Bodrum’un yelkenli hafızası “Nesillerce” buluştu
Ege’nin tuzlu rüzgârı, güneşin parıltısı ve Bodrum’un kadim deniz kültürü bir kez daha aynı ufukta bir araya geldi. Maximiles Black The Bodrum Cup, bu yıl 37. kez kampana sesiyle start aldı. Yalıkavak Marina’da ilk kez kurulan beyaz yelkenlilerin doldurduğu Yarış Merkezi’nde deniz, “Nesillerce” temasıyla bir mirasın sürekliliğini fısıldıyordu.
Yarışlar öncesi akşam gerçekleştirilen kampana töreninde denizcilik kültürüne gönül veren yüzlerce denizci, sanatçı, kurum temsilcisi ve misafir bir araya geldi. The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal’ın sözleri törendeki heyecanın özeti gibiydi:
“37 yıldır The Bodrum Cup yalnızca bir yarış değil; Bodrum’un kültürünü ve denizcilik mirasını geleceğe taşıyan bir değer haline geldi. ‘Nesillerce’ diyerek deniz sevgisinin, dostluğun ve paylaşımın süreceğini görüyoruz.”
Onursal Başkan Erman Aras ise 1988’den bugüne yelkenleri Bodrum’un dünyaya açılan bir sesi olarak tanımladı:
“The Bodrum Cup, Bodrum’un deniz kültürünü dünyaya anlatan bir yolculuktur. Yelkenlerimiz dostluk, barış ve sevgi için Bodrum’un rüzgârında bir kez daha buluşuyor.”
Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, törende denizin ruhuna dair yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Her kentin bir sesi vardır. Bodrum’un sesi denizdir. O ses, yelkenin gerginliğinde, ustanın tokmağında, süngercinin nefesinde duyulur. The Bodrum Cup, o sesi duyanların buluşmasıdır.”
Gerçekten de yıllardır kesintisiz takip ettiğim bu yarış sadece teknelerin değil, bir kültürün, bir emeğin ve bir dayanışma ruhunun yolculuğu. “Nesillerce” teması bu yıl, ustalığın ve sevdanın genç kuşaklara aktarılmasının sembolü oldu.
Bu haberin devamı ve köşemizdeki diğerler yazıların ayrıntıları için lütfen https://www.ekonomim.com/yasam-keyfi adresine geçiniz...
Gastromasa 2025: 10 yılın hikâyeleri İstanbul’da yazılıyor
Gastronomi dünyasının kalbi bir kez daha İstanbul’da atacak. Sözen Group tarafından 2015’te hayata geçirilen ve bugün dünyanın en büyük ikinci gastronomi konferansı olarak kabul edilen Gastromasa İstanbul Uluslararası Gastronomi Konferansı & Fuarı, bu yıl 10. yaşını kutluyor. 6–7 Kasım tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek etkinlik, “10 Yılın Hikâyeleri – Stories of 10 Years” temasıyla gastronomi dünyasının efsanelerini, yatırımcılarını ve vizyoner markalarını aynı çatı altında buluşturacak.
Sözen Group CEO’su ve Gastromasa’nın kurucusu Gökmen Sözen, yaptığı açıklamada “Gastromasa’nın 10. yılının yalnızca bir etkinliğin değil, bir vizyonun başarı hikâyesi olduğunu” vurguladı. 2015’te Türkiye’nin gastronomi potansiyelini dünyaya anlatmak amacıyla yola çıktıklarını belirten Sözen, bugün gelinen noktada Gastromasa’nın, “şeflerin, STK’ların, üreticilerin, sponsorların ve medyanın ortak emeğiyle” büyüyen bir kültür hareketine dönüştüğünü söyledi.
İki gün sürecek etkinlikte ilham veren konuşmalar, tematik paneller, workshoplar ve yüzlerce markayı bir araya getiren geniş bir fuar alanı, gastronomi profesyonellerine bir paylaşım zemini sunacak.
Boğaziçi Film Festivali, dünya sinemasının nabzını tutacak
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle bu yıl 7–14 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 13. Boğaziçi Film Festivali, sinemaseverleri buluşturacak. İstanbul’un büyülü mekânlarında gerçekleşecek gösterimler hem dünya sinemasının yeni seslerini hem de ustaların iz bırakan filmlerini bir araya getirecek.
Sinemanın farklı coğrafyalardan gelen anlatılar bu yıl “birlikte bakmak, birlikte hissetmek” duygusuyla perdede buluşacak. Açılış filmi olarak seçilen “Palestine 36”, yönetmen Annemarie Jacir’in imzasını taşıyor. Dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yapan, Filistin’in 98. Akademi Ödülleri adayı olan yapım, 1936’da İngiliz manda yönetimi altındaki Filistin’de başlayan halk ayaklanmalarının ortasında, Yusuf’un Kudüs’e uzanan yolculuğunu anlatıyor. Jacir’in şiirsel dili, bireysel hikâyelerle toplumsal belleği buluşturuyor.
Geçmişin Işığında: Rezan Has Müzesi’nden tarihi aydınlatan sergi
Tarihin tozlu sayfalarına ışık tutan Rezan Has Müzesi, insanlığın binlerce yıllık “ışık serüveni”ni gözler önüne seriyor. Kadir Has Üniversitesi bünyesinde yer alan müze, “Geçmişin Işığında: Aydınlatmanın Kronolojisi” başlıklı sergiyle Paleolitik dönemden Bizans ve İslam uygarlıklarına uzanan zengin bir zaman çizelgesini ziyaretçilerine sunuyor.
Yaklaşık 200 eserden oluşan seçki, Tunç Çağı’nın açık kandillerinden Antik Yunan ve Roma’nın bezemeli örneklerine, Bizans kiliselerini aydınlatan bronz polikandilion’lardan İslam döneminin sırlı kandillerine kadar geniş bir yelpazede uzanıyor. Rezan Has Müzesi koleksiyonunun yanı sıra, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden ödünç alınan 64 eser de sergide yer alıyor. Bazı parçalar ilk kez gün yüzüne çıkıyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “102. Yılda 102 Sergi: Cumhuriyet’in Işığında Anadolu’nun Kültürel Mirasına Yolculuk” projesi kapsamında gerçekleştirilen sergi, yalnızca bir arkeolojik kronoloji değil, aynı zamanda bir kültürel anlam haritası sunuyor.