Bir anı
Lisansüstü öğrencileri için verdiğim seçmeli bir ders, kariyer yönetimi dersi idi. Öğrencileri değerlendirmek için sunum ve bir de final ödevi(Final paper) koymuştum. Önce, kariyer yönetiminden seçtikleri bir konuyu anlatmak için bir sunum hazırlıyorlardı. Bunun iki amacı vardı. Birincisi, seçtikleri konuyu öğreniyorlardı. İkincisi de iş yaşamlarında çok işlerine yarayacak bir tekniği, sunum yapmayı ve tezlerini savunmayı öğreniyorlardı. Sunumlar sırasında sorularla karşılaşıyorlar, fikirlerini savunuyorlardı. Bunun sonucu sınıfta renkli, heyecanlı, güzel tartışmalar ortaya çıkıyordu. Ben de gereken yerlerde olaya karışıyor ve tartışılan konularda tamamlayıcı yorumlar yapıyor, örnekler veriyordum. Sunumlar çok başarılı geçmişti. Not için ikinci değerlendirme kriteri ise yazdıkları final ödevi idi. Burada da çoklu bir amaç vardı. Öğrenci, araştıracaktı. Topladığı bilgiyi yorumlayacak ve bunları bir rapor haline getirerek yazacaktı. Öğrenci bir yanda araştırmayı ve da yazdığı konunun içeriğini öğrenecekti. Diğer yandan da iş yaşamında kendisine çok kullanacağı bir tekniği, rapor yazmayı deneyimlemiş olacaktı.
Dönem sona ermiş, dersler kesilmişti. Öğrencilerin final ödevlerini okuyordum. Bir ödev beni çok etkiledi. Çok kapsamlı bir çalışma idi. İngilizcesi kusursuz idi. Hemen öğrencinin adına baktım. Sunumundan aldığı not o kadar mükemmel değildi. Çocuğun sunumunu ve sunum sırasındaki ingilizcesini hatırladım; raporundaki İngilizce kadar mükemmel değildi. Sunuma verdiğim not, tutarlı idi. Şüphelenmiştim. Ödevden çok özgün bir cümle seçip. Google yardımı ile aradım. Bu cümlenin geçtiği tek bir giriş çıktı. Çıkan adrese tıkladım. Karşıma bir Norveç Üniversitesi’nde yazılmış bir doktora tezi çıktı. Evet cümle orda idi. Aslında öğrencinin ödevindeki bütün cümleler orada. Öğrenci tezin “Giriş” (Introduction) bölümünü olduğu gibi kopyalayıp “final ödevi” (Final Paper) olarak vermişti. Öyle ki, her şey tıpa tıp aynı idi. Bırakın cümle yapılarını değiştirmeyi, yazı stilini bile değiştirmemiş, “Kes, yapıştır” yapmıştı.
Öğrenciye “F” notu verdim, dersten çaktı. Yakalandığını anlamıştı. Gelip notuna itiraz etmedi.
Bir olay
Yukarıda anlattığım olayın geçtiği zamanda henüz “Yapay zeka sohbet robotu” (A.I. Chatbot) yoktu. Şimdi daha karmaşık olaylarla karşılaşılıyor. Örneğin, “University of Houston-Downtown” da “bilgisayar bilimi” (Computer science) okuyan ikinci sınıf öğrencisi Leigh Burrell, aldığı zorunlu bir dersin (Writing course) hocasından gelen bir mesajla şok geçirmiş, yıkılmış. Mesaj, yazılı ödevden sıfır aldığını bildiriyormuş. Gerekçesi, ödevin yapay zekâya yaptırılmış olduğu imiş. Gerçi ödevden alınan notun ders notunda ağırlığı düşükmüş, %15 imiş. Ancak Burell’in bu kadar şok geçirmesine neden, böyle bir şeyi yapmamış olmasıymış. Panik içindeki Burrell, notuna itiraz etmiş. Yazma dersini aldığı Ingilizce Bölümü Başkanı’na (Head of English Department) 15 sayfalık bir savunma yollamış. Savunmasında yazma sürecinden zaman göstergeli ekran fotoları ve notlar varmış. İtirazı kabul edilmiş ve notu düzeltilmiş.
Burrell, “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer” örneği, söz konusu dersteki yeni ödevi için tedbirli davranmış. Tüm yazma süreci için 93 dakikalık bir YouTube videosu çekerek ödevi ile birlikte yollamış (A New Headache for Honest Students: Proving They Didn’t Use A.I.; https://www.nytimes.com/2025/05/17/style/ai-chatgpt-turnitin-students-cheating.html)
Bir yorum
Teknoloji, insanların işini kolaylaştırıyor. Ancak teknolojinin yararlı işler için kullanımı gibi, kötüye kullanımı da var. Öğrencim büyük bir olasılıkla “Google” kullanarak o doktora tezini bulmuştu. Ben de Google kullanarak onun kopyacılığını bulmuştum.
Gerçekten de bir zehirin panzehiri de oluyor. Örneğin yollardaki aşırı hızı önlemek için teknoloji, radar cihazlarını yarattı. Polisler bunu kullanmaya başladı. Bu kez buna karşı teknoloji, radar cihazlarınınn varlığını saptayan aygıtları üretti. Bu, Amerikan yasalarına göre suçtu. Bu suçu işleyenleri saptamak için bu kez radar cihazlarını saptayan aygıtların varlığını gösteren cihazlar çıktı. Şimdi bu sarmal nerde bilmiyorum.
Eğitimde de trafikteki sarmala benzer olaylar yaşanacağa benzer. Bazı öğrenciler ödevlerini yapay zekâya yaptıryor. Hocalar bunu saptayan yapay zekâ ürünlerini kullanarak bu suistimali buluyor. Şimdi belki yeni uygulamalarla yapay zekâ öğrenciye ödevini yazacak; sonra da yine aynı yapay zekâ bunun başka yapay zekâ ürünleri tarafından bulunamaması için yeniden yazacak. Belki de yapıldı bile.
Amerika’dan verdiğim örnekte dersin profesörü yapay zekâ kullanarak öğrencisine bu ödevi için sıfır vermişti. Ancak öğrenci kendisini savunarak bunun doğru olmadığını göstermişti. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu programlar hata da yapıyor. Beşerin şaştığı gibi yapay zekâ da şaşıyor.
Yapay zekâya ödev yaptıranları saptayan programları yazanların hocalara tavsiyesi: Öğrencileri de dinleyerek karar verin. “Peki Hocam, siz niye dinlemediniz?” diyen çıkabilir. Bizimkinde her şey çok açıktı. Ama devir değişti; suçlular arsız ve daha güçlü. Belki şimdi olsa o kopyacı öğrenci Prag’da bir üniversitede profesörlükle ödüllendirilebilirdi (!)