Son 20 yılda ABD’nin uyguladığı finansal yaptırımlar gösterdi ki ödeme sistemlerinin bütünüyle dolara dayanması Türkiye gibi orta ölçekli ülkeler için risk.
Geçen hafta ABD Devlet Başkanı Donald Trump önemli bir kanunu imzaladı. İsmi “GENIUS Act. (Guiding and Establishing National Innovation for U.S. Stablecoins Act.). Bu kanunla ABD ilk kez stabilkoin’leri regüle etti. Kripto varlıklarla ilgilinenler dışında çoğu kişinin fark bile etmediği bu kanun, muhtemelen II. Dünya Savaşı sonrası dünya finansal sistemindeki dolar bazlı yaşanan dönüşüm kadar büyük bir adım olacak. Neden olduğunu anlatayım.
Değeri bir para birimine birebir bağlı kripto varlıklara “stabilkoin” deniyor. Bu varlıkların kayıtları blokzinciri üzerinde tutuluyor, oradan alıp verebiliyorsunuz. Aynı zamanda bunları çıkaran kuruluşlar dilediğinizde karşılığı dolarsa dolara, avroysa avroya, TL ise TL’ye çevirme sözü veriyor. Haliyle buna uygun bir şekilde de rezerv tutmaları gerekiyor. Şimdiye dek stabilkoin’ler, genelde bitcoin alıp satan kişiler tarafından kullanılıyordu. Ancak görünen o ki kullanım alanı hızla gelişecek. Çünkü bankacılık sisteminin aksine ödemenin yapılması anlık ve sıfıra yakın maliyetli. İhracatçıysanız ve bankacılık sisteminin çalışmadığı bir ülkeye mal satıyorsanız mükemmel bir kullanım alanı var. Örneğin Türkiye, Angola, Afganistan gibi 33 ülke için ihracat gelirlerinin bankalar üzerinden getirilmesini zorunlu tutmuyor. Benzer bir kullanım alanı “işçi dövizleri” için de geçerli.
stabilkoin’lerin karşılıkları ABD hazine bonolarında tutuluyor
Küresel piyasada kullanılan stabilkoin’lerin %90’dan fazlası dolar karşılıklı. Yaklaşık 250 milyar dolar. Bu stabilkoin’lerin karşılıkları genelde Amerikan hazine bonolarında tutuluyor. Citibank’ın tahmini, bu hacmin yeni kullanım alanlarıyla önümüzdeki beş senede 30 kat artması. Böylece stabilkoinciler Japonya’dan daha çok Amerikan hazine bonosu tutar hale gelecek. Trump’ın imzaladığı kanunun “GENIUS” kısmı da buradan geliyor. Trump hem ABD’nin artan kamu borcunu ucuza finanse ettirecek bir yöntemin önünü açıyor hem de stabilkoin’lerin uluslararası ödemelerde kullanımı arttıkça Amerikan dolarının -herkesin sarsıldığını düşündüğü- küresel rezerv para rolünün güçlenmesi bekleniyor.
1950’de Sovyetler Birliği eskiden elinde kalan 2-3 milyon doları Avrupa’da banka hesaplarına yatırmak isteyince Avrupalı bankalar dolar hesabı açabileceklerini keşfetmişlerdi. Zamanla hacimler büyüyünce ABD’de faizler düşükken Avrupa’da daha yüksek faizle dolar kredisi verip ellerindeki dolarlardan iyi para kazanabileceklerini de anladılar. Amerikan bankaları da Londra’ya şube açıp bu kervana katıldı. 1970’lerde Arap ülkeleri petrolden elde ettikleri dolarları Avrupa’ya getirince dolar pazarı iyice büyüdü. Bugün dünyadaki dolar pazarı ABD’deki emisyon hacmiyle kafa kafaya. Doların küresel ölçekte rezerv para haline gelmesi ABD’nin küresel hegemonyasının araçlarından biri oldu. “Benim dolarım senin problemin” lafı buradan geliyor. İşte dolar bazlı stabilkoin’lerin küresel finansal sistemin geleceğine vereceği yön de böyle önemli olabilir. 1950’lerde Eurodolar piyasası, ABD dışında dolarla işlem yapma ihtiyacından doğmuştu; bugün de stabilkoin’lerin rolü dijital dünya için benzer.
Bu arada Avrupa Merkez Bankası “dijital Euro” çıkarmakla uğraşıyor. Çin bu işi iyi becermiş ve yıllar önce dijital Yuan pilot uygulamaları yapmıştı. Merkez bankası parasını dijitalleştirmek iyi bir fikir gibi görünse de 2021’de yazdığım gibi birçok riski var. Trump içgüdüsel olarak akıllı bir adam olduğu için aynı kanunla ABD’de merkez bankası dijital parası projesi yapılmasını da yasakladı. Tabii, bu sadece Trump’ın fikri değil. Amerikan müesses nizamının kilit kurumlarından RAND Corporation’ın 2024’te yayımladığı “Merkez Bankası Dijital Paraları ve ABD’nin Çin’le Stratejik Rekabeti” başlıklı raporu okuyup, bu konuya ulusal güvenlik bürokrasisinin önceden de kafa yorduğunu görebilirsiniz. Bugün Trump, en iyi inovasyonu özel sektörün yapacağını söylüyor. Bunun için de Amerikan dolarını da özel sektör inovasyonunun güçlendireceğini savunuyor. Gerçekten siz olsanız her harcamanızın izlenebileceği bir merkez bankası dijital parası kullanmak ister misiniz? Bence merkez bankası dijital parası, komünizmin blokzincire taşınmış halidir.
Avro bazlı stabilkoin geliştirmek zor iş
GENIUS Act’in bir diğer güçlü yanı, tüketiciyi/yatırımcıyı koruyacağım diye inovasyonun önünü kesmemesi. Mesela Avrupa, “Tüm stabilkoinciler burada şirket kurup lisans alacak, hatta rezervlerinin de %60’ını Avrupa bankalarında tutacak” dediği için Avro bazlı stabilkoin geliştirmek zor iş. ABD ise “itibarlı bir ülkeden lisans alan” her stabilkoin’i kabul ederim diyor. Hangi ülkelerin itibarlı olduğunu zamanla göreceğiz.
Son 20 yılda ABD’nin uyguladığı finansal yaptırımlar gösterdi ki ödeme sistemlerinin bütünüyle dolara dayanması Türkiye gibi orta ölçekli ülkeler için risk. On yıl önce İran’a gittiğimde dükkanların camlarında solmuş Visa/Mastercard amblemlerini görüp üzülmüştüm. Hiçbiri çalışmıyordu. Bunun nedeni İran’a uygulanan yaptırımlar sonrası dünyada kredi kartı sisteminin nasıl çalışacağına dair kuralları koyan bu iki şirketin İran’ın fişini bir günde çekebilmesi. Bazı ülkeler bu riski fark edip kendi açık kodlu ödeme altyapılarını geliştirdiler. Hindistan’da UPI, Brezilya’da PIX böyle yapılar. Geliştirilen altyapıların sahibi merkez bankaları ama altyapı üzerindeki finansal çözümleri geliştirenler özel teşebbüsler. Böyle yapınca merkez bankası dijital parasıyla uğraşmanıza gerek de kalmıyor. İnovasyonun önü açılıyor: Geçen gün Brezilya’da PIX üzerinde ödeme sistemi işleten bir arkadaşım “Şirketlerin ödeme paternlerini o kadar iyi görüyoruz ki bir sene sonra henüz kesilmemiş bir faturayı bile finanse edebiliyoruz.” diyordu. Bu ulusal bağımsız sistemleri stabilkoin’lerle uluslararası ticarete bağlamayı başarırsanız da hız ve ucuzluğuyla tadından yenmez bir finansal mimari ortaya çıkıyor.
Türkiye’deki genel alışkanlığımız, ulusal güvenliğimizi ilgilendiren işleri sıkı kurallara bağlamak ve her şeyi devlete yaptırmak. Oysa gerçek devlet aklı, devlet neyi kime yaptıracağını bildiğinde ortaya çıkar. Biz de Avrupa Birliği’nin köhne kuralları yerine GENIUS Act’ten esinlenmeliyiz. Bir yanda Mastercard/Visa egemenliği diğer tarafta blokzincir üzerinde komünizm tercihleri arasında savrulmak yerine, yapacağımız düzenlemelerle ülkemizde stabilkoin’ler ve açık ödeme sistemlerinin önünü açabiliriz.