Türkiye Şubat 1990 itibariyle, neredeyse bir gecede, dünyada en serbest sermaye hesabına sahip ülkelerden birisi haline geldi.
Türkiyede, iş dünyası ve ekonomiyle ilgili habercilik konusunda tartışmasız referans noktası olan ve benim de yazılarımla, ufak da olsa, bir parçası olmaktan gurur duyduğum EKONOMİ gazetesi üçüncü yaşını kutluyor. Günümüz şartlarında, hem maddi hem de manevi anlamda gazetecilik yapmanın giderek zorlaştığı, hızla değişen okuyucu tercihlerine uyum sağlamanın varoluşsal bir önem taşıdığı bir dönemde yayın hayatına başlayan EKONOMİ gazetesi, üç yıl gibi kısa bir sürede muazzam bir başarıya imza attı. Daha nice yıllara dileklerimle, tüm EKONOMİ gazetesi ailesini yürekten kutluyorum.
Türkiye’de 24 Ocak 1980 sonrasındaki serbestleşme, dışa açılma ve küresel ekonomiyle entegrasyon sürecindeki belki de en önemli adım, TL’nin konvertibilitesini düzenleyen 32 sayılı kararnamede yapılan değişikliklerdi. Türkiye Şubat 1990 itibariyle, neredeyse bir gecede, dünyada en serbest sermaye hesabına sahip ülkelerden birisi haline geldi. Avusturya ve Finlandiya gibi bazı gelişmiş ülkeler bile uluslararası sermaye akımlarına tam serbestiyi, Türkiye’den birkaç yıl sonra kabul etti.
Mevzuattaki bu değişikliğin doğrudan etkisi, 1990 yılında sermaye hesabı dengesinde görüldü. Sermaye hesabının liberalleşmesiyle birlikte, yüksek iç faiz oranları ve değer kazanan TL, dış borçlanmada ani bir artışa neden oldu. Bankaların yurt dışından net kısa vadeli borçlanması 1990 yılında 1 milyar dolar olurken, bankalar bir önceki yıl net 24 milyon ABD doları tutarında kısa vadeli borç geri ödemesi yapmıştı. Bankalardaki döviz mevduatları ve diğer kısa vadeli yükümlülüklerle birlikte, ödemeler dengesindeki kısa vadeli sermaye hesabı 1990 yılında 3,4 milyar ABD doları net giriş kaydederken, 1989 yılında 955 milyon ABD doları net çıkış kaydetmişti.
Tablo incelendiğinde, 1990 sonrası Türkiye'ye sermaye akımlarının, hem iç hem de dış etkenler nedeniyle dalgalı seyrettiği görülüyor. 1991 Körfez Savaşı, hem kısa hem de uzun vadeli sermaye akımlarını olumsuz etkilemiş ve 1991 yılında yaklaşık 2,4 milyar dolar tutarında sermaye çıkışı yaşanmıştı. Sonraki iki yılda, Hazine'nin tahvil ihraçları yoluyla uluslararası piyasalardan borçlanması artmış ve bu durum portföy akımları altında izlenmeye başlamıştı. Sonuç olarak, 1993 yılında sermaye hesabı bakiyesi yaklaşık 9 milyar dolar fazla vermiş ve bu, hem büyüklük hem de milli gelire oran bakımından Türkiye tarihindeki en yüksek seviyeyi temsil etmişti.
1994 yılındaki ekonomik ve mali krizi, sermaye akımlarında büyük bir salınıma yol açtı; bir yıl önce yaklaşık 9 milyar dolar tutarındaki giriş, 1994'te yaklaşık 4,2 milyar dolar tutarındaki çıkışa dönüştü. Çıkışların çoğu kısa vadeli sermaye hareketleri şeklindeydi. İlginç bir şekilde, 1994'te pozitif bir portföy akımları dengesi vardı. Bu, büyük ölçüde yılbaşındaki devalüasyonun ardından, yabancıların Türk piyasalarında net menkul kıymet alımlarından kaynaklandı. Sonraki yıldaki sermaye akımları incelendiğinde, 1994'te 4,2 milyar dolar tutarındaki sermaye çıkışının, 1995'te 4,6 milyar dolar tutarında bir girişe dönüştüğü görülmektedir. Bunun nedeni, yüksek iç faiz oranları ve döviz kurunun ılımlı değer kaybı ile bankaların, açık döviz pozisyonu tutma iştahının artması oldu. Bunun sonucu olarak da, özellikle kısa vadeli nitelikteki sermaye girişleri önemli ölçüde arttı.
1995 yılında 79 milyon dolar çıkış gösteren uzun vadeli sermaye hareketleri, 1996 yılında 1,6 milyar dolar girişe dönüşmüş; toplam sermaye girişleri içindeki payı da %16,7 olmuştu. Bu durum, sermaye hesabı dengesinin 1996 yılında 5,6 milyar dolar fazla vermesine yol açtı. Ancak, sermaye girişlerinin büyük kısmı 1996 yılında da kısa vadeli sermaye hareketleri şeklinde seyretti. 1997 yılı, Türkiye'nin yine önemli sermaye girişleri yaşadığı bir yıl oldu. Ancak bu kez, sermaye girişlerinin ana bileşeni uzun vadeli sermaye hareketleriydi. Özel sektör şirketleri, 1997 yılında yurt dışından brüt olarak yaklaşık 6,4 milyar dolar borçlanmayı başarmıştı. Bununla karşılaştırılabilir en yüksek rakam bir önceki yıl 3,8 milyar dolar olmuştu.
1997 Asya, 1998 Rusya krizleri, 1999 deprem felaketi ve 2001 krizi...Türkiye’nin uluslararası sermaye akımlarıyla imtihanı sonraki yıllarda daha da zorlaştı. Devam edeceğim.
Türkiye’de Sermaye Hesabı (1990-2001, Milyon dolar)
|
|
1990 |
1991 |
1992 |
1993 |
1994 |
1995 |
|
Sermaye Hesabı (Rezervler Hariç) |
4,037 |
-2,397 |
3,648 |
8,963 |
-4,194 |
4,643 |
|
Doğrudan Yabancı Yatırımlar |
700 |
783 |
779 |
622 |
559 |
772 |
|
Portföy Yatırımları |
547 |
623 |
2,411 |
3,917 |
1,158 |
237 |
|
Diğer Uzun Vadeli Sermaye |
-210 |
-783 |
-938 |
1370 |
-784 |
-79 |
|
Kısa Vadeli Sermaye |
3,000 |
-3,020 |
1,396 |
3,054 |
-5,127 |
3,713 |
|
Net Hata ve Noksan |
-468 |
948 |
-1190 |
-2222 |
1769 |
2354 |
|
Rezervlerdeki Değişim * |
-1,308 |
1,029 |
-1,484 |
-308 |
-206 |
-4,658 |
|
GSMH (Milyar USD) |
152.2 |
151.7 |
160.3 |
181.2 |
129.9 |
171.5 |
|
|
1996 |
1997 |
1998 |
1999 |
2000 |
2001 |
|
Sermaye Hesabı (Rezervler Hariç) |
5,555 |
7,053 |
-755 |
4,670 |
9,445 |
-14,043 |
|
Doğrudan Yabancı Yatırımlar |
612 |
554 |
573 |
138 |
112 |
2,769 |
|
Portföy Yatırımları |
570 |
1,634 |
-6,711 |
3,429 |
1,022 |
-4,515 |
|
Diğer Uzun Vadeli Sermaye |
1,636 |
4,788 |
3,985 |
344 |
4,276 |
-1,131 |
|
Kısa Vadeli Sermaye |
2,737 |
77 |
1,398 |
759 |
4,035 |
-11,166 |
|
Net Hata ve Noksan |
1,427 |
-1,071 |
-782 |
1,896 |
-2,623 |
-2,454 |
|
Rezervlerdeki Değişim * |
-4,545 |
-3,344 |
-447 |
-5,206 |
2,997 |
12,924 |
|
GSMH (Milyar USD) |
184.0 |
192.8 |
204.5 |
186.1 |
201.7 |
146.1 |
* (-) işaret rezerv birikimi anlamına gelir
Kaynak: TCMB