Fed’in beklendiği gibi sınırlı ve önleyici nitelikteki faiz indirimi, ekonomiyi yavaşlamadan desteklemeyi amaçlarken, piyasalar kararın etkilerini tartışıyor; Dolar Euro karşısında değer kaybederken, S&P 6800’e yükseliyor ve belirsizlikler altında altın da cazibesini koruyor.
FOMC toplantısından bir faiz indirimi gelmiş olsa bile aslında hem ayıları hem de boğaları tatmin etmeyen ve zannedildiği kadar da önem taşımayan bir toplantı olarak kayıtlara geçti. Zayıflayan iş gücü piyasası nedeni ile bir faiz indirimi kaçınılmazdı ve tamamen fiyatlanmıştı. Ki göçmen akışının durması ile beraber önümüzdeki aylarda da zayıf iş gücü verileri görmeye devam edeceğiz. Ancak eğer Başkan Powell’ın ifade ettiği gibi aylık 50 bin civarında bir istihdam artışı işsizlik oranını sabit tutmaya yetecekse Fed’in veriye olan hassasiyeti de görece azalacak demektir. Şu anda haftalık işsizlik başvuruları işten çıkartmaların çok yoğun olmadığına işaret ediyor. Devam eden başvurular ise COVID sonrası dönemin en yüksek seviyesinde. Dolayısı ile şirketler çalışan çıkartmıyor ancak iş gücünü büyütmüyor da. Ancak Fed’in genelde olduğu gibi kendisini bir indirim serisine bağlamadığını da görüyoruz. Bu da beklenen bir gelişme zira enflasyon konusunda rahatsızlık hissettiklerini hem ekonomik hem de faiz seviyelerine yönelik tahminlerine yansıtmışlar. Yönetim kurulunun yeni üyesi ve Trump’ın beyin takımında önemli bir rolü olan S. Miran 50 baz indirim gerektiğini beyan ederek karara şerh koymuş. Bugün için etkisiz bir şerh olsa da Mayıs 2026, yani Powell’ın dönem sonu ile beraber Fed’de Trumpist üyelerin artışının ne anlama gelebileceğine işaret etmesi bakımından önemli bir gösterge. Bu değişim nedeni ile dün Fed’in paylaştığı ve faizlerin izleyeceği potansiyel patikayı gösteren tabloyu da diğer analistlere oranla çok daha az ciddiye alıyorum. Fed faiz indirimi bu hali ile önleyici bir indirim. Yani Fed ekonomi fazla yavaşlamadan para politikasını gevşetiyor ancak gevşek para politikasına geçmiyor. Nitekim dün faiz beklentilerine baktığımızda 2026 ve ötesinde 3.25% seviyesine oturduğunu görüyoruz. Bu Fed açısından enflasyon yaratmayan ve ekonomik büyümeyi de engellemeyen bir seviye. Piyasanın ön gördüğü denge seviyesi ise 2.75% civarında. Bugün Fed kararları hala ekonomi üzerinden tartışılıyor ve Trump da sık sık Fed’in bağımsızlığını yıpratmakla suçlanıyor. Kısmen haklı bir eleştiri olabilir ancak global konjonktüre baktığımızda merkez bankası kararlarının artık sadece ekonomik kararlar olmadığını görüyoruz. Nasıl ki Çin hükümet ve devletin tüm unsurları ile beraber kollektif bir ekonomi ve global siyaset izliyor ABD de bu mücadelede tüm aktörlerin aynı hedefe kitlenmesini sağlamak zorunda. Trump hükümeti özelinde veya ABD genelinde eğer Çin’den bir ayrışma yaşanacaksa Fed önceliklerini buna göre ayarlamalı. Önümüzdeki yıllarda bugün aklımıza zor yatsa da hükümet hedeflerine paralel hareket eden bir Fed kaçınılmaz olacaktır. Kamunun Intel’den hisse alması, Nvidia’ya hangi ülkelere hangi ürünü satabileceğini dikte etmesi, Boeing’i bir savunma şirketi olarak tarif etmesi gibi pek çok örnek de alışa geldiğimiz ABD tarzı serbest piyasanın sonuna geldiğimizi düşündürüyor. Bu tip gelişmeler hemen fiyatlanmayacaktır. S&P 6800’e doğru yükselişini sürdürürken dolar euro karşısında değer kaybederek 1.21 seviyesine doğru gerileyebilir. Ve elbette bu kadar çok soru işaretinin olduğu bir dünyada altın da cazibesini bir süre daha koruyacaktır.