Üniversite tercihinde artık son günler. Kafalar hala karışık olabilir. Bölümler, sıralamalar, puanlar, çevrenizin önerileri, uzmanların yorumları…
Ben bir eğitimci değilim. Ama kurumsal dünyanın temsilcisi olarak, üniversitelere gittiğimde paylaştığım bazı görüşlerimi burada da aktarmak istiyorum.
Bana göre, yapay zekâ çağında konu salt bir üniversite ve bölüm seçmek meselesi değil artık. Hele meslek seçmek hiç değil. Çünkü, 5 yıl sonra hangi mesleklerin hala geçerli olduğunu kimse söyleyebilecek durumda değil.
Yapay zekânın yalnızca teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda insanın düşünme, üretme ve karar alma biçimlerini kökten dönüştüren bir paradigma değişimi olduğu çok açık. Bu da geleceğe yönelik yaklaşımımızın nasıl olması gerektiğini pek çok açıdan tartışma zorunluluğu getiriyor.
Yeni okuryazarlık: Algoritmaları anlamak ve sorgulamak
Haziran ayında İstanbul'da düzenlenen Global Sürdürülebilir Kalkınma Kongresi’nde yapay zekâ okuryazarlığı yalnızca teknik bir yeterlilik değil; etik bilinç, toplumsal sorumluluk ve karar alma kapasitesi olarak tanımlandı.
Peki, bu ne demek? Yapay zekâya dair bilgi, sadece onun nasıl çalıştığını bilmekten, kodlama yapmaktan veya mühendislikten ibaret değil. Bu teknolojinin ortaya çıkaracağı sonuçlarla ilgili olarak etik, vicdan, adalet ve şeffaflık gibi değerler üzerinden de net farkındalık sahibi olmakla ilgili. Hayatın her alanında karar mekanizmalarının kalbine girecek yapay zekâ sistemlerini sorgulayabilen bir birey olmak, bu çağın en değerli yetkinliklerinden biri olacak.
Yapay zekâ yazabiliyor, çiziyor, analiz yapıyor. İnsan yetisiyle yapılan pek çok işi devralıyor. Peki, bu durumda insana ne kalacak?
İşte burada şu fark öne çıkıyor: Yapay zekâ verileri işleyerek bilgi üretir, ama anlam üretemez. Gençlerin rolü tam da burada. Sadece bilgiye erişen değil, o bilgiden yorum, değer ve anlam çıkaran bireyler olmak.
Gelecek için gerekli beceriler
Tek bir beceriye veya uzmanlığa dayanarak, bir ömür boyu tek meslekten hayatını kazanmak ve nihayetinde emekli olmak artık tarihe karışıyor. OECD'nin istihdam projeksiyonlarına göre, bir bireyin kariyeri boyunca 4 ila 7 kez iş değiştirmesi ve her defasında farklı beceri setlerine uyum sağlaması gerekecek.
Bu kritik önemde bir konu. Artık bir alanda uzman olmak, hatta onu çok iyi yapmak tek başına yeterli değil. Farklı uzmanlıklar arasında geçiş yapabilmek ve bunun için çoklu beceri kümelerine sahip olmak gerekiyor.
Bu ne anlama geliyor? Derin bir uzmanlık alanıyla birlikte geniş ve esnek bir yetkinlik havuzu… Örneğin, veri analitiği uzmanının aynı zamanda kullanıcı deneyimi, etik değerlendirme ve hikâye anlatıcılığı gibi tamamlayıcı alanlarda da yetkin olması fark yaratacak.
World Economic Forum 2025 Raporu da bunu destekliyor. Rapora göre, geleceğin aranan becerileri şunlar olacak:
- Karmaşık problem çözme, sistemsel ve bütünsel düşünme
- Etik muhakeme ve insan-makine iş birliğini yönlendirme
- Yüksek adaptasyon kapasitesi ve disiplinler arası anlam kurabilme
Bunlarla birlikte, her gün değişen koşullara karşı adaptasyon gücü ve veriyi, deneyimi ve sezgiyi birleştirme becerisi ile sürekli merak en kıymetli özellikler arasında yer alacak. Bu beceriler felsefi, sosyolojik ve insani donanımlar gerektiriyor.
Dolayısıyla, gençlerin üniversite tercihlerinde tek uzmanlık hedeflemek yerine, birbirini tamamlayan öğrenme alanları kuracak yol haritaları oluşturmaları büyük avantaj sağlayacaktır.
Gençler ne yapmalı?
Üniversiteye girmek, bir kapıdan içeri adım atmak değil. O kapının ardında nasıl bir dünyayı inşa etmek istediğinizi seçmektir. Gelecekte, teknolojiden bağımsız olarak, karşınıza şu sorular çıkacak:
- Kaç farklı perspektiften düşünebiliyorsun?
- Hangi kararların sorumluluğunu alabiliyor ve etik olarak taşıyabiliyorsun?
- Hangi alanları birleştirerek yeni anlamlar kurabiliyorsun?
Dolayısıyla, genç arkadaşlara tavsiyem çok özetle şunlar olur:
- Bölüm değil, size dönüşüm ve gelişim fırsatları sunacak alanların peşinden gidin.
- Kendinizi yalnızca hazır bilgi ile değil, sorularla büyütün. Merakınız hiç eksilmesin.
- Üniversite bir başlangıç. Kendinize sürekli öğreneceğiniz bir yolculuk inşa edin.
Sonuç: Bu çağda yol alan, soru sorandır
Yapay zekâ çağında fark yaratmak, bilginin çokluğuyla değil, farkındalığın derinliğiyle olur. Sizi farklı kılacak olan, ezberledikleriniz değil, üzerine düşündüklerinizdir.
Bu, bir pozisyon alış, bir yöneliş, bir anlam kurma eylemidir. Üniversite, bu yolda sadece bir araçtır.
Kendinize ve değerlerinize sadık olun. Dünyaya açık kalın. Tercih değil, yön seçin.