Yılın geri kalan aylarında enflasyon, son 20 yılın ortalama aylık artışlarıyla uyumlu gerçekleşirse, Aralık 2025 itibarıyla 26,40’a gerileyebilir.
Yılın ilk yarısı geride kalırken, yıl sonuna dair enflasyon tahminleri yeniden gözden geçirilmeye, revizyonlar yapılmaya başlandı. Haziran ayı enflasyonu, beklentilerin altında geldi. Kimi bu durumu TÜİK’in ölçüm yöntemine, kimileri ise parasal sıkılaşmanın belirginleşen etkisine bağladı. Rakamların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı tartışmaları sürse de, biz analizimizi mevcut resmi veriler üzerinden yapalım.
Temmuz-aralık ayları için 2005-2024 dönemindeki aylık enflasyon ortalamaları aşağıda görülüyor.
Temmuz: 0,81
Ağustos: 0,88
Eylül: 1,33
Ekim: 2,12
Kasım: 1,47
Aralık: 1,46
Eğer yılın geri kalan aylarında enflasyon, son 20 yılın ortalama aylık artışlarıyla uyumlu gerçekleşirse, haziran sonunda yüzde 35,38 olan yıllık enflasyon, Aralık 2025 itibarıyla 26,40’a gerileyebilir. Bu durumda yıllık enflasyon her ne kadar yüzde 24'lük resmi tahminin üzerinde kalsa da Merkez Bankası’nın belirlediği yüzde 19-29 tahmin aralığı içinde kalınmış olur. Bu da, dezenflasyon programının neredeyse tüm yükünü sırtlayan Merkez Bankası açısından "kötü bir gerçekleşme" olmaz.
Bu arada aylık enflasyon haziranda yüzde 1,37 geldi ama TÜİK'in açıkladığı mevsim etkilerinden arındırılmış özel kapsamlı TÜFE yüzde 2,04 arttı. Ana eğilimi daha fazla yansıtan bu oranın yıllıklandırılmış karşılığı ise yüzde 26,82 ile tahmine yakın ve tahmin aralığının içinde bir ana eğilim söz konusu.
Ancak yukarı yönlü riskleri göz ardı etmemek gerekir. Enflasyondaki olumlu senaryo, bazı kritik risklerin gerçekleşmemesine bağlı.
- Dünyanın neresinde olursa olsun iç politikadaki belirsizlikler ve popülist adımlar her zaman enflasyonist etki yaratmıştır. Türkiye'de yaşanan son gelişmeler iç politikadaki gerginliğin önümüzdeki aylarda da artarak devam edeceğini gösteriyor.
- TL’nin reel değer kazanması süreci durdu. TL sepet bazında bir miktar reel değer kaybetti. Dış ve iç politikaya dair risklerin kurda yukarı yönlü baskı yaratma riski devam ediyor. Dolayısıyla kur geçişkenliği riskinin göz ardı etmemek gerekir. Kur şokları ve ulusal paralardaki hızlı değer kayıpları enflasyona çok kısa sürede geçiş yapabilmektedir. Kurun iç politik ya da jeopolitik nedenlerle yılın ikinci yarısında artması dezenflasyon sürecinin önünde risktir.
- Merkez Bankası'nın 19 Mart şoku sonrası ara verdiği faiz indirimine bu ay tekrar başlaması bekleniyor. Ancak parasal gevşemenin "olması gerekenden" daha hızlı gerçekleştirilmesi dezenflasyon sürecini yersine çevirebilir. Şu anki TCMB yönetiminin temkinli tutumu bu riski azaltıyor olsa da siyasi baskılar bu dengeyi bozabilir.
- Manşet enflasyon düşüyor ama çekirdek enflasyon ve hizmet grubu fiyatları aynı hızda gevşemiyor. Özellikle hizmet fiyatlarındaki katılığın kırılması dezenflasyon sürecinin başarısı açısından şarttır. Bu alanlarda kalıcı gevşeme sağlanmadan dezenflasyon sürdürülebilir olmaz.
- Ücretler tarafında ise daha önceki gibi bir yüksek oranlı ara artış bekleyen yok. Şu ana kadar özel sektör şirketleri de ara zam konusunda daha eli sıkı davranıyor. Kamu da seçim yıllarında olduğu gibi cömert davranmıyor. Buna rağmen, yüksek enflasyonu en fazla hisseden kesim olan ücretlilerin artan taleplerinin hükümette karşılık bulması halinde yıl ortası ayarlamaları gündeme gelebilir. Bu da hem üretim maliyetlerini hem de talep yönlü baskıları artırabilir.
- Kamu harcamalarının seyrine ilişkin bir tahmin yapmak güç ama geçmiş yıllarda olduğu gibi yılın son çeyreğinde kamu harcamalarında artış olması ihtimali, enflasyon hedeflerini tehdit edebilir; dezenflasyon sürecini yavaşlatmaya devam edebilir.
Eğer bu riskler gerçekleşmezse, yıl sonunda enflasyon Merkez Bankası’nın yüzde 24'lük 2025 tahmininden çok uzaklaşamadan yüzde 19-29 olan tahmin aralığı içinde kalabilir. Dolayısıyla resmi rakamlara göre Merkez Bankası'nın şu anda yüzde 46 olan politika faizini kademeli aşağı çekecek alanı bulunuyor. Ancak bu süreçte Merkez Bankası'nın verilere dayalı bir şekilde kademeli ve ölçülü davranması fiyat istikrarının sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.