Türkiye’de yapay zekâ ve girişimcilik alanında yaşanan yeni yatırımlar dikkat çekici bir yoğunluğa ulaştı. Artık bu alanda da “köprü mü, çanak mı?” sorusunu sormak gerekiyor.
Öncelikle şu notu düşeyim: Entegrasyon ile yatırım ve veri arasındaki ilişkiyi, cephe yağışı ile de bu kesişme noktasındaki yatırımları kastediyorum. Şimdi başlayabiliriz.
Troya ya da benim çocukluğumda da binmiş olduğum gemiye atıfla şunu söylemem gerekiyor: Biz yıllarca köprü olmak için uğraştık ama Anadolu’da kurulmuş en önemli uygarlık olan Truva, gerek yaptığı anlaşmaları gerekse bunlara dayanan anlaşmaları ile Anadolu’yu bir çanak haline getirmeyi başardığı için bu kadar büyük olabilmiştir. Sonrasında batıdan gelen bir saldırı ile yıkılması, onun büyüklüğünü ortadan kaldırmaz ya da yarattığı insan kaynağını da yok olmaz. Kendi yarattıkları dışında, Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk’ün başarılarına da bir zemin oluşturur, Truva. Türkiye’de yapay zekâ ve girişimcilik alanındaki gelişmeleri takip ederken aklıma Truva’nın gelmesi boşuna değil: yabancıların bir merkez ya da hub olarak değerinden bahsettikleri Türkiye’nin bunu köprü olarak mı yoksa çanak olarak mı yapacağını tartışması gerektiğini düşünüyorum.
Bilginin ülke içinde kalmasına verdiğimiz önemin, onda birini de bilgiye dayalı bir uygarlık kurmaya versek ve buna dayalı bir kültür oluştursak çok daha iyi yerde olmaz mıydık? Ya da bundan sonra olamaz mıyız? Bunu sadece bilim olarak söylemediğimin altını çizmek isterim. Mühendislik altyapısı olarak kullanılabilecek bilgi bence çok daha değerli. Bunu “bilimi küçümsediğimden değil” diye bir cümle ile yumuşatmayacağım çünkü bilim ile mühendislik şu anda uzlaşmaz bir çelişki içinde ya da buna doğru ilerliyor.
Dün (bu yazı online’da yayımlandığında önceki gün olacak) Kadıköy çarşısında Şener Üşümezsoy ile karşılaştım. Benim de alışveriş ettiğim Pak Ciğerci’den Yılmaz Ağabey’den siparişini alıyordu. “Şener Hocamla aynı yerden alışveriş ettiğimize göre, ikimiz de doğru yerdeyiz” dedim. Çıkarken “Ben bunu haşlayıp bir hafta suyunu içeceğim” dedi. Ben de Yılmaz Ağabey’e dönüp “pöç mü aldı” dedim ve “evet” yanıtını aldım. Bizim dışımızda herhalde karşılaştığı herkes tek bir soru soruyordu: “Hocam deprem olacak mı?” Buna, Üşümezsoy bir önceki alışveriş noktamızdan geçerken de tanık olmuştum; bu nedenle bu kadar rahat söylüyorum. Üşümezsoy ile bu şekilde ilk diyalogu gerçekleştirmemin dışında Yılmaz Ağabey muhabbetine de temas etmek isterim. Yaşlarımız konusunda hiçbir fikrim yok ama Yılmaz diyecek kadar arkadaş olmadığımız için Yılmaz Ağabey demeyi uygun görüyorum. Üstelik tezgâhın arkasında olduğu için makam sahibi ve buna saygı duymam gerekiyor. Bilimsel olarak bir hata yapıyor olmam mümkün ama mühendislik açısından düşük maliyetle geçerli bir referans sistemi oluşturduğum şüphe götürmez.
Bunları anlattıktan sonra gelelim yapay zekâ ve girişimcilik ile ilgili gelişmelere…
AWS’den bulut araştırma kredisi
Koç Üniversitesi ve İş Bankası iş birliğiyle yapay zekâ alanında ileri düzey çalışmalar gerçekleştirmek amacıyla kurulan Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi, Amazon Web Services’ten (AWS) AWS Bulut Araştırma Kredisi desteği aldığını duyurdu. Bu destekle yapay zekâ araştırmalarının hızlandırılması ve yeni fikirlerin önünün açılması hedeflendiği belirtiliyor.
Bu tür platform yapılarının giderek artan ölçüde gündeme geleceğine tanıklık edeceğimizi düşünüyorum. Daha önce de Özyeğin Üniversitesi etrafında bir platformun oluşmasına işaret etmiştim. Kredi boyutu olmayan bu platform kısaca “Yapay zekânın Türkiye’deki gelişimine öncülük etmek için stratejik bir dönüşüm adımı atan Özyeğin Üniversitesi, iş dünyasıyla yakın ve sürdürülebilir ilişkilerini bir adım ileri taşıyan Özyeğin Üniversitesi Yapay Zekâ Platformu’nu hayata geçirdi. Akademi, kamu ve iş dünyasının sinerjisiyle oluşturulan Platform; finans, perakende, üretim, bilişim ve medya gibi sektörlerde yapay zekânın olası etkilerini tartışacak ve yenilikçi uygulamaların hayata geçirilmesi için tarafsız bir ortam sunacak. Üç aylık aralıklarla toplantılar ve “Yıllık Yapay Zekâ Forumu” gibi etkinliklerle bilgi paylaşımını sürdürecek Platforma, Özyeğin Üniversitesinin yanı sıra, platformun akademik ortakları Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Berkeley Haas Institute for Business Innovation’ın da destek olması planlanıyor.” şeklinde tanıtılmıştı.
Koç Üniversitesi Türkiye İş Bankası Yapay Zekâ Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (KUIS AI) açıklamasındaki kredi ve buluta yönelik olma boyutları, şu anda önem taşıyan yanlar. Bunun nedeni yapay zekânın yaygın kullanımının bulutla yakın ilişkisi, yani mühendislik açısından değerli olan lokmayı çiğniyoruz. KUIS AI, sağlanan AWS Bulut Araştırma Kredisi’ni ya da kullandıkları bir başka ifadeyle “bu altyapı desteğini”, görüntü işlemeden doğal dil anlamaya kadar uzanan çeşitli alanlardaki projelerinde kullanarak Türkiye’deki yapay zekâ araştırmalarının kapasitesini artırmayı amaçlıyor. Merkezdeki öğretim üyeleri, bu destekten, ekiplerindeki öğrenciler ve araştırmacılarla birlikte proje başına 10 bin dolara kadar yararlanabildiği ve mevcut projeler kadar, erken aşamadaki fikirlerin de desteklenmesinin hedeflendiğinin altı çiziliyor.
Açıklamanın diğer başlıkları şu şekilde:
- KUIS AI araştırmacıları, AWS Bulut Araştırma Kredileri’nin yanı sıra, AWS’in sunduğu dijital eğitim platformu Skill Builder üzerinden bireysel eğitim hesapları açarak bulut teknolojileri alanında kendilerini geliştirme fırsatı da bulabiliyor. Ayrıca, AWS uzmanları tarafından mimari tasarım konularında teknik destek sağlanıyor.
- AWS’nin sunduğu ölçeklenebilir bulut altyapısı, büyük veri setleriyle çalışmayı, yüksek hesaplama gücü gerektiren modelleri eğitmeyi zorunlu kılan yapay zeka alanındaki araştırmaların, fiziksel donanım sınırları olmadan sürdürülmesine olanak tanıyor.
Yapay zekâya dayalı dönüşümde söz sahibi olabilmenin, güçlü hesaplama kaynaklarına erişim ve esnek teknolojik altyapılarla mümkün olduğunu vurgulayan KUIS AI Direktörü Prof. Dr. Çiğdem Gündüz Demir, “Araştırmacılarımızın yenilikçi fikirlerini hayata geçirebilmeleri, büyük ölçekli verilerle çalışabilmeleri ve ileri seviye modeller geliştirebilmeleri için AWS’in sunduğu bulut bilişim çözümlerini çok kıymetli buluyoruz. Bu iş birlikleri, araştırma süreçlerini hızlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin yapay zekâ alanında daha görünür, rekabetçi ve üretken bir aktör olmasına katkı sağlıyor. Bugünün fikirlerinin yarının çözümlerine dönüşebilmesi için bu tür altyapılar artık vazgeçilmez.” diyor.
Rakamlar gelişmeyi gösteriyor
Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500’ün 2024 ön verilerindeki büyüme rakamları, yapay zekâda nasıl hareket etmemiz gerektiğine kafa yormamıza neden olan bir diğer gösterge. 2024’te şirketlerin toplam geliri, 2023’e göre yüzde 56 büyüyerek 1,1 trilyon lira olurken dolar cinsinden 34 milyar dolar ve yüzde 13 büyümeye karşılık düşüyor. 2023’te sıralamaya giren şirketlerin toplam geliri bir önceki yıla göre lira bazında yüzde 88 ve dolar bazında yüzde 31 büyürken dört yılın en yüksek büyüme oranına ulaşmıştı.
Bilişim Zirvesi Şirketi Araştırma ve Veri Hizmetlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Özlem Unan, “Geçtiğimiz yıllarda konuşmaya başladığımız yapay zeka gündemimizde artık önemli bir yer tutuyor. Üretken yapay zekâ, güvenlik, bulut teknolojileri ve sürdürülebilirlik öncelikli başlıklar olarak hayatımızda yer almaya devam ediyor” diyor. Hızlı büyüyen şirketlerin faaliyet alanlarında üç ana teknoloji başlığının yapay zeka, bulut çözümleri ve yazılım geliştirme olduğuna dikkat çeken Unan “Özellikle üretken yapay zeka uygulamalarının, kurumların iç süreçlerinden müşteri etkileşimlerine kadar birçok alanda dönüşüm yaratmaya başladığını görüyoruz. Aynı zamanda veri güvenliği ve sürdürülebilirlik gibi kavramların da teknoloji yatırımlarıyla doğrudan ilişkili hale gelmesi, bu başlıkların stratejik öncelik olmasını sağlıyor” şeklinde konuşuyor.
Reel sektörün ilgisi, yapay zekâyı daha ileri taşıyacak
Uzun süredir, yapay zekânın kullanıcıları tarafından geliştirilmesinin ve özellikle yapay zekâ ajanlarının (Agentic AI) yepyeni bir dünya yaratmasının etkilerini ele almaya çalışıyorum. Buna bağlı olarak yeni ilişkiler sistemini de takip etmeye çalışıyorum. Bu kapsamda, Inveo Ventures’ın, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi hakkında veri sağlayan Startups.watch’a ortak olmasını not düşmek gerekiyor.
Startups.watch’a yatırım yapan Inveo Ventures, 2014’te Inveo Yatırım Holding ve Gedik Yatırım çatısı altında başladığı teknoloji girişimciliği yolculuğunun 2022’de kurulmasının ardından altında yürüdüğü kurumsal yapıyı oluşturuyor. Erken ve büyüme aşamasındaki teknoloji girişimlerine yatırım yapan Inveo Ventures, girişimcilere yatırım yapıyor ve diğer destekleri sağlıyor.
Inveo Ventures’ın Startups.watch’a yatırımı, veriye dayanan bir iş modelinin hayata geçirilmesine katkı sağlayacak. Bunun farklı boyutlarını, girişimcilik faaliyetlerinin daha görünür hale gelmesi, veri temelli karar alma süreçlerinin desteklenmesi ve ekosistem oyuncuları arasındaki bilgi akışının güçlendirilmesi oluşturacak.
2023 ve 2024’te en aktif kurumsal girişim sermayesi (CVC) olan Inveo Ventures, yeni ortaklık ve işbirliğini, teknoloji girişimciliği alanında daha şeffaf, ölçülebilir ve sürdürülebilir bir ekosistem inşa etme yolunda atılan önemli adımlardan biri olarak değerlendiriyor. Bu da hem yatırım kararlarının daha doğru alınması için önemli bir zemin ve kaldıraç sağlayacak.
Kaldıraç demişken…
Yazıyı kapatırken bütün bu veri ve geçmişten gelen tespitin, övdüğümüz veriye dayalı karar almanın iyi bir örneği olmasına karşın bu tür yatırım kararlarında asıl önemli olanın gelecek değerini tahmin etmek olduğunu hatırlatmak isterim. Önemli bir nokta da, doğru yatırım miktarının talep edilebilmesi ve alınabilmesi.
Bir dönem, girişimcilerin utangaçlıkları ya da gereken cesarete sahip olamamaları nedeniyle gereken kaynağı talep edememelerinin, düşük yatırım düzeyine razı olup asıl başarılı olacak proje için gereken güçten yoksun kalmalarına yol açan bir başarısızlık faktörü olduğunu tespit etmiştik. O günlerin hatırına, bir haberi daha buraya eklemek istiyorum. Ak Portföy GSYF'nin katılımıyla Seri A yatırım turunu genişleten Milvus Robotics’in, geçtiğimiz aylardaki 4,5 milyon dolarlık Seri A yatırım turunu Ak Portföy’ün yönetmiş olduğu girişim sermayesi fonlarının da katılımı ile 4,5 milyon dolardan 5,5 milyon dolara yükseltmesinin sonuçlarına bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Yatırım turunun daha önceki görünümü şu şekilde: TT Ventures GSYF liderliğinde gerçekleşen yatırım turunda APY Ventures, Türkiye Kalkınma Fonu tarafından yönetilen Bölgesel Kalkınma Fonu, Maxis Ventures ve Inveo Ventures yer almış.
Otonom mobil robot teknolojileri şirketi Milvus Robotics, aldığı yatırımla küresel operasyon ağını, başta Amerika, Avrupa, İngiltere ve Ortadoğu pazarlarında güçlendirmeyi hedefliyor. Bu pazarlardaki büyüme stratejisine ve ileri otonomi kabiliyetlerine sahip yeni ürün yol haritası da bu yatırımla desteklenecek olan Milvus Robotics ‘in, Ak Portföy’ün tura katılımı ile uluslararası pazarlardaki büyüme stratejisine yönelik yatırımcı güvenini pekiştirmesine yapılan vurgu, bu takibin önemli boyutlarından birini oluşturuyor.
Şirketi daha önceden tanımadığım için, kısa tarihçesini de bültenden aktararak yazıma son veriyorum:
“Milvus Robotics, Türkiye’de ürettiği SEIT serisi otonom yük taşıma robotlarının yüzde 75’ten fazlasını başta ABD, Kanada, Avrupa Birliği ülkeleri ve İngiltere olmak üzere dünya genelinde 20’den fazla ülkeye ihraç etmekte olup, bu yüksek teknoloji ürünleriyle çok uluslu şirketlerin üretim ve lojistik operasyonlarında aktif olarak yer alıyor. Bu güçlü mühendislik ve teknoloji odaklı ürün portföyü, Milvus Robotics’in küresel pazarlarda güçlü bir konum elde etmesini sağlıyor.
Milvus Robotics’in inovasyon ve ihracat odaklı büyüme vizyonu, 2024 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından da ödüllendirilmişti. Şirket, KOBİ İnovasyon Sonuçları kategorisinde Türkiye birincisi seçilerek ödülünü Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın elinden aldı. Bu başarı, Milvus Robotics’in teknoloji üretimindeki yetkinliğini ve global etki gücünü net bir şekilde gösterdi.
2011’de kurulan Milvus Robotics, geliştirdiği otonom mobil robot (AMR) çözümleri ile dünya genelinde üretim ve depo içi süreçleri otonom hale getiriyor. Şirket, Ankara ve Atlanta’daki ofisleri üzerinden faaliyet gösterirken, yaklaşık 100 kişilik uzman kadrosuyla teknolojiyi sahada dönüştürmeye devam ediyor.”
Bu 1 milyon dolarlık ek yatırımın yaratacağı farkı görmek, Startups.watch’ın rakamları kadar değerli. Unutmayın, Steve Jobs’ın kurduğu Apple şirketinin atlattığı, Jobs’ın kovulmasına kadar uzanan bir dizi badire yatırımcı ilişkilerinden kaynaklansa da, şirketin doğru bir biçimde ortaya çıkmasını sağlayanın da Mercedes’iyle garaj kapısına gelip kendilerine gereken parayı veren öngörülü yatırımcıydı. Bir yatırım danışmanı, bunun şirket tarihindeki “kilit hareket” olduğu yorumunu bile yapmıştı. Bu yüzden “unutmayın” diyerek bitiriyorum.