Döviz artarsa, hele hele yüklü bir şekilde artarsa ne olur? Böyle bir durumda fiyatların hızlı bir şekilde yükselmesi dışında doğaldır ki şunlar yaşanır:
■ Elinde dövizi olanlar pek bir mutlu olur.
■ Dövizi olmayanlar gelişmelere kayıtsız kalır.
■ Döviz cinsi borcu olanlar karalar bağlar.
Peki Türkiye’de en çok hangi kurumun döviz borcu vardır? Tabii ki Hazine'nin... Dolayısıyla dövizde artış yaşandığında bundan en çok kaygı duyacak, karalar bağlayacak, en azından bağlaması gereken de Hazine’dir.
Maliye Bakanlığı’nın önceki gün açıkladığı haziran sonu verilerine göre Hazine’nin dış borç stoku 122,9 milyar dolar. Hazine’nin aynı tarihteki iç borç stoku ise 6,6 trilyon lira.
Bakanlık, haziran itibarıyla dış borcun TL karşılığını da başka bir tabloda veriyor, kaldı ki bu tutar zaten hesaplanabilir. Ayrıca o tabloda iç borcun ne kadarının döviz cinsinden olduğu da açıklanıyor.
Nereye mi varmak istiyorum; kur artışı Hazine açısından nasıl bir yük oluşturur ya da başka bir ifadeyle Hazine’nin toplam borcunda döviz yükünün oranı hangi düzeyde?
YÜZDE 54’Ü DÖVİZ CİNSİ
Haziran sonu verileri, Hazine’nin toplam borcunun yüzde 42,7’sinin dış borçtan oluştuğunu gösteriyor. Üstelik bu önceki yıllara göre gerilemiş bir oran ama onun da izahı var, bu azalma borçtaki azalmadan kaynaklanmıyor.
İç borcun da haziran ayı itibarıyla yüzde 11’i döviz cinsinden.
Dolayısıyla Hazine’nin toplam borcunun yüzde 53,7’si döviz cinsinden oluşuyor.
Şimdi daha iyi anlaşılmıştır; döviz artışından en çok endişe etmesi gereken kurumun niye Hazine olduğu...
DIŞ BORCUN PAYI NİYE AZALIYOR?
Biraz önce de belirttim; dış borcun toplam içindeki payı haziranda yüzde 42,7 ve bu oran gerileme eğiliminde. Dış borcun toplamdaki payı 2021’de yüzde 51,9 olmuş, oran 2022’de yüzde 52,4 ile zirveye çıkmış, sonrasında azalmaya başlamıştı. Haziranda da yüzde 42,7’ye inildi.
Dış borcun toplam içindeki payı dış borç azaldığı için değil, kur artışı düşük seyrettiği ve iç borç çok arttığı için geriledi
Örneğin dış borcun toplam borçtaki payının zirve yaptığı 2022 sonunda dış borç 113,7 milyar dolardı. Bu yılın haziranına kadar geçen sürede dış borç azalmadı, aksine arttı ve 122,9 milyar dolara yükseldi. Buna rağmen dış borcun toplamdaki payı geriledi. Bunda biraz önce de belirttiğim gibi iki etken rol oynadı.
Dış borçtaki artış iç borç artışına göre çok yavaş.
Bir diğer etken de kur artışının görece yavaş seyretmesi. Dolar son bir buçuk yılda yüzde 34 artınca ve diğer yandan iç borç rekor kıra kıra yükselince dış borcun toplamdaki payı geriledi. Yoksa dış borçta reel olarak bir azalma yok, yalnızca payda bir gerileme söz konusu.
2003’ÜN YÜZDE 15’İ YANILTMASIN
İç borcun bu haziran itibarıyla yüzde 11’i döviz cinsinden. Bu oran 2020, 21, 22 ve 23 yıllarında daha yüksekti.
Söz konusu oran 2003 yılında rekor düzeye çıkmıştı. Ama 2003’teki bu oranı farklı şekilde değerlendirmek gerek.
Türkiye 2001 krizini yaşamış, bankaların çoğu gitti gidecek ve Hazine döviz cinsinden kağıt vermek suretiyle sistemin tümden yıkılmasını önlemeye çalışıyor. Dolayısıyla o dönem verilen kağıtların etkisiyle de döviz cinsi iç borcun oranı yüzde 15’i buldu. Zaten 2001 krizi sürecinde bankaların düzene sokulması sayesindedir ki daha sonraki muhtemel sarsıntılar kazasız belasız atlatıldı.
BİR ARA SIFIRA İNDİRİLDİ
Bir dönem döviz cinsi iç borç hiç kalmadı. 2012-2017 döneminde, hatta bu döneme 2011 ve 2018 yılları da katılabilir, döviz cinsi iç borç oranı sıfıra inmişti.
Sonra yeniden döviz cinsi iç borç alınmak durumunda kalındı ve son veri bu yılın haziran sonunu gösteriyor; her 100 liralık iç borcun 11 lirası döviz cinsinden.
1 LİRA=155 MİLYAR LİRA!
Hazine’nin dış borcu ile döviz cinsinden iç borcunun toplamı 154,6 milyar dolar.
Bu tutarın anlamı çok basit:
“Dolar kurundaki her 1 liralık, yalnızca 1 liralık artış, Hazine’nin iç ve dış borç yükünde 154,6 milyar liralık artış demek.”
Sizce de kur artışından en çok korkması, endişe duyması gereken kurum Hazine değil mi?