Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) 1 Ekim 2023 tarihinde uygulamaya giriyor. Yönetmelik uyarınca AB, SKDM için 1 Ekim 2023’ten 31 Aralık 2025’e kadar bir geçiş dönemi uygulayacak. Mali yükümlülükler ise 1 Ocak 2026’da başlayacak.
SKDM, başlangıçta üretimi karbon yoğun olan ve karbon kaçağı riski en yüksek olan belirli malların ve seçilmiş ara malların ithalatına uygulanacak. Bunlar; çimento, demir ve çelik, alüminyum, gübre, elektrik ve son zamanda eklenen hidrojen olarak belirlendi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yeşil Gündem Sohbetlerinin 11.sinin teması “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” oldu. İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe’nin açılış konuşması ile başlayan panelde, iklim değişikliği ile mücadele doğrultusunda yeniden şekillenen üretim ve ticaret ekosistemi masaya yatırıldı. Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve geçiş dönemi uygulanmasına ilişkin usul ve esasları ile, Türkiye’nin iklim hedefi, iklim değişikliği azaltım, uyum politikaları ve planları ve sektörel dekarbonizasyon yol haritası çalışmalarına yönelik değerlendirmeler şöyle:
SULTAN TEPE, İSTANBUL SANAYİ ODASI YÖNETİM KURULU SAYMAN ÜYESİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK PLATFORMU BAŞKANI:
KOBİ’LERİN DÖNÜŞÜMÜ ÖNCELİKLİ
“Yeşil dönüşümü doğru bir şekilde uygulanması, ülkemiz için büyük fırsatlar anlamına gelecek. Bu sürecin kamu yönetiminin öncelikli gündemi olması son derece umut verici. Tüm dünya için bu sürecin ortak zorluğu finansal kısmı. Finans kaynakları var ama asıl konu finans kaynaklarının doğru yönlendirilmesi. Türkiye’deki en önemli zorlukların başında KOBİ’lerin dönüşümü geliyor. Büyük şirketler yeşil dönüşümde oldukça başarılı bir yol aldı. Biz de Kasım ayındaki İklim Zirvesi COP28’e KOBİ’lerimizle gideceğiz.”
BAHAR GÜÇLÜ, TİCARET BAKANLIĞI ULUSLARARASI ANLAŞMALAR VE AB GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI:
ÖNÜMÜZDEKİ 10 YILIN KÜRESEL TİCARETİ ŞEKİLLENİYOR
“Zorlukların ve fırsatların aynı anda ön plana çıktığı bir süreç yaşıyoruz. Ama hiçbir şey yapmamayı seçmenin de sonuçları kolay olmayacak. Bu sürecin yeni bir sanayi devrimi olarak görülmesi gerekiyor. Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması, Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) bir yansıması. ETS, AB’de 2005 yılında kuruldu ve enerji sektöründe emisyonların düşmesinde çok etkili oldu. AB’nin 2030’da yüzde 55 emisyon azaltım hedefine ulaşmak için sanayinin bu süreçten muaf tutulmaması gerekiyor. 2026 yılından itibaren bu muafiyetler kaldırılacak. Deniz taşımacılığı da sisteme alınacak. Karayolu taşımacılığı için farklı bir ETS sistemi oluşturulacak. Avrupa bugün ETS’den 30 milyar euro gelir sağlamış durumda. AB genelinde karbon emisyonları için vergi ödeniyor ve bu gelirin yüzde 70’i yeşil dönüşüme yönlendiriliyor. Türkiye’nin Avrupa ile olan ihracatının 13,1 milyar doları SKDM’den etkilenen sektörlerden oluşuyor. Bu ürünleri kullanan otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerin rekabeti açısından da, Türkiye’nin hızlı davranması çok önemli, çünkü önümüzdeki 10 yılın küresel ticareti şekilleniyor.”
DR. ALİ MURAT SÜREKLİ, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI SANAYİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI:
OYUNUN KURALLARI DEĞİŞİYOR
“Oyunun kuralları Türkiye’nin en büyük ihracat partneri olan AB tarafından yeniden belirleniyor. Her alanda zaman kaybetmeden adapte olmamız gerekiyor. Yeşil Mutabakat eylem planının hazırlanması sürecinde, çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörlerinde çalışmalara başladık. Sonuç olarak tablo ürkütücü değil. Yapamayacağımız hiçbir şey yok. Gerek finansman gerekse danışmanlık konusunda ihtiyaçları belirliyoruz. Örnek olarak çelik sektörüne yönelik çalışmalarımızdan bahsetmek gerekirse; bugün çelik sektörü emisyonları 32.3 milyon ton. 2053’te 69 milyon tona ulaşacak. En iyi teknoloji uygulamalarını devreye aldığımızda ise karbon emisyonlarını 6.7 milyon tona düşürmek mümkün. Hidrojen ve karbon yakalama teknolojilerinin kullanılması ise net sıfır emisyona ulaşmamızı 2053 öncesine çekmemizi sağlayabilir.”
DUYGU SAYMEN GAZETECİ, TÜRKİYE ALÜMİNYUM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ GENEL SEKRETER YARDIMCISI:
EKONOMİK ZORLUKLAR SEKTÖRÜN YEŞİL DÖNÜŞÜME ODAKLANMASINI ERTELİYOR
“Birincil alüminyumda, yani hammaddede yüzde 95 dışarıya bağlıyız. Hurda alüminyum geri dönüşüm yoluyla elde edilen ikincil alüminyumda ise ihracatımızın yüzde 60’ını Avrupa’ya gerçekleştiriyoruz. Hammaddeyi katma değer yaratarak ihraç etmemiz maliyetleri dengeliyor. Hurda yüzde 100 geri dönüştürülebilir bir ürün, fakat yüzde 100 geri kazanım için ileri teknolojilere yatırım yapılması gerekiyor. Bu arada birincil alüminyum ile ikincil alüminyum arasında yüzde 95’lik bir enerji verimliliği farkı var. Bizim için aslında en büyük sorun, SKDM’nin KOBİ’lere anlatılması; çünkü bunun ne anlama geldiğini bilmeyenler var. Ekonomik şartlar ve farklı zorluluklar KOBİ’lerin yeşil dönüşüme odaklanmasını erteliyor. Bu konuda farkındalığı artırmak çok önemli.”
HASAN AKBULUT, TÜRKİYE ÇELİK ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ TEKNİK İŞLER DİREKTÖRÜ:
İLK OLARAK ENERJİ VERİMLİLİĞİNE ODAKLANMALIYIZ
“Demir cevheri dünyada en fazla bulunan malzeme. Karbon emisyonu da oldukça yüksek, bu nedenle sürdürülebilirlik açısından baş edilmesi zor bir sektör. TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de 73 binin üzerinde istihdam yaratıyor. 2022 yılında 40.4 milyon ton çelik ürettik. Teknoloji açısından dünya ile rekabet edebilir konumdayız. AB’ye en fazla çelik ihraç eden ülkelerden biriydik ama maliyetler yüzünden bu pazarı kaybettik. Kuzey Kore ve Çin bu pazarı kaptı. Sonuçta, Avrupa Birliği, Avrupa’daki çelik üreticilerine değişim ve dönüşüm için son 8 ayda 8 milyar Euro destek verdi. Bizim bu bütçelere ulaşma şansımız yok. Türk çelik sektörünün ilk yapması gereken ise; enerji verimliliğini artırmak, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi olacak.”
VOLKAN BOZAY, TÜRKİYE ÇİMENTO SANAYİCİLERİ BİRLİĞİ CEO:
YEŞİL DÖNÜŞÜM KALKINMA İLE DOĞRUDAN İLGİLİ
“Türkiye 120 milyon ton çimento kurulu gücüne sahip. Avrupa’da üretim lideriyiz. Dünya’da ise beşinci sıradayız. Ciromuz 3.5 milyar dolar, ihracatımız ise 1.6 milyar dolar. Dünyada sudan sonra en fazla kullanılan ürün çimento. Bu bir kalkınma modeli; dolayısıyla yaşanan dönüşümü tüm sektörlerin yapması gerekiyor. Bu süreçte ETS çok önemli. ETS fiyatı şu an ortalama 55 dolar/ton. Bu oran hızla artıyor. Kentsel dönüşümün yaşandığı ve çimentonun bu derece kullanıldığı bir ülkede, bu dönüşüme uyum sağlamak kalkınma ile doğrudan ilgili.”