Serbest fonlar yüksek getiri potansiyeli sunarken riski taşıyor. Risk almak elbette mümkün ve bazen gereklidir. Ancak riskin tanımını, boyutunu bilmeden yatırım yapmak, ciddi sonuçlar doğurabilir.
Son dönemde yatırım fonları pazarına baktığımızda en çok duyduğumuz tür: serbest fonlar. Yılbaşından bu yana en çok para girişi, yatırımcı sayısı artışı ve fon sayısındaki büyüme bu kategoride yaşandı. Ancak bu ilginin ardında ne var, riskler ne, yatırımcı gerçekten neye yöneliyor? Gelin birlikte bakalım.
Serbest fon nedir, kime hitap eder?
Sermaye Piyasası Kurulu’na göre “serbest şemsiye fon”, katılma payları sadece nitelikli yatırımcılara satılan, yatırım stratejisi ve araç seti diğer fon türlerine kıyasla çok daha geniş olan fon türlerini kapsıyor. Bu sayede hisse senedi, tahvil, döviz, türev ve arbitraj gibi farklı enstrümanlara esnek şekilde yatırım yapılabiliyor. Yani serbest fonların avantajı, daha esnek strateji, daha hızlı pozisyon değişimi.
Burada kritik bir kavram var: nitelikli yatırımcı. SPK mevzuatına göre en az 1 milyon TL tutarında finansal varlığa sahip gerçek veya tüzel kişiler bu kapsama giriyor. Beyan üzerine alınan bu bilginin banka/aracı kurum aracılığıyla Merkezi Kayıt Kuruluşu’na (MKK) işletilmesi gerekiyor. BDDK verileri sadece mevduat dikkate alındığında bile bu kriteri sağlayan yatırımcı sayısının 2 milyonun üzerinde olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 7 milyon hisse ve 5 milyon fon yatırımcısının olduğu bir piyasada bu düzeyde nitelikli yatırımcı kriterini sağlayan yatırımcı adedi oldukça yüksek.
Genel finansal okuryazarlık seviyesi düşünüldüğünde, mevcut tanımın hedeflediği yatırımcı segmentini yeterince filtrelemediği de ortada. Zira en son 2013’te güncellenen bu 1 milyon TL eşiği, bugünün piyasa koşullarında artık revize edilmeye muhtaç.
Tek bir risk profili yok
“Serbest” kelimesi sizi yanıltmasın; bu fonlar tek bir risk seviyesine karşılık gelmiyor. Hisse senedi yoğun serbest fonlardan döviz bazlı serbest fonlara, arbitraj fonlarından serbest para piyasası fonlarına kadar geniş bir yelpaze var. Bazıları düşük volatilite ile getiri yaratırken, bazıları odaklı hisse pozisyonlarıyla yüksek risk–yüksek getiri potansiyeli taşıyor.
2025’in hikâyesi: Getirinin peşinde koşmak
Bu yılın ikinci yarısında yatırımcı ilgisi özellikle hisse senedi içerikli ya da hisse senedi serbest fonlarda yoğunlaştı. Performans listelerinde üst sıralara çıkan bu fonlar, yatırımcı sayısı artışında da başı çekiyor. Ortak özellikleri ise tek ya da çok sınırlı sayıda hisseye yüksek ağırlıkla yatırım yapmaları. Bu durum kısa vadede güçlü getiriler yaratıyor ama fon içindeki çeşitlendirme mantığını zorluyor.
Yılbaşından itibaren bakıldığında serbest fonlarda para piyasası/kısa vadeli ve döviz bazında düşük riskli fonlar dışında öne çıkan fonlar Ziraat Portföy (ZJI-ZJB-ZVO), Tera Portföy TLY, İstanbul Portföy IIE, Piramit Portföy PBN oldu. Bu fonların ortak özelliği sınırlı sayıda (bazen tek) hisse senedi ile güçlü getiri yaratmak olarak karşımıza çıkıyor. Fon getiri yarattıkça yatırımcı girişi artıyor, para girişi yeni hisse alımı yaratıyor ve getiriyi artırıyor. Ancak aynı strateji ve içerik, piyasa tersine döndüğünde düşüşleri de hızlandırabilir.
Yoğunlaşma riski ve likidite sorunu
Özellikle daha az işlem hacmine sahip hisselere yatırım yapan fonlar için satış dönemleri likidite sıkıntısı yaratabilir. Bu yalnızca fon yatırımcısını değil, piyasa dengelerini de zorlayabilir. Dahası, hızlı yükselen fonlarda yaşanacak sert geri dönüşler, yatırımcı güvenini zedeleyerek piyasadan uzaklaşma eğilimini artırabilir. Fonlar son dönemde yatırımcıların TL varlıklarda pozisyonlanması açısından önemli bir rol oynadı ve oynamaya devam ediyor. Bu noktada yatırımcıların bilgilendirilmesi ve aldığı risklerin anlatılması önemli.
Yatırımcının sorması gereken soru
Yatırımcılara da önemli bir rol düşüyor. Yatırımcı tarafında doğru soru “Son ay en çok kim kazandırdı?” değil; “Bu strateji hangi koşullarda, ne kadar risk alarak kazandırdı? Olası kayıp durumunda nerede durur?” olmalı.
Risk almak elbette mümkün ve bazen gereklidir. Ancak riskin tanımını, boyutunu ve sürdürülebilirliğini bilmeden yatırım yapmak, hele ki serbest fon gibi esnek ama volatil yapılarda, ciddi sonuçlar doğurabilir.
Son söz olarak çağrımı yineleyim. Serbest fonlara yatırım yapan yatırımcı kitlesini mevcut nitelikli yatırımcı tanımı karşılamıyor. Özellikle risk derecesi yüksek olan serbest fonlar için nitelikli yatırımcı tanımının tekrar gözden geçirilmesi ve artırılmasında fayda görüyorum.