AYSEL YÜCEL / İSTANBUL
Akaryakıt piyasasında rekabet eşitliğinin sağlanması ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele amacıyla devreye alınacak olan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS), 1 Ocak 2025’te devreye giriyor. Buna göre, 31 Aralık’a kadar akaryakıt istasyonu işleten firmalar, en az bir pompa ünitesine Taşıt Tanıma Okuyucu (TTO) taktırmak zorunda. Diğer yandan binek ve ticari tüm araçlara da aynı tarihe kadar Taşıt Tanıma Birimi (TTB) taktırılması gerekiyor. Ancak geçtiğimiz haftalarda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın talimatıyla Resmi Gazete’de yayımlanan “Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” piyasada büyük endişe yarattı. Nakliye araçlarına akaryakıt istasyonlarından yakıt alma zorunluluğu getiren yeni bu düzenlemenin trafikte kaos yaratacağı gibi taşıma maliyetlerini artırarak enflasyonu körükleyeceği savunuluyor. Sektör yetkilileri, ihracatçıya da ek maliyet olarak yansıyacak bu yönetmelikte geri adım atılmasını ve nakliyecilerin de uygulamadan muaf tutulmasını istiyor.
Farklı lojistik alanlarda faaliyet gösteren firmalar, kendi araç filolarının yakıt ihtiyacı için yakıtı doğrudan rafineriden kendi depolarına ve pompa fiyatından önemli indirimler temin ederek hizmet veriyor. Ticari araç filosuna sahip taşımacılık firmaları, araçlarının garaj/ park alanlarına yakıt tankı koyarak, mevcut operasyonlarına ve sevkiyat planlarına göre araçlarının yakıt ikmalini sağlıyor. Sektör temsilcileri, bu alanlara koyulan yakıt tanklarının mevcut yönetmelik, mevzuat ve standartlara uygun olduğunu vurguluyor. Ayrıca, toplu yakıt alınan akaryakıt bayilerinin de EPDK’ya kayıtlı ve denetime tabi olan lisanslı firmalar olduğunun altı çiziliyor. Dolayısıyla, nakliye firmalarının yakıt ikmali yaptıkları tesislerindeki depoların, bakanlığın denetim sistemine dahil olabilecek teknolojik alt yapıyı da sahip olduğunu belirtiyor.
“Yeni yönetmelik uygulanabilir değil”
TIRPORT Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, diğer birçok sektör temsilcisi gibi yeni yönetmeliğin uygulanabilir olmadığını savunuyor. Bu konuda sektör yetkililerinin Ankara ile temas halinde olduğunu ifade eden Arslan, “Türkiye’de yurt içi taşımanın yüzde 90’ı karayollarıyla yapılıyor. Günlük 300 bin kamyon yollarda sefer halinde. Geçen yıl bu rakam 400 bin adet civarındaydı” diyerek bu araçların akaryakıt istasyonlarına yönlendirilmesinin trafikte kaosa neden olacağına dikkat çekti. Nakliyecilere göre, akaryakıt istasyonları da kamyonların bu ihtiyacını karşılayacak altyapıya sahip değil. Çünkü bir TIR’ın yakıt ikmali yapması yarım saati geçiyor. Diğer yandan, organize sanayi bölgeleri gibi dar alanlarda hizmet veren taşımacılık firmalarının araçlarının ilgili alanları yakıt için terk etmeleri mümkün olmadığından, aynı zamanda iş ve zaman kaybı olarak firmalara ciddi oranda maliyet getireceği belirtiliyor.
Navlunda artış kaçınılmaz
Lojistikçiler, bu toplu yakıt alım avantajının ortadan kalkmasıyla maliyetlerin artacağını, bunun da lojistik hizmetlerinin fiyatlarına yansıyacağını öngörüyor. TIRPORT’un verilerine göre, Avrupa’da navlun içinde akaryakıt maliyeti payı yüzde 26 seviyesindeyken Türkiye’de bu maliyet yüzde 52’yi geçmiş durumda. Yeni düzenleme bu oranı daha da artıracak. Nakliyeciler, özellikle ihracat taşımalarında rekabet avantajının kaybolmasının, lojistik maliyetlerin artması ve dolayısıyla enflasyon üzerindeki etkisinin olumsuz yönde hissedileceğini dile getiriyor.
İş makinaları için de sorun
Diğer taraftan bazı filo sahibi lojistik kuruluşlarının, iş modelleri gereği araçlarını ve iş makinalarını herhangi bir istasyona göndermeleri neredeyse imkansız. Dolayısıyla bu uygulamanın söz konusu firmalar için operasyonel sorunları da beraberinde getireceğine işaret ediliyor. Ayrıca, taşımacılık firmalarının tamamında depolama, iç taşıma ve yük aktarma faaliyetlerinde birçok farklı yük kaldırma kapasitesine sahip çok sayıda iş makinaları mevcut. Bu makinaların trafiğe çıkması yasak olduğundan, bu ekipmanların yakıt ikmalinde de sorunlar yaşanacağı öngörülüyor.
UND Başkanı Aras: İhracata olumsuz yansır
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND) de gündeminde. UND Başkanı Şerafettin Aras, karayolu ile uluslararası taşımacılık yapan araçların sektör için kritik önem taşıdığını belirterek, bu araçların Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşmada temel rol oynadığını vurgulayarak şu görüşleri dile getirdi: “Nakliyecilerin de toplu akaryakıt alımından muaf tutulan işletmeler arasına alınması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemizin jeostratejik ve önemli ulaştırma koridorları üzerinde bulunması, çevremizde yaşanan savaş ve zor koşulları göz önünde bulundurarak yeni düzenleme tekrar değerlendirilmeli.” Aras, Türkiye’nin hizmet ihracatı kapsamında da 2023 yılında sağlanan 100 milyar dolar hizmet ihracatı gelirinin turizm sektöründen sonra ikinci büyük sektör olan taşımacılık sektöründen geliyor olmasının da sektörün Türkiye ekonomisi için ne derece önemli olduğunun bir göstergesi olduğunu söyledi.