Yemek kartı uygulamaları aslında bir düzene oturmuştu ancak 2022'de yapılan mevzuat düzenlemesiyle yeni bir uygulamaya geçildi ve ardından 2025'te yapılan yeni bir düzenleme ile daha karmaşık bir hal aldı. Bundan bahseder misiniz?
Yaklaşık 20 yıldır, 2022'ye kadar İnsan Kaynakları profesyonellerinin alıştığı, mevzuatın da karşılığının olduğu yemek kartı uygulamalarıyla ilgili durumlar çok netti. İşverenler, çalışanlara yemek yardımını; nakit olmak üzere, yemek kartı, işyeri yemekhanesi veya catering hizmeti olmak üzere birkaç alternatifle sağlamaktadır.
2022 genelgesi çıkana kadar nakit ödemelerde günlük asgari ücretin yüzde 6'sı kadar bir SGK istisnası uygulanıyordu. Nakit ödeme yönteminde, sgk ve gelir vergisi açısından çok avantajlı bir uygulama olmadığından dolayı birçok işletme yemek kartının ayni bir ödeme niteliğinde olmasından kaynaklı uygulamada yemek kartını tercih ediyordu. 5510 sayılı kanunun 80. madde (b) bendinde, ayni yardım statüsünde olması nedeniyle yemek kartının SGK istisnasını belirleyen düzenleme yer almaktadır.
2022'de mevzuat düzenlemesiyle birlikte değişikliğe gidildi ve yemek kartındaki SGK istisnası günlük asgari ücretin yüzde 23,65'iyle sınırlandırıldı ve bu sınırı aşan yemek kartı tutarlarının SGK’ya tabi tutulması uygulamasına geçildi. Bu da 2024'te 157,68 TL'ye denk geliyordu. Yani, düzenleme ile artık yemek kartı verilse de 157,68 TL'nin üzerindeki tutarlar için sigorta primi tahsil edileceği noktasına dönüştü. Bu durum da yemek kartı ile nakit ödeme arasındaki avantajları ortadan kaldırılmıştı.
Durumun yargıya taşınması sonucunda Danıştay 10’uncu Dairesi yemek kartlarının ayni yardım olarak değerlendirilmesi yönünde karar verdi.
Danıştay’ın bu kararı sonrasında, SGK’nın 31.12.2024 tarih ve 2024/17 Sayılı Genelgesi ile yeniden düzenlemeye giderek, 01.01.2025 geçerli olmak üzere artık yemek kartlarındaki uygulamayı ayni yardım kapsamına almış oldu.
Sonuç olarak 01.01.2025 tarihinden itibaren, yemek kartlarından sgk prim kesintisi olmayacak ve Gelir Vergisinden ise 240 TL’yi aşan tutar için Gelir Vergisi kesileceği netleşmiş oldu.
"Yemek kartları birçok fonksiyona hizmet ediyor"
Yemek kartı uygulamalarının kullanım alanlarının genişlemesinin SGK'nın 2022 genelgesindeki kararını etkilediğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Çok doğru bir noktaya değindiniz. Yemek kartları artık sadece yemek için değil, birçok fonksiyona hizmet eden bir noktaya geldi. Yemek kartıyla; market, giyim, teknoloji ürünleri vb. alışverişleri yapılabiliyor. Yemek kartıyla birlikte birçok e-para uygulaması/kartı artık nakit ihtiyacınızı giderebileceğiniz ve günlük ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz bir kredi kartı niteliği taşımaya başladı. SGK'nın genelge düzenlemesindeki amacı bunların önüne geçmekti. Karmaşıklık da bundan sonra başladı. Genelgedeki 'nakit ve nakit yerine geçecek şekilde başka amaçlarla kullanılma imkanı olması” ifadesi yemek kartlarının dışındaki yemek dışındaki birçok ürünü alabildiğiniz e-para kartlarını kastediyor. Buradaki ifade yemek kartlarına değil, yemek kartlarını zaten yalnızca yemek harcamalarıyla sınırlandırabiliyorsunuz. Alışılmış bir düzen var ve herkesin bütçe planlama durumu farklı. Bunu ortadan kaldırmak ve günümüzde uzaktan çalışmanın yoğun olduğunu da düşündüğümüzde bu durum elbette çalışan kesimde olumsuz bir etki yaratabiliyor.
Tasarrufu özel emeklilikle birleştirme durumunda Amerika örneğinden yola çıkılıyor ancak orada da kriz zamanı fonlar iflas etti ve birçok emekli zor durumda kaldı. Bu da kolay bir uygulama değil. Siz ne düşünüyorsunuz?
En büyük endişe de zaten bu. Şu anda ciddi bir kanun düzenlemesine ihtiyaç var. Tamamlayıcı emeklilik sigortası kamuoyuna sunulmuş ve refleksi, tepkileri ölçülüyor. Orta vadeli ekonomi programı planlamasında 2025'in son çeyreğinde devreye girmesi, 2026'dan itibaren de uygulaması planlanan bir sistem gibi görünüyor.
"Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası'na katılım zorunlu olacak"
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası için detaylar nedir, işveren ve çalışandan alınacak yüzdeler ve devlet desteği nasıl olacak?
Şu anda bir bireysel emeklilik kanunu ve uygulaması var. İşverenler çalışanlar adına BES yaptırabiliyor veya çalışan tarafından özel Bireysel Emeklilik yapabilmektedir.
Ayrıca, çalışanlar Otomatik BES uygulamasında sigorta başlangıcı olan işletmede bu kapsama zorunlu dahil edilerek çalışanlardan yüzde 3 kesinti yapılıyor ve iki ay içerisinde çalışan isterse bu sistemden çıkabiliyor.
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortasında ise bu durum zorunlu hale geliyor. Çünkü çalışanları ve hatta emeklileri de kapsayacak bir planlama yapılıyor. Dolayısıyla giriş zorunlu olacak ancak çıkış 56 yaş ve 10 yıl süre sonunda mümkün olabilecek. Bunun sonunda da kişi bu birikimini, emekli maaşı olarak aylık düzende alabilecek veya parasını toplu olarak alabilecek.
Çalışanlardan yapılacak kesinti oranı yüzde 1-2, işverenlerden ise yüzde 2-3 olarak görünüyor. Bunun üzerine de yüzde 1 kadar veya toplanan tutarın yüzde 30'u kadar devlet katkı payı olacak. Bu sistemin kurgusu şu an böyle görünüyor ama bu oranlar değişebilir. Günün sonunda çalışanın aldığı ücretten bir tasarruf kesintisi olacak yani ücreti azalacak. İşverenler için de ek bir maliyet oluşacak. Bu düzenlemede beklenen işverenlere de bunun karşılığında teşvik edici desteklerin sunulması.
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası (TES) çıkarsa Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) ne olacak, ikisi birleşecek mi yoksa tamamen ayrı yollardan mı gidecek?
Beklenti ayrı ayrı ilerlemesi. Otomatik BES, çalışanların sisteme dahil olup sonra kendi inisiyatifleri doğrultusunda sistemden çıktıkları bir süreç. Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası zorunlu olacağı için bir çıkış opsiyonu da yok. Dolayısıyla iki birikim de ayrı ayrı kendi kategorisinde ilerleyecek gibi görünüyor.
BES gibi bu tür uygulamaların bir sıkıntısı da bu fonun nasıl yönetildiğinin bir soru işareti olması. Belki TES'in de bu güveni sağlamak için başka bir şey yapıyor olması gerekiyor. Siz ne dersiniz?
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortasında yatırdığınız tutar bir fonda toplanacak ve çalışanlar fon tercihleriyle yatırım sürecini değerlendiriyor olacaklar. Burada da o fonla ilgili ekonomik okuryazarlığa sahip olmak lazım.
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortasında fonu kontrol etme sürecinin daha farklı olması lazım çünkü bir sürü yatırım aracı var. Bu fonun da genel olarak bir tepki yaratacağını düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Çok kolay değil çünkü bugünkü koşullarda bile insanlar emekli olurken şartları aynı olsa bile farklı maaşlar alan ve bunu sorgulayan kişiler var. Fonda da böyle bir durum söz konusu olabilir. İnsanlar yatırım fonunu farklı tercihlerle değiştirip emekli olduğunda Tamamlayıcı Emeklilik Sigortasının geri dönüşümündeki emekli ücretleri de farklı olabilir. O yüzden doğru stratejilerle doğru fonları seçmek ve doğru yatırıma gitmek önemli.
"İşverenlerin teşvik ediliyor olması lazım"
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası bordronun operasyonel sürecine bir yük getirir mi?
Mevzuat her düzenlendiğinde ortaya konan bunun gibi bordro kalemleri hakikaten kompleks bir iş. Çünkü bizdeki bordro ve mevzuat düz bir hesaplama değil. Burada da Tamamlayıcı Emeklilik Sigortasıyla birlikte iki kalem devreye girecek: Hem işçiden kesilecek kısım hem de işverenden kesilecek kısım olacak. Şu anda da bordroda farklı kalemlerde yaptığımız hesaplama yöntemi gibi burada da Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası İşçi Payı, Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası İşveren Payı gibi iki farklı hesaplamayla birisinin işverenden, diğerinin çalışandan kesildiği ve bunların toplamının da özel sigorta şirketlerine ödeneceği bir yöntemi oluşturuyor olacağız. Ayrıca büyük olasılıkla işverenden kesinti yapılacak Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası tutarının da belirli bir vergiden istisna olabileceği bir durumu düşünüyorum. Çünkü bir şeylerin teşvik ediliyor olması lazım.
"Amaç emeklilik gelirinin kayıplarını ortadan kaldırmak"
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası’nın (TES) yürürlüğe girmesi konuşuluyor. Bundan biraz bahseder misiniz?
Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası uygulamasındaki genel amaç kişilerin emekli olduktan sonraki dönemde de emeklilik gelirinin kayıplarını telafi etmek ve bu gelir kaybını ortadan kaldırmak. Neden-Sonuç olarak baktığımızda ise yıllarca yapılan emeklilik düzenlemeleriyle şu anki emekli maaşlarının bugünkü yaşam koşullarında çok düşük kalması. 1970'li yıllardan itibaren SGK, emeklilik maaşlarının ödenmesindeki gelir-gider dengesinde ciddi kayıplar yaşayan bir kurum haline geldi. Günümüz koşullarında da emeklilik için birçok değişiklik yapıldı. Şu anda 2000 öncesi çalışmalar için emeklilik hesaplaması farklı bir metotla yapılıyor. 2000-2008 arası hesaplama ve katsayıları başka bir dengeyle yapılıyor. 2008 ve sonrası çalışmalar farklı bir hesaplama yöntemiyle yapılıyor. Emekli maaşları da şu anda en düşük 14.469 TL seviyesinde kaldı. Bu tutarın altında kök maaşıyla daha düşük seviyede kalan emekliler de var. Artık bunları düzenlemek çok kolay değil.
FATİH YILDIRIM NELERDEN İLHAM ALIYOR?