Uluslararası ticaret piyasası, benzeri görülmemiş çalkantılar yaşıyor ve bunun nedeni de küresel ticaretin en büyük aktörleri iki ülke ABD ve Çin.
Ne yapıyorlar diye soracak olursanız cevap çok kısa ve yalın…
“Ticareti siyasi amaçları için bir silah gibi kullanıyorlar.”
ABD bunu zaten uzun yıllardır “Aba altından sopa” gibi kullanıyordu amma son yıllarda sopanın aba altına gizlenmesine de hiç gerek duyulmuyordu hatta sopa başkanın elinde bile sergilenebiliyordu.
Trump politikası olarak bilinen “Amerika’yı yeniden büyük yapalım” deyişi ne kadar çalışıyor sorgulamak gerekir.
Çünkü, Trump tarafından yapılan en büyük saldırıyı, ithalat vergileri üzerinden Çin göğüslemek zorunda kaldı. Hiç de geri adım atmadan mütekabiliyet esasını gözeterek karşılık verdi.
Bununla da bırakmadı ve savaş uçaklarında, arabalarda, insansız hava araçlarında. füzelerde, nükleer denizaltılarda, telefonlarda ve neredeyse her türlü elektronik ekipmanda kullanılan nadir toprak elementleri ihracatını kısıtlama kartını oynadı.
Trump ise gümrük vergilerini ve diğer tedbirleri arttırdı ve Xi ile görüşmeyi iptal edeceğini duyurdu ve piyasalar sarsıldı.
Ancak bu kararından geri adım atarak, 31 Ekimde Xi ile Güney Kore başkenti Seul’de görüşeceğini söyleyince, BitCoin 110 bin ABD dolarını aşıverdi.
Bakalım ve bekleyelim, ben yaptım böyle olur davranışı mı yoksa karşılıklı anlayışla müzakere mi daha güçlü sonuç getirecek.
The Guardian gazetesinde Simon Tisdall’ın yazdığına göre “Trump dünyanın büyük bir bölümüne gümrük vergilerini artırırken, Çin Afrika ithalatını gümrüksüz hale getirmek için harekete geçti. Trump dış yardımları keserken, Pekin ‘küresel kalkınma girişimini’ sürdürüyor. Trump, Venezuela gibi komşularına saldırmakla tehdit ederken , Xi ‘küresel güvenlik girişimini’ teşvik ediyor. ABD her yerde jeopolitik ve ahlaki zemin kaybediyor veya bunu yapma tehlikesiyle karşı karşıya.”
Yine aynı yazı içerisinde, Foreign Policy dergisinde James Palmer’ın, “Trump bu yıl ticaret savaşını başlattığından beri, Çinli ihracatçılar yeni pazarlar bulmada önemli başarılar elde etti. Geçen ay, Çin'in ABD'ye yıllık ihracatı %27 düştü, ancak genel olarak ihracat %8,3 arttı” dediği belirtilmiş.
Çin, tek ülke temelindeki en büyük ihracat pazarı olan ABD pazarında %27 düşüş yaşamasına karşın, tüm ihracatında %8,3 artış kazanıyor.
O düşüş yaşadığı ABD pazarı, %50’nin üzerinde dış ticaret verdiği kaymaklı bir pazar.
Buna karşın oradan sıyrılıp kendisine yeni pazarlar yaratabiliyor ve ABD pazarında yaşadığı düşüşleri fazlasıyla telafi edebiliyor.
İşte biz Türk ihracatçılarını asıl ilgilendiren konu da bu zaten…
Çin küresel piyasalarda ne kadar genişlerse, Türk ihracatçıların pazarlarında o boyutta olmasa bile daralma yaşanacağı kaçınılmaz bir gerçektir.
Fillerin dövüşünde çimenlerin ezilmesi gibi özellikle ihracatçılarımızın, daha özel korumalara ihtiyaç duydukları ve daha da fazlasının gerekeceği çok açıktır.
İhracatı Geliştirme Merkezi ( İGEME) gibi güzide uzman ekibe sahip bir devlet kuruluşu kapatıldı. Sonucunda devlette, ihracatçının elini uzattığında hemen destek alabileceği uluslararası ticaret uzmanları konusunda ciddi açıklar oluştu.
Böyle durumlarda devletimizin o İGEME kurumunu çok arıyorum.