Bir zamanlar gençlerin kariyere adım attığı “geçiş rampası”, bugün hızla siliniyor. Staj için zorlu bir süreç yaşanıyor. Işe giriş ise algoritmalarla dolu dijital labirent olmaya başladı. Z kuşağı, eğitimine ve kişisel gelişimine yaptığı tüm yatırımlara rağmen, iş hayatına girişte kapalı kapılarla karşılaşıyor. Bu yapısal tıkanma, yalnızca ekonomik değil; kimlik, aidiyet ve gelecek inancı üzerinde de derin bir iz bırakıyor ve sonuçta bir nesli sessiz bir “quarter-life crisis”in içine sürüklüyor.
Nedir bu Z kuşağının çektiği?
Her kuşak kendi anlam arayışını yaşar. Ancak Z kuşağınınki, tarihte eşi benzeri görülmemiş kadar hızlı ve karmaşık. Bugünün gençleri için “anlam” artık başarı, statü ya da sahip olduklarıyla değil; kendini gerçekleştirme, özgünlük ve denge ile ölçülüyor. Bu yönüyle, geçmiş kuşakların hayat rehberleri onlar için artık pusula olmaktan çıkmış durumda.
Eski anlamlar, yeni boşluklar
Önceki jenerasyonlar için “iyi bir iş”, “kendi evi”, “aile kurmak” gibi kavramlar anlamın merkezindeydi. Z kuşağı içinse bu hedefler, çoğu zaman erişilmesi zor ve arzu edilmeyen idealler.
Küresel krizler, ekonomik belirsizlik, hızla değişen teknoloji dünyası ve buna bağlı olarak yapay zekâ bu kuşağın hayatını yeniden tanımladı. Artık “neden çalışıyorum?” sorusu, “ne kadar kazanıyorum?” sorusunun önüne geçiyor.
Hayata atılmadan değişen gerçeklik
Z kuşağı, iş hayatına tam anlamıyla adım atmadan önce bile büyük bir dönüşümle karşı karşıya. Yapay zekâ, geleneksel kariyer yollarını ve meslekleri sessizce dönüştürüyor.
Birçoğu henüz mezun olmadan, planladıkları mesleklerin otomasyonla değiştiğini ya da anlamını yitirdiğini görüyor. Bu durum, gençlerde yalnızca işsizlik kaygısını değil, yerini bulamama ve yetersizlik hissini de derinleştiriyor.
Quarter-Life krizi
Genellikle 20’li yaşların ortasından 30’ların başına kadar uzanan dönemde, bireyin hayatının yönü, kariyeri ve kimliği üzerine yoğun bir sorgulama yaşadığı evresi var: Quarter-Life Crisis.
Günümüzde, Z kuşağı bu krizi çok daha erken ve yoğun bir şekilde deneyimliyor. Yapay zekânın iş dünyasındaki dönüşümü, ekonomik belirsizlikler ve sürekli değişen toplumsal beklentiler, gençlerin daha iş hayatına tam adım atmadan “doğru yolda mıyım?” sorusunu sormasına neden oluyor.
Uzayan gençlik
“Ailem benim yaşımda beni ve iki kardeşimi büyütmüş ve kariyeri konusunda soru işareti yaşamıyordu. Oysa ben halen gençlik dönemini geçirmiş hissetmiyorum.” Bu cümle bizler için sıradan artık. Ayrıca bu durum, gençleri ebeveynlerinin yanında daha uzun süre yaşamaya itiyor. Bu da bağımsızlık, karar alma, sorumluluk gibi olgunlaşma süreçlerini geciktiriyor.
Toplumun genel dengesi de bu durumdan etkileniyor; aile yapısı, tüketim alışkanlıkları ve iş hayatı değerleri sessizce değişiyor.
Yeni neslin dertleri
- İş hayatına ekonomik belirsizlik ve küresel kaos döneminde adım atıyor.
- Teknolojik dönüşümle birçok meslek otomasyon, yapay zekâ ve dijitalleşme ile değişiyor.
- İş piyasası artık “tecrübe isterken tecrübe kazandırmayan” bir döngüde. Giriş seviyesi pozisyonları ortadan kalkıyor.
Bu koşullar, Z kuşağının mezun olduktan sonra “iş bulmakta zorlanma” ve “kendine yer açamama” duygusunu artırıyor.