İç tasarruf yetersizliği, düşük teknoloji ihracatı, kayıt dışılık ve enerji bağımlılığı gibi yapısal sorunlar Türkiye’yi orta gelir tuzağına mahkûm ediyor. Çözüm ise doğru önceliklendirilmiş yapısal reformlardan geçiyor.
Faize, dövize, para politikasına fazlasıyla odaklandık; asıl meseleyi yine arka plana attık. Türkiye ekonomisinin yıllardır çözüm bekleyen yapısal sorunları var.
- İç tasarruflarımızın yetersizliği büyümeyi sınırlandırıyor.
- Katma değer zincirinde yerimiz aşağıda. İhracatımızın teknoloji içeriği ve kilo değeri düşük...
- Mesleki eğitim hem yetersiz ve hem kalitesiz.
- Sermaye piyasaları sığ, finansmana erişim zor.
- Kayıt dışılık yüksek.
- Altyapı yetersiz. Karayolları gelişti ama demiryolları geride kaldı.
- Enerjide dışa bağımlılık devam ediyor.
- İşgücü piyasası yeterince esnek değil.
- Kadınları işgücüne katılımı düşük…
- Dolaysız vergilerin toplamda payı düşük, dolaylı vergilere yükleniliyor.
- Çalışanların önemli bir bölümü kayıt dışı. Kayıt içinde olanların da kayda değer bir kısmı asgari ücretli gösteriliyor.
- Devletin sağladığı sübvansiyonlar çoğunlukla zaten durumu iyi olanlara yansıyor; iyi olmayanlara yeterince yansımıyor.
Bu yapısal sorunlar ekonomiyi kırılgan hale getiriyor; Türkiye’yi orta gelir tuzağına mahkûm ediyor. Verimliliği düşürüyor, büyümeyi kırılgan hale getiriyor. Yüksek işsizliğe ve gelir adaletsizliğine yol açıyor.
Yapısal sorunlara yapısal çözümler
Yapısal sorunlar yapısal çözüm isterler. Yapısal reformlar aynı zamanda ekonominin arz kapasitesini artırarak uzun vadeli istikrar sağlayacak önlemlerdir.
Başarılı örnekler gösteriyor ki;
- Yapısal reformun ilk adımı, reformu yapacak olanların reformun gerekliliği konusunda ikna olmasıdır. Türkiye'nin en çok zorlandığı nokta da budur. Hükümetler reformun gerekliliği konusunda bir türlü ikna olmadılar.
- İkinci adım, reformların sosyal ve ekonomik maliyetinin belirlenerek toplumda adil şekilde paylaşılmasıdır. Aksi halde reforma destek gelmez.
- Üçüncü nokta ise yapısal reformların niteliği kadar sıralamasıdır. Doğru bir önceliklendirme ve sıralama ile yapılmalıdır. Yapılmazsa en iyi niyetli reformlar bile sonuçsuz kalabilir.
- Ve bu reformların kalıcılı olabilmesi için kurumsal güven olmazsa olmazdır.
Türkiye’nin tarihinde başarılı reform örnekleri vardır. Tanzimat’tan itibaren pek çok deneme yapıldı; bazıları sonuç verdi. Özellikle 1920–1938 dönemi, yapısal reformların en parlak sayfasıdır. 19 Mayıs 1919’la başlayan süreçte çağdaş Türkiye Cumhuriyeti kuruldu; modern Türkiye’nin temellerini oluşturan kurumlar, kanunlar ve değerler inşa edildi; ekonomiyi sırtlayan işletmeler ve tesisler hayata geçirildi. İşte bugün hala dayandığımız güçlü miras o dönemde şekillendi.