Kemal Şahin, 33 yaşında kurduğu Şahirler Vakfı ile eğitime destek projelerine kurumsal bir yapı kazandırıyor. Zamanla Türk gençlerinin eğitimine destek vermek, meslek ve iş konusunda danışmanlık yapmak amacıyla Stiftung Bildung Eğitim Vakfı da devreye alınıyor. Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD), Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TDIHK) başta olmak üzere çok önemli sivil toplum örgütlerinin kurucu başkanlığını yapan Kemal Şahin, demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının çok önemli olduğuna inanıyor.
"sivil toplumun gücüne inanıyor, gençlerin eğitimine katkı sağlıyorum"
Kemal Şahin, Toros Dağları’nın eteğindeki Taşlıpınar Köyü’nde doğmuş, liseyi ve üniversiteyi ‘burslar kazanarak’ okumuş. Etibank bursuyla Almanya Aachen Teknik Üniversitesi’nde metalürji mühendisliği eğitimini tamamlamış. Yıllardır iki toplum arasında kültür elçiliği yapan Kemal Şahin, kurucusu olduğu çok önemli sivil toplum örgütleri (STK) ile Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin olumlu gelişiminde büyük etki yarattı. İki devlet tarafından ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası ve Birinci Sınıf Liyakat Nişanı’ ile onurlandırıldı. Başta gençler olmak üzere insana, eğitime, doğaya, spora ve sanata destek vererek yüz binlerce insanın hayatına dokunmaya devam ediyor. Kemal Şahin, kitabında detaylı aktardığı hayat hikâyesini, fikirlerini, duygularını bizim için şöyle özetliyor:
İlkokulu köyde, ortaokulu Seydişehir ve Beyşehir’de okudum. Liseyi burslu olarak yatılı Konya Erkek Lisesi’nde tamamladım. Üniversite için ODTÜ, Hava ve Kara Harp Okulları dâhil çok iyi üniversitelerin sınavlarına girdim ve hepsini kazandım. Etibank bursu kazanınca Almanya Aachen Teknik Üniversitesi’nde metalürji mühendisliği okudum. Okulu bitirdiğimde, Alman hükümeti mühendis olarak çalışmama izin vermedi. Almanya’da kalmayı kafaya koymuştum. 5 bin mark sermaye ile küçük bir hediyelik eşya dükkânı açarak ticarete başladım. Girişimci olunca Almanlar orada kalmama izin verdi. O küçük girişimim, bugün 4 kıtada, 8 sektörde, 10 bin doğrudan, 30 bin dolaylı çalışanıyla büyümeye devam eden Şahinler Holding’in temeli oldu.
Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının çok önemli olduğuna inanıyorum. Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD), Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) başta olmak üzere çok önemli sivil toplum örgütlerinin kurucu başkanlığını yaptım.
OKUMA İMKÂNI OLMAYAN GENÇLERE YARDIMI GÖREV EDİNDİM
EĞITIM hayatımda karşılaştığım zorlukları hiç unutmadım. 33 yaşımdayken Şahinler Vakfı’nı kurdum. Almanya’daki Türk gençlerinin iyi eğitim alarak kariyer yapmalarına katkı sağlayacak Türk-Alman Öğrenci ve Akademisyenler Derneği TDPlatform’unu kurdum. Siyaset, bürokrasi ve iş dünyasına çok başarılı isimler kazandırdık. Ayrıca Türk kökenli gençlerin eğitimine destek vermek, meslek ve iş konusunda danışmanlık yapmak amacıyla Stiftung Bildung Eğitim Vakfı’nı kurduk. Bu kurumlar hâlen amaçlarına uygun çalışmaya devam ediyor ve ben de destek oluyorum.
Aachen’da üniversiteye devam ederken Paris’e de sık gidiyordum. Türk işçiler benden radyo, teyp ve benzeri elektronik ürünler istiyordu. Almanya’da bu tür ürünler vardı ama Fransa’da yaygın değildi. Bu nedenle “Bize şu marka radyo getir, sana 50 mark verelim” gibi tekliflerde bulunuyorlardı. Böyle küçük kârlar sayesinde seyahat masraflarım çıkıyordu.
1982’de okulu bitirip ‘Metalurji Yüksek Mühendisi’ olduğumda bir yol ayrımına geldim. Ya Türkiye’ye dönüp Etibank’ta mühendis olarak çalışacaktım ya da Almanya’da bir işe girip tecrübe kazanacaktım. Alman devleti, mühendis olarak çalışma izni vermedi. Almanya’da kalmaya kararlı olduğum için araştırmaya başladım. Bir firma kurup ‘işveren’ olursam serbest çalışma izni alabileceğimi öğrendim. 1982’de, son stajımda kazandığım 5 bin markı sermaye yaparak küçük bir hediyelik eşya dükkânı açtım. Henüz 27 yaşındaydım, 40-50 metrekarelik bu ‘export’ mağazasıyla ilk şirketim Santex’i kurdum. Bir yıl sonra tekstil işine ağırlık vererek toptan satışa yöneldim. 1982-1984 arasında 10 misli artan ciromuz 10 milyon marka ulaştı. Türkiye’de üretip Almanya’da toptan satış modeline odaklandım.
1986’da Türkiye’den en çok hazır giyim ihracatı yapan firma olduk. 10 yıl gibi kısa bir sürede pamuktan başlayarak iplik, kumaş, boya, apre, baskı ve konfeksiyon olmak üzere Türk tekstilinin en modern ve en büyük entegre grubu hâline geldik. 1987 yılında Aachen’da satın aldığımız 30 bin metrekarelik açık alana sahip tarihi kale, Santex şirketimizin ikinci merkezi oldu. Sonra 35 milyon mark harcayarak Würselen’de yeni merkezimizi inşa ettik.
300 ALMAN ARASINDAN YILIN İŞ İNSANI SEÇİLDİM
29 HAZIRAN 1997’de Stuttgart’ta, içlerinde büyük işinsanlarının da olduğu 400 kişinin önünde aldığım ödül, büyük bir gururdu. Almanya Odalar Birliği’nin himayesinde gerçekleşen organizasyonun jürisinde Dresdner Bank’ın Genel Müdürü Jürgen Sarrazin gibi ünlü isimler vardı. Yarışma için 300 Alman şirketi incelenmiş, finale 50 firma çıkmıştı. Daveti ilk aldığımda Türkiye’de olduğum için gelemeyeceğimi bildirmiştim. Bunun üzerine ‘Entrepreneur Des Jahres 1997’ yani ‘Yılın Girişimcisi’ ödülünü kazandığımı belirterek mutlaka törene katılmamı istemişlerdi.
Jüri, yatırımlarını, istihdamı, ciro büyüme hızını, yönetim anlayışını ve sosyal sorumluluk adına yapılanları dikkate alıyordu. Tekstil ve hazır giyimde dünyanın en büyük 48’inci grubu haline gelmiştik. Ödülden sonra da Avrupa’da ilk 3’e girmeyi de başardık.
Odalar Birliği Başkanı Sayın Hans Peter Stihl’in açılış konuşmasından sonra jüri başkanı ve Mannheim Üniversitesi Rektörü Prof. Eduard Gaugler söz aldı. Gaugler’ın konuşmasında, “Alman bürokrasisinin mühendis olarak çalışma izni vermediği bu genç insanı 1982’de küçük bir dükkân açmaya zorlaması ne kadar isabetliymiş gördünüz mü beyler” demesi herkesi güldürdü.
Almanya’da yılın işinsanı seçilmem Amerika’da ‘Clup Of The Entreprenaur Of The Years’ üyeliğini de getirdi. 1997 sonunda California’nın Palm Spring kentinde bu kulübün konferansına katıldım.
Avrupa’nın sayılı tekstil dergilerinden Textilwirtschaft, 19 Şubat 1998 tarihli sayısında beni kapak yaptı. Derginin kapağında fotoğrafımın altına ‘Euro-Vision’ yazılmıştı. Röportajı, derginin genel yayın yönetmeni yapmış ve geniş yer vermişti. “Kemal Şahin’in vizyonu, Avrupa’nın vizyonudur” diye yorumlanabilecek bu başlığı da o atmıştı.
KURDUĞUM DERNEKLERİ, VAKIFLARI DESTEKLEMEYE DEVAM EDİYORUZ
ALMANYA’DA ilk derneğimizi Köln’de 1990’da Turkisch Deutscher Unternehmeirverein E.V. (TDU/Türk- Alman İşadamları Derneği) adıyla kurduk. Altyapısı sağlam bir Türk- Alman derneğiydi. Maalesef yanlış bir zihniyetiyle karşılaştım, tahammül edemedim, bıraktım ama dernekleşmenin Türkiye ile Almanya arasında köprü olacağını keşfettim. O dönemde Bonn’a atanan büyükelçimiz Onur Öymen çok aktif ve atak bir insandı. Bizi tekrar topladı ve “Bu işi çok daha iyi bir noktaya getireceğiz, bu işi sen yapacaksın, peşini bırakmayacağım” dedi.
Kendi kendime başarılı bir dernekleşme nasıl olur diye düşünüp duruyordum. Sektör dernekleri kurarak yola çıkmanın doğru olacağını düşündüm. Biz tekstilcilerin amacı tekstilin sorunlarına odaklanmaktı. Dolaylı olarak Türkiye’nin sorunlarına sahip çıkacaktık. 1992 başında Türk-Alman Tekstil ve Hazır Giyimciler Birliği’ni (TÜDET) kurduk. Bunun için büyük bir mali kaynak ayırmamız gerektiğine arkadaşları inandırdım. TÜDET’in güçlü bir dernek olması gerekiyordu. Tekstil sektörünün büyük gücüyle o güne dek hiç görülmemiş bir teşkilat ortaya çıkardık. Kotalar için görüşmeler yaptık, Avrupa Birliği’ne mektuplar yazdık, görüşler açıkladık. Bu gelişme medyanın ilgisini çekti. Türk kamuoyu bu tarz dernekçiliğin muazzam faydalar sağladığını görmeye başladı.
ATİAD EFSANESİ 25 KİŞİYLE BAŞLADI
DÖNEMIN Bonn Büyükelçilisi Onur Öymen’in davetiyle dört sektörün dernekleriyle toplantı yaptık. TÜSİAD gibi bir dernek kurabileceğimiz fikri oluştu ve kolları sıvadık. 1992’nin sonunda, 25 iş insanı ki bunların yarısına yakını tekstilciydi, Almanya Türk İşadamları Derneği’ni (ATİAD) kurduk. ATİAD, Avrupa’daki Türklerin en popüler örgütü haline geldi. Birinci olarak, dernek üyelerinin çıkarını korumayı her şeyden önce tuttuk. İkinci olarak, Türkiye-Avrupa ticaret ilişkilerini desteklemeyi, Türk sanayisinin Avrupa ile bütünleşmesini, Avrupalı sanayicilerin Türkiye’ye odaklanmasını, yatırım yapmasını teşvik etmeyi hedefledik. Bu bir yerde Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği’nin (GB) bir ön çalışması gibi oldu. Üçüncü hedefimiz, Avrupa’daki bütün Türklerin çıkarlarını savunmaktı. Türkiye’de de Avrupa’yı doğru anlatan bir dernek olacaktık. Derneğin adını Kasım 1994 tarihli 2. Olağan Genel Kurul’da, ‘Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği’ olarak değiştirdik. Ben de ikinci kez Başkanlığa seçildim. Şubat 1997’de “Yüksek İstişare Konseyi” oluşturarak beni başkanlığa getirdiler.
TÜRK DIŞ TİCARET VAKFI’NDAN DTİK’E UZANAN YOL
MERHUM Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in himayesinde Dünya Türk İş Adamları Kurultaylarını başlatmıştık. Kurultay başkanlığını merhum Sakıp Sabancı kabul etti. İlk kurultayı 27 Şubat 1996’da İstanbul’da gerçekleştirdik. Kurultayın organizasyonunu Türk Dış Ticaret Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Önen ile birlikte yaptık. Ben de Türk Dış Ticaret Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı’ydım. İlk kurultaydan sonra Dünya Türk İş Adamları Vakfı’nı kurarak bu kurultayları ona bağladık. İkinci kurultayı 1998’de İzmir’de gerçekleştirdik. Her iki kurultayda da 5 kıtadan bin 500’e yakın Türk işinsanını buluşturduk. Kurultay, 2023’te Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) bünyesinde gerçekleştirildi. Türkiye’den ve Almanya’dan beni tanıyan işinsanları ısrarla DTİK’in Almanya başkanlığına aday olmamı istedi. Almanya’da 100 bin civarında Türk girişimcimiz var. Teklifi kabul ettim ve 16 Eylül 2023’te 10. Dünya Türk İş Konseyi Kurultayı’nda seçimi büyük bir farkla kazandım. Yeniden Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini geliştirmek ve tam üyelik hedefi için güçlü networkümüzü harekete geçireceğiz.
TÜRK-ALMAN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NIN KURUCU BAŞKANIYIM
1994’te İstanbul’da Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (AHK Türkiye) kurulmuştu ama Almanya’da karşılığı kurulamamıştı. Odayı kurmak bize nasip oldu. 2003 yılında TD-IHK’nın Köln’de kurulması için DIHK ve TOBB arasında protokol imzalandı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun teklifiyle 2004 yılında Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın (TD-IHK) kurucu başkanı oldum. 27 Nisan 2004’teki açılış, iki ülke için dönüm noktasıydı. Önyargıların olduğu bir dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’i ilk kez bu törende bir araya getirdik. İki lider arasında güzel bir diyalog başladı. Türkiye’nin AB tam üyelik müzakerelerine başlamasının yolu da açıldı. Başbakanlarımızın da tavsiyesiyle “Türk-Alman Ekonomi Zirveleri”ni başlattık. Bir yıl Türkiye’de, bir yıl Almanya’da yapmayı planladık. Bu zirveler halen devam ediyor.
tenis akademisiyle yetenekli gençlerin yanındayız
TÜRKİYE Tenis Federasyonu’nun ana sponsoruyuz. Ulusal ve uluslararası turnuvaları Türkiye’ye getirmeyi hedefledik. Bu sebeple Megasaray Tenis Akademi’yi (MTA) kurduk ve kort sayımızı 72’ye çıkardık. MTA’da, ilk önce dar gelirli ailelerin yetenekli çocuklarına sponsor olduk. Otelimizde konaklattık ve koçlarımızın disiplinli antrenmanlarıyla onları geliştirdik. Birkaç yıl içinde akademimiz milli takıma çok sayıda genç tenisçi vermeye başladı. Ayrıca, yetiştirdiğimiz genç sporcuları dünya çapındaki turnuvalara yolladık ve puanlarını hızla artırdılar.
Davis Cup, Billie Jean King Cup, ITF Wheelchair, ATP Challenger gibi dünya çapında ses getiren uluslararası turnuvalar yapılıyor. ITF, Megasaray’da yaz ayları hariç her hafta turnuva yapıyor.
Bedensel Engelliler Tenis Federasyonu’nun da ana sponsoruyuz. Federasyon, dünyada yapılan en büyük tekerlekli sandalye turnuvalarını MTA’ya getirdi. Sürekli ev sahipliği yaptığımız engelli tenisçilerimizin de heyecanlarına ortak oluyor, maddi ve manevi destek sağlıyoruz. Örneğin, 7-12 Mayıs 2024 tarihlerinde ITF’in tekerlekli sandalye kategorisinde en büyük turnuvası olan ‘BNP Paribas Tekerlekli Sandalye Dünya Takımlar Şampiyonası’na ev sahipliği yaptık.
Tenisin yanı sıra futbol, kano, bisiklet gibi branşları da spor aktivitelerine ekledik. Bu sporları kışın Antalya’da, yazın Erciyes dağ otellerimizde yapıyoruz.
almanya’da ve türkiye’de eğitimi destekliyoruz
FAKİR bir yöreden geldiğim için fırsat eşitsizliği ile karşı karşıya kalmıştım. Bu nedenle her zaman imkânı olmayanlara yardım ediyorum. Şahinler Vakfı’nı bu nedenle 1988’de kurduk. Vakfımız, her yıl ortaöğretim ve yüksekokul düzeyinde eğitim gören öğrencilere burs veriyor. Ayrıca, farklı eğitim kurumlarına da çeşitli katkılarda bulunuyoruz.
Türk-Alman Üniversiteliler ve Akademisyenler Platformu’nu (TDPlattform), 19 Şubat 2006’da kurduk. Amacımız, Almanya’da yaşayan göçmen öğrenciler arasında bir ağ oluşturup onları iş dünyasının önde gelen isimleri, siyasetçiler, sanatçılar ve bilim insanlarıyla buluşturmaktı. Kurucu başkanı olduğum TDPlattform’la önce Almanya’da, sonra Avrupa genelinde çok önemli faaliyetlere imza attık. Halen İstişare Kurulu Başkanlığı'nı yürütüyorum ve gençlerimize danışmanlık yapmaya devam ediyoruz. Gençlerimizi daha mezun olmadan Alman ve Avrupa iş piyasasındaki fırsatlarla buluşturmak amacıyla ulusal ve uluslararası bir ağ geliştirdik. Dezavantajlı gençlere de ulaşarak kişisel ve mesleki gelişimlerini destekliyoruz.
Almanya’da 2012’de Stiftung Bildung Eğitim Vakfı’nı kurduk. Almanya’da doğan çocukların yüzde 35’i göçmen kökenli. Bu vakfı, Almanya’daki yabancı kökenli gençlerin eğitimine destek vermek, meslek ve iş konusunda onlara yol göstermek amacıyla kurduk. Almanya’daki eğitim sistemine göre 14 yaşına gelmiş çocuklar eğitimde bir yol ayrımına geliyor. Vakfımızla, göçmen çocukların yoğun olduğu okullarla iş birliği yaparak 10’uncu sınıfa giden öğrencilere, üniversiteye giden ya da kariyerlerinde başarılı ağabey ve ablaları yol gösteriyor.
Ford ile işbirliği protokolü imzaladık. Ford’da çalışan Türk kökenli başarılı gençler, Köln’deki bütün okullara giderek aynı şekilde mentorluk yapıyor. Vakfımızın Komment projesi, Ford Werke GmbH’nın “Community Program”ıyla 2016 yılında “Global Diversity & Inclusion Award” ödülüne layık görüldü. 2023 yılında bu ödülü ikinci kez aldık. Bu ödüller her seferinde 10 bin Euro kazandırdı.
2022 yılında Stiftung Bildung Eğitim Vakfı’mız yeni bir projeye daha başladı. Türkçe dersi verilen 4. sınıftaki Türk öğrencilere Almanca ve anadilleri olan Türkçe bilgilerini geliştirmek ve derinleştirmek amacıyla “İlkokul Öğrencilerinin İki Dili Okuma Yarışması” düzenledik. 2023 yılındaki yarışmaya 39 okuldan 600’den fazla öğrenci, 2024 yılındaki yarışmaya bin 200’den fazla öğrenci katıldı. Bu yarışmayı her yıl yapacağız.