönetişim Danışmanı Fikret Toksöz: “Öğrenmenin ve gelişmenin ilk adımı ölçmektir. Ölçümleme yaparken, sorunları ve zorlukları doğru şekilde tanımlayabilmek çok önemli. Özellikle yerel yönetimlerde öne çıkan üç temel alan olan imar planları, istihdam ve ihale süreçlerinde ölçüm yapmak ciddi zorluklar içeriyor. Bu alanlarda sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi, daha şeffaf ve hesap verebilir yönetim anlayışının yerleşmesi için gereklidir.”
“’Nasıl’ı ölçmeye odaklanmak, güven ve demokrasi açısından çok önemli”
Argüden Yönetişim Akademisi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, “Sivil Etkileşim Modeli – İyi Yönetişim ile Güven İnşa Etmek” başlıklı rehber kitabın Önsöz’ünde şu yorumları yapıyor:
“Kurumlar genellikle elde ettikleri kısa vadeli sonuçlarla değerlendirilir. Ancak güven inşa etme açısından bu sonuçların ‘nasıl’ elde edildiği, ‘ne’ elde edildiği kadar önemlidir. Özellikle yaşamın sürekli tekrarlanan oyunlardan oluştuğu düşünüldüğünde, sonuçlara ‘nasıl’ ulaşıldığının güven üzerindeki etkisini anlamak, sürdürülebilir başarı ve kalkınma için kritik öneme sahiptir. Ayrıca, yalnızca ölçebildiğimiz şeyleri geliştirebiliriz. Bu nedenle, ‘nasıl’ı ölçmeye odaklanmak ve vatandaşların/paydaşların katılımını sağlamak, güven inşa etmek ve demokrasiyi güçlendirmek açısından çok önemli. Artık yalnızca sonuçların ‘ne’ olduğunun değil, karar alma süreçlerinin ‘nasıl’ yürütüldüğünün ölçülmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesinin zamanı geldi. Eğer yönetişim süreçlerini nasıl yürüttüğümüzü ölçmez ve sürekli olarak iyileştirmezsek, yaşam kalitesini artırmak, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek ve demokrasiyi güçlendirmek mümkün olmayacaktır. ‘Nasıl’ı ölçmeye odaklanmak ve vatandaşların/ paydaşların katılımını sağlamak, güven inşa etmek ve demokrasiyi güçlendirmek açısından çok önemli. Yatırımcılar, finansman sağlayıcıları ve çok taraflı finansman kurumları giderek artan bir şekilde karar alma süreçlerine sürdürülebilirlik konularını dahil ediyor. Eğer güven inşa etmek ve demokrasiyi güçlendirmek istiyorsak, ‘Teşvik sistemlerimizi de arzu ettiğimiz gelecek ile uyumlu hale getirmemiz’ gerekiyor. Sivil Etkileşim Modeli de paydaşlarının güvenini artırmayı amaçlayan her türlü kurum için etkin bir çerçeve sunuyor.”