ABD stagflasyona sürüklenirse dolar daha fazla zayıflar. ABD yönetimin hırslı, ancak az bilgili yeni tepe yöneticileri, danışmanları bu durumu görmekte.
ABD doları halkımızın ağzına sakız gibi yapışan “yerli ve milli” bir para değil. (Bu arada halkın çiğnediği ve en fazla yerli marka sandığı sakız bile yabancı bir firmaya ait). ABD doları ulusal bir para; ancak yerli değil, çünkü dolar dünyanın her ülkesinde talep görmekte. Uluslararası mal, hizmet, para ve sermaye piyasalarında talep gördükçe de böyle kalmaya devam edecek gibi.
ABD’de para otoritesi olan FED’in kuruluşu çok eski değil, 1913. FED’in tedavüle sürdüğü (Federal Reserve System’e bağlı 12 federal merkez bankasının bastığı) doların aranılan para haline gelmesi 1. Dünya Savaşı sonrasına denk gelmekte. IMF’in kurulmasıyla da dolar dünya parası oldu. Dünya parası ile söylemeye çalıştığımız bir ülkenin ulusal parasının ülkeler arasında dış ticaret kullanılması, para, tahvil ve hisse senedi piyasasında kabul görmesi ve dahi merkez bankaları tarafından rezerv para olarak tutulması.
Trump, en çok yanlış yapan başkanlardan biri
ABD, başkanlık sistemi ile idare edilse de kurumlar güçlüdür. Özellikle yargı bağımsızlığı hukukun üstünlüğü üzerine titrerler. Yanlış yapan olursa her zaman olmasa da bedelini öder. Başkan Nixon yanlış yapmıştı, koltuğunu kaybetti. ABD tarihinde en çok yanlış yapan başkanlardan birisi de Trump. İlk döneminde kongre binasının basılması, kişisel hayatındaki entrikalar, cinsel fantezileri mahkeme kararları ile tescillenmesine rağmen yasal boşluklardan yararlanarak aday oldu ve seçildi.
Trump seçildiği günden bu yana uluslararası ve ulusal kurumsal yapılanmalarla çatışmaya başladı. En başta ABD’nin kurulmasına öncülük ettiği NATO’yu parçaladı, bir NATO üyesi olan Kanada’yı ve Danimarka toprağı olan Grönland adasını ilhak etmek istediğini söyledi. Filistin topraklarından Filistinlileri sürmek isterken Ukrayna’dan madenlerini ABD’ye vermesini istedi. Yetmedi AB’yi baş düşman ilan etti.
Siyasal alanda yaptıklarının altında Trump ’un adeta yeni ticari merkantilist, daha doğrusu emperyalist tavrı yatmakta. Bundan dolayı da başta Çin, AB, Meksika ve Kanada olmak üzere birçok ülkeye yeni ek gümrük vergisi getirdi. Trump bunu yaparken ithalata karşı “ithal ikameci” gibi davranırken, ihracatta tam bir liberalizm istemekte.
Trump’ın bu politikası ABD dolarına olan güveni azalttığı için dünya para piyasalarında dolarda satış pozisyonunu artırdı, ABD doları değer kaybederken krizlerde bile güvenli liman olarak görülen dolardan hızlı olmasa da kaçış eğilimini güçlendirdi. Tahvil ve hisse senedi fiyatlarında satışlar geldi, bu da doğal olarak fiyatları aşağıya çekti.
ABD, cari açığını portföy yatırımları ile finanse ediyor
ABD dünyada en fazla cari açık veren ülke. 2024 yılında 1,13 trilyon dolar cari açık verirken, cari açığın/GSYH oranı da yüzde 3,9 oldu. ABD, cari açığını çok fazla doğrudan yabancı yatırım çekmesine rağmen portföy yatırımları ile finanse etmekte. Yani bir taraftan ABD Hazinesi borçlanmakta diğer yandan da yabancılara hisse senedi satmakta. Bundan dolayı da ABD yine dünya borçlu ülkeler sıralamasında 25,8 trilyon dolar ile ilk sırada.
ABD’nin sürekli dış ticaret ve cari veren borçluluk oranı da yüksek olunca başka ülkelerle dış ticarette gümrük vergilerini artırarak dış açığını azaltması kısa erimde çok zor. Çünkü ABD’nin koyduğu vergiler karşısında diğer ülkelerde benzer bir karşı duruşa geçti. Bu durumda küresel ekonominin büyüme oranı düştüğü gibi ABD ekonomisi de durgunluğa girecek. Üstelik vergilerdeki artış nedeni ile yurtiçinde enflasyon oranı da yükselecek, bu tahminlerin gerçekleşmesi halinde ülke stagflasyona bile sürüklenebilir. Bu da ABD dolarını daha fazla zayıflatır.
ABD yönetimin hırslı, ancak az bilgili yeni tepe yöneticileri, danışmanları bu durumu görmekte. ABD dünyanın en büyük ekonomisi olmasının yanında aynı zamanda askeri harcaması 997 milyar dolar düzeyinde. Buradan yola çıkarak Trump, akıl hocalarından Stephen Miran'ın yönlendirmesi ile Mar-a-Lago anlaşmasını devreye sokmaya çalışmakta. Yani ülkelere askeri güç kullanarak tahvil, mal (doğal olarak silah ilk sırada), hizmet satmayı düşünmekte. Nitekim 15 gün önce Katar Emir’ine “sende 800 milyar dolar varmış, birazını alalım” deme kabalığını bile gösterdi.
Gelinen noktada özellikle ABD kurumları Trump’a karşı sistemi koruma gücü büyük bir testten geçecek. Uluslararası boyutta da AB, İngiltere ve Kanada’nın ABD’ye hangi yollarla ve ne kadar direnecek göreceğiz. Burada Rusya ve Çin’i ayrı tutuyorum. Çünkü her iki ülkede otoriter rejimlerce ve diktatörler tarafından idare ediliyor. Trump’ın kafası da Putin ve Xi Jinping’den çok farklı değil. 2025’te 1930’lara geri döndük. Stalin, Hitler, Mussolini mezarlarından kalkıp bu durumu görse, böyle halklara az bile yapmışız derler.
Doları bundan sonra tutanların arasına silah zoru ile tutanlar da girecek, üstelik alternatifi de yok. Ne altın ne Euro ne de kara paracıların coin’leri sistemi sürükleyemez. Zaten dünya GSYH’sının nerede ise yarısı coin’de.
Okuma önerisi: Kapitalizmin Sonuna Dair Kehanetler Karl Marx’tan Günümüze Talihsiz Entelektüel Maceralar, Francesco Boldizzoni.