ÜMİT IŞIK - TİCARET BAKANLIĞI TİCARET BAŞMÜFETTİŞİ
Bilindiği üzere 09.09.2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 10380 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile basit usulde vergiye tabi bazı meslek gruplarının gerçek usulde vergiye tabi olması kararlaştırılmıştır. Bu Karar’da daha öncekilerden farklı olarak şehir içi yolcu taşımacılığı yapan ve esnaf ve sanatkârlar odasına kayıtlı olan taksici, dolmuşçu gibi esnaflar da kapsama alınmıştır. Konuya ilişkin değerlendirme yapmadan önce bazı kavram ve açıklamaların yapılası uygun görülmüştür.
1- Esnaf ve sanatkârın tanımı
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde, esnaf ve sanatkâr;
- İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun,
- Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup;
- Ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran
- Kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan,
- Asit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar
- Vergiden muaf bulunan,
meslek ve sanat sahibi kimseler şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımdan hareketle, bir kişinin esnaf sayılabilmesi için öncelikle Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 30.01.2019 tarihli ve 3 sayılı Kararı’nda belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olması gerekmektedir. Anılan kararda 11 sektör tanımı içinde 184 meslek tanımı yapılmıştır. Dolayısıyla ilke olarak bu meslekler içinde yer alanlar esnaf ve sanatkâr sayılmaktadır. Ancak bu yeterli olmayıp kişinin esnaf ve sanatkar sayılabilmesi için aynı zamanda;
- Kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olmalı,
- Basit usulde vergilendirilmeli ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olmalı,
- Veya vergiden muaf bulunmalıdır.
5362 sayılı Kanun, esnaf ve sanatkar sayılabilmek için basit usulde vergiye tabi olmayı öngörmüş ve işletme hesabına göre (ikinci sınıf tüccar) defter tutulsa da gerçek usulde vergiye tabi olanları esnaf ve sanatkar saymamıştır.
2- İşletme hesabına göre defter tutma
5362 sayılı Kanun esnaf sayılma şartları arasında işletme hesabına göre defter tutmayı da saymıştır. Diğer bir ifadeyle Kanun, Vergi Usul Kanunu’na (VUK) göre ikinci sınıf tüccar olanları da esnaf ve sanatkâr saymıştır.
Bilindiği üzere VUK’un 176’ncı maddesinde, tüccarlar, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrılmakta ve I’inci sınıf tüccarlar, bilanço esasına göre, II’nci sınıf tüccarların işletme hesabı esasına göre defter tutacakları belirtilmiştir.
VUK’un 177’nci maddesinde ise Birinci Sınıf Tüccarların kimler olduğunun ölçütlerine yer verilmiştir. Buna göre, 2025 yılı için, aşağıda yazılı tüccarlar, I’inci sınıfa dahildirler:
- Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 2.000.000 TL’yi veya satışlarının tutarı 2.800.000 TL’yi aşanlar;
- Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 990.000 TL’yi aşanlar;
- 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 2.000.000 TL’yi aşanlar;
- Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);
- Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzelkişiler (Bunlardan işlerinin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkân veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığı’nca müsaade edilir.);
- İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler.
VUK’un 178’inci maddesinde ise;
-177’nci maddede yazılı olanların dışında kalanlar, yani 177’nci maddede yer alan limitlerin altında kalanlar,
- Kurumlar vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığı’nca müsaade edilenler,
ikinci sınıf tüccar olarak kabul edilmiştir.
Öte yandan Esnaf ve sanatkar ile tacir ve sanayici arasındaki ayrım, mülga T.Ticaret Kanunu’nun 1463’üncü maddesi gereği çıkarılan 18.06.2007 tarih, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulunun “Esnaf ve Sanatkar İle Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Kararı”nda ortaya konulmuştur.
Söz konusu kararda aynen;
“5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63’üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12’nci ve 17’nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a) Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahilolup;
- Ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve
- Kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan,
- Basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların, esnaf ve sanatkar sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,
Ancak, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) bünyesindeki odalara kaydedilmeleri, kararlaştırılmıştır.” denilmiştir.
Bu halde 2025 yılına göre;
1-Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 1.000.000 TL’yi veya satışlarının tutarı 1.400.000 TL’yi aşmayanlar,
2-Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 990.000 TL’yi aşmayanlar;
3-1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katının yarısı ile yıllık satış tutarının toplamı 1.000.000 TL’yi aşmayanlar
esnaf ve sanatkar sayılmaktadır.
Burada 5362 sayılı Kanun ve Esnaf ve Sanatkâr İle Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Karar’da yer verilen kıstaslara göre, VUK 177’nci maddede yer alan limitleri aşmayanlar ikinci sınıf tüccar sayılmış ancak bu limitlerin yarısını aşmayanlar ise esnaf ve sanatkâr sayılmıştır. VUK 177’nci maddesinde sayılan limitlerin yarısı ile tamamı arasında kalanlar bu limitlerin 6 katını aşmadığı sürece de esnaf ve sanatkâr sayılmaktadır ve bunlar işletme hesabına göre defter tutanlardır.
3- Basit Usulde vergiye tabi olmak
Gelir Vergisi Kanunu’na göre ticaret ve sanat erbabı, kazancın tespit usulü bakımından ikiye ayrılmaktadır.
- Basit usulde ticari kazanç elde edenler
- Gerçek usulde (bilanço ve işletme hesabı esası) ticari kazanç elde edenler
Gelir Vergisi Kanunu’nun 47’nci ve 48’inci maddelerinde yer alan genel ve özel şartları topluca taşıyanların ticari kazançları basit usulde tespit olunmaktadır.
Genel şartlar
- Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak (işinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz. Ölüm halinde, iş sahibinin dul eşi veya küçük çocukları namına işe devam olunduğu takdirde, bunların bilfiil işin başında bulunup bulunmamalarına bakılmaz.),
- İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamının;
- Büyükşehir belediye sınırları içinde 2025 takvim yılı için 79.000 TL’yi aşmaması,
- Diğer yerlerde 2025 takvim yılı için 48.000 TL’yi aşmaması,
gerekmektedir.
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde gelir vergisine tabi olmamak.
Bu kapsamda; 2024 takvim yılı için belirtilen genel şartlardan herhangi birini sağlamayan kazançları basit usulde tespit edilen mükellefler, 01.01.2025 tarihinden itibaren gerçek usule tabi olacaktır.
Özel şartlar
- Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların;
- Yıllık alımları tutarının 2025 takvim yılı için 990.000 TL’yi aşmaması veya
- Yıllık satışları tutarının 2025 takvim yılı için 1.580.000 TL’yi aşmaması.
- (1) numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayrisafi iş hâsılatının, 2025 takvim yılı için 480.000 TL’yi aşmaması,
- (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde, yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının, 2025 takvim yılı için 990.000 TL’yi aşmaması,
gerekmektedir.
Esasen bu rakamların VUK 177’nci maddesinde yer alan ikinci sınıf tüccar sayılma limitleriyle paralel olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu hadleri aşmayanlar esasında ikinci sınıf tüccar ve bu limitlerin yarısını geçmeyenlerin de esnaf ve sanatkâr olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle esnaf ve sanatkâr sayılanların neredeyse tamamının basit usule tabi olduğu söylenebilecektir. Ancak genel şartlar arasında sayılan özellikle kira bedellerinin günümüz koşullarında 79.000 TL’yi aşacağı gerçeği karşısında bu koşulun sağlayamayanların basit usule de tabi olması mümkün olmayacaktır.
4) Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflere sağlanan avantaj ve kolaylıklar
İlgili kanunlarda, kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflere, gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden farklı olarak bir takım kolaylıklar sağlanmıştır. Bunlar aşağıda gibi sıralanabilecektir.
- Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin ticari kazançları gelir vergisinden istisnadır.
- Basit usulde kazanç istisnasından yararlanacak olan mükellefler, istisna kapsamındaki bu kazançlar için yıllık beyanname vermeyecek ve diğer gelirleri (gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı vb.) dolayısıyla beyanname vermeleri halinde de bu kazançlarını beyannameye dâhil etmeyeceklerdir.
-Basit usule tabi mükelleflerin 01.01.2021 tarihinden itibaren Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre tespit edilen ticari kazançları gelir vergisinden istisna edildiğinden ve bu kazançlar için yıllık beyanname verilmeyeceğinden, bu kapsamda bulunan mükelleflerin ticari kazançları üzerinden vergi tarhiyatı yapılması söz konusu değildir. Dolayısıyla, ticari kazançları vergi tarhına esas olmayan basit usule tabi mükelleflerin vergi levhası alma zorunlulukları bulunmamaktadır.
- Kazançları basit usulde tespit edilen mükellefler tarafından defter tutulmaz. Alınan ve verilen belgelerin kayıtları “aracılık ve sorumluluk sözleşmesi” düzenlenen meslek odası veya meslek mensupları aracılığıyla Defter-Beyan Sistemi üzerinden tutulur.
- Basit usule tabi mükelleflerce vergi tevkifatı yapılmaz ve muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmez (Ancak 5510 sayılı Kanun’a göre sigortalı çalışanları bildirmekle yükümlü olanlar, muhtasar ve prim hizmet beyannamesi vermek zorundadırlar.).
- Geçici vergi beyannamesi verilmez.
- Kazançları basit usulde tespit edilen mükelleflerin teslim ve hizmetleri KDV’den istisna edilmiş olup, bu mükellefler tarafından KDV Beyannamesi verilmeyecektir.
5) Basit usulden yararlanamayacak olanlar
5-1) Gelir Vergisi Kanunu’nun 51’inci maddesine göre basit usulden faydalanamayacak olanlar
193 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde basit usulden faydalanamayacak olanlar bentler halinde sayılmıştır. Bu maddede sayılan mükelleflerin kazançları, şartları taşısalar dahi hiçbir şekilde basit usulde tespit edilmez. Basit usulden yararlanamayacak mükellefler 193 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde aşağıdaki şekilde sayılmıştır:
- a) Kollektif şirket ortakları ile komandit şirketlerin komandite ortakları.
- b) İkrazat işleriyle uğraşanlar.
- c) Sarraflar ile kıymetli maden ve mücevherat alım satımı ile uğraşanlar.
ç) Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlara karşı inşaat ve onarma işini taahhüt edenler ile bu mükelleflere karşı derece derece taahhütte bulunanlar.
- d) Sigorta prodüktörleri.
- e) Her türlü ilan ve reklam işleriyle uğraşanlar veya bu işlere tavassut edenler.
- f) Gayrimenkul ve gemi alım satımı ile uğraşanlar.
- g) Tavassut işi yapanlar (dayıbaşılar hariç).
ğ) Maden işletmeleri, taş ve kireç ocakları, kum ve çakıl istihsal yerleri, tuğla ve kiremit harmanları işletenler.
- h) Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri (yapısı itibarıyla sürücüsünden başka on dört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç).
ı) Cumhurbaşkanı’nca kararlaştırılan iş grupları, sektörler, il ve ilçeler, büyükşehir belediyeleri dâhil olmak üzere il ve ilçelerin belediye sınırları (mücavir alanlar dâhil), belediyelerin nüfusları, yöreler itibarıyla veya sabit bir işyerinde faaliyette bulunulup bulunulmadığına göre gerçek usulde vergilendirilmesi gerekli görülenler.(GVK 51/1-12)
5-2) 193 sayılı Kanun’un 51’inci maddesinde yer alan yetki uyarınca gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınan mükellefler.
Hazine ve Maliye Bakanlığ’ının (Gelir İdaresi Başkanlığı) 26.05.2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 320 sayılı Gelir Vergisi Tebliği’ne göre, Gelir Vergisi Kanunun 51/1-12 maddesinin verdiği yetkiye istinaden, (02.07.2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 45 inci maddesiyle, bu bentte yer alan “Maliye Bakanlığı’nca teklif edilen ve Bakanlar Kurulu’nca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.) yayımlanan 25.10.1982 tarihli ve 8/5521 sayılı, 31.01.1992 tarihli ve 92/2683 sayılı ve 12.01.1995 tarihli ve 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararları ile aşağıda gösterilen bazı mükellefler gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
a) 8/5521 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca ülke genelinde uygulanmak üzere, zirai mahsul satın alarak bu mahsulleri kısmen veya tamamen tüketici dışında kalanlara satan ticaret erbabı gerçek usulde vergilendirilmektedir.
b) 92/2683 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca ülke genelinde uygulanmak üzere, her türlü televizyon, video, radyo, teyp, müzik seti, disk-çalar, kamera, bilgisayar, soğutucu, çamaşır ve bulaşık makinesi, elektrikli süpürge, elektronik müzik aletleri, elektrikli dikiş makinesi ile elektrikle çalışan benzeri eşyaların alım, satım ve üretimi ile uğraşan mükellefler gerçek usulde vergilendirilmektedir.
c) 95/6430 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile;
1) Erzurum, Diyarbakır ve Sakarya illeri,
2) 10.07.2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerlerden, yeni bağlanan mahallelerle birlikte 2000 yılı genel nüfus sayımındaki nüfusu 30.000’den az olan yerleri,
3) 12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında büyükşehir belediyesi kurulan ve büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan yerleri,
hariç; mücavir alan sınırları dahil olmak üzere büyükşehir belediye sınırları içinde,
- Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
- Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar,
- İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,
- Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,
- Lokanta ve benzeri hizmet işletmelerini işletenler,
- Eğlence ve istirahat yerlerini işletenler,
gerçek usulde vergilendirilmektedir.
5-3) 09.09.2025 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 10380 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınan mükellefler
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 51/1-12 maddesinin verdiği yetkiye istinaden ticari kazancı basit usulde tespit edilen mükellefler hakkındaki 09.09.2025 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan 10380 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 01.01.2026 tarihi itibariyle bazı mükellefler gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
Bu karar ile Büyükşehir belediyesi olan illerde, bir önceki takvim yılının son günü itibarıyla Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanmış son verilere göre nüfusu 30.000’i geçmeyen ilçeler hariç olmak üzere, aşağıda belirtilen faaliyetlerde bulunan mükelleflerin gerçek usulde vergilendirileceği belirtilmiştir. Bu faaliyetler;
a) Her türlü emtia imalatı ile uğraşanlar,
b) Her türlü emtia alım-satımı ile uğraşanlar (Mühhasıran bir işyeri açmaksızın gezici olarak veya pazar takibi suretiyle perakende emtia alım-satımı ile uğraşanlar hariç),
c) İnşaat ile ilgili her türlü işlerle uğraşanlar,
ç) Motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar,
d) Lokanta ve benzeri hizmet işletmeleri işletenler,
e) Eğlence ve istirahat yerleri işletenler,
f) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetiyle bulunanlar şeklinde belirlenmiştir. Anılan Karar sonrası daha önce bazı büyükşehir belediyeleriyle sınırlı olan düzenleme bütün büyükşehirleri kapsama almış ve daha önce belirlenenler dışında ek olarak şehir içinde yolcu taşımacılığı yapan taksicilik, dolmuşçuluk gibi faaliyetleri yapanlar da gerçek usulde vergilendirme kapsamına alınmıştır.
6- Düzenlemeye İlişkin Değerlendirme
Yapılan düzenlemeyle ilgili olarak;
- Kararın 01.01.2026 tarihinde uygulanmaya başlanmasının erken olduğu,
- Kapsama alınanların gerçek usule geçtiklerinde basit usulde vergilemenin avantaj ve kolaylıklarından yararlanmasının ortadan kalkacağı, düzenli defter tutma ve beyanname verme zorunluluğu doğacağı, KDV, geçici vergi, stopaj gibi kalemlerle vergi yükleri katlanacağı,
- Gerçek usule geçişin aynı zamanda e-fatura, e-defter gibi dijital uygulamaları da zorunlu hale getirdiği, ancak esnafın büyük kısmının henüz bu altyapıya erişemediği,
- Özellikle yaşı ilerlemiş veya dijital okuryazarlığı olmayan esnaf açısından bu sürecin büyük bir uyum sorunu yaratacağı,
- Teknolojik dönüşüme ayak uyduramayanların faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kalabileceği,
- Esnafın faaliyetlerini sürdürememesinin hem istihdamı olumsuz etkileyeceği hem de kayıt dışılığı artıracağı,
yönünde eleştiriler öne sürülmekte olup bu hususların dikkate alınmasında fayda bulunmaktadır.