Urla, Ege’nin doğal güzelliklerini, eşsiz mutfak kültürünü ve sürdürülebilir tarım anlayışını bir araya getiren iki muhteşem etkinlikle âdeta bir şenlik alanına dönüştü. XI. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve bu yıl ilk kez düzenlenen I. Uluslararası Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı (GastroFarm Urla), binlerce doğa ve gastronomi tutkununu buluşturdu.
Antik çağlarda Klazomenai adıyla bilinen Urla, zeytinyağı üretimi, üzüm bağları ve verimli tarım arazileriyle ünlü. Bağ yolları, zeytin rotaları ve huzurlu atmosferiyle Urla, gastronomi ve doğa turizminin parlayan yıldızlarından biri. Özellikle enginar yetiştiriciliği, Urla’nın uygun iklimi ve zengin toprakları sayesinde bölgenin ekonomik ve kültürel hayatında önemli bir yer tutuyor.
Urla Belediyesi’nin öncülüğünde, Sözen Grup’un organizasyonel desteğiyle gerçekleşen etkinlikler, sürdürülebilirlik, yerel üretim, kültürel mirasın korunması ve kırsal kalkınma gibi temaları merkeze alan bir içerikle düzenlendi. Bu buluşma hem yerel halkı hem de ziyaretçileri lezzet, kültür ve doğayla kucaklaştırırken, bölgenin gastronomi ve tarım potansiyelini uluslararası arenada gözler önüne serdi.
Etkinliklere bizzat katılma fırsatım ne yazık ki olmadı. Aslında festival için davet almıştım ve bir panelde de moderatörlük yapmam planlanmıştı. Urla’nın gastronomik ruhunu, enginarın bereketini ve sürdürülebilir tarımın önemini yerinde deneyimlemeyi çok isterdim, ancak beklenmedik durumlar nedeniyle gidemedim. Bu yazı, festivalde bulunan dostlarımın ve organizasyonda yer alan kişilerin bana aktardıkları detaylardan derlendi. Onların coşkulu anlatımları, Urla’daki güzel atmosferi gözümde canlandırmama yetti de arttı bile!
Festival, “Bir Enginar, Bin Lezzet” temasıyla Urla’nın sokaklarını üç gün boyunca bir şölen alanına çevirdi. Enginar, Urla’nın tarımsal sembolü ve Ege mutfağının vazgeçilmez hazinelerinden biri. Vitamin ve mineral bakımından zengin, antioksidan özellikleriyle sağlık dostu bu sebze, düşük kalorili yapısıyla da dikkat çekiyor. Urla’nın verimli topraklarında yetişen enginar, özellikle “Bayrampaşa” ve “Sakız” çeşitleriyle biliniyor. Mart-nisan aylarında hasat edilen bu lezzet, zeytinyağlı yemeklerden salatalara, et yemeklerinden tatlılara kadar çok yönlü tariflerle sofraları süslüyor.
Yerel üreticiler, enginarın başrolde olduğu stantlarda ürünlerini sergilerken, şefler, gurmeler, sanatçılar ve doğaseverler; atölyeler, tadım etkinlikleri, konserler ve söyleşilerle bir araya geldi. Katılımcılar, enginarın farklı tariflerle nasıl bir lezzet şölenine dönüştüğünü keşfederken, Urla’nın mutfak kültürünün derinliklerine daldı. Sokaklarda kurulan stantlar, enginar temalı yemeklerden yerel ürünlere, el sanatlarından organik ürünlere kadar geniş bir yelpazede ziyaretçilere hitap etti. Çocuklar için düzenlenen atölyeler, gençler için müzik performansları ve yetişkinler için gastronomi sohbetleri, her yaştan katılımcının festivalin tadını çıkarmasını sağladı.
Etkinliğin en heyecan verici yeniliklerinden biri, GastroFarm Urla adıyla ilk kez düzenlenen I. Uluslararası Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı’ydı. “Bugünün Toprağı, Yarının Sofrası” temasıyla gerçekleşen konferans, gastronomi ve tarım dünyasının öncü isimlerini bir araya getirdi. Dünyaca ünlü şefler Tamar Gachechiladze, Michael Van Der Kroft, Alexander Nietosvuori, Fabrizio Fiorani, Paolo Griffa ve Alan Geaam, sürdürülebilir gastronomi ve yerel ürünlerin kullanımına dair deneyimlerini paylaştı. Türkiye’den ise gastronomi dünyasının önemli isimleri, paneller ve atölyelerde bilgi ve ilham dolu sunumlar yaptı. Konferansta, sürdürülebilir tarım teknikleri, yerel üretim modelleri, gıda güvenliği, iklim değişikliğinin tarıma etkileri ve gastronomi turizminin yerel kalkınmadaki rolü gibi konular derinlemesine tartışıldı. Katılımcılar, Ege mutfağının eşsiz lezzetlerini tadarken, tarım ve gastronominin geleceğine dair vizyoner sohbetlere katılma fırsatı buldu.
Kadın kooperatiflerinin el emeği ürünlerinden yerel üreticilerin organik gıdalarına kadar geniş bir yelpazede sunulan ürünler, Urla’nın tarımsal ve kültürel zenginliğini gözler önüne serdi. Festival kapsamında Sözen Grup CEO’su Gökmen Sözen’in moderatörlüğünde düzenlenen “Kardeş İlçelerde Gastronominin Yeri” paneli, Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe ve Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan’ın katılımıyla gerçekleşti. Panelde, gastronomi turizminin bölgesel kalkınmadaki rolü, yerel ürünlerin markalaşması ve kardeş ilçeler arasında iş birliği fırsatları ele alındı.
Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan açılış konuşmasında Urla’nın tarım ve gastronomi mirasını öne çıkardı:
“Toprağı sevgiyle işleyen, her bir tohumu umutla eken üreticilerimiz sayesinde bugün buradayız. Enginar, Urla’nın sadece sofralarını değil, kültürünü de renklendiren bir değer. Festivalimiz, tarım mirasımıza sahip çıkmanın ve geleceğe yatırım yapmanın bir sembolü. GastroFarm Urla ile Mart Ot Festivali, Enginar Festivali, Bağ Bozumu Şenlikleri, Bağ Yolu Şenlikleri ve Zeytin ve Sanat Festivali gibi beş büyük etkinliği bir çatı altında topluyoruz. Amacımız, sürdürülebilir kırsal kalkınmayı desteklemek, yerel ürünlerimizin pazar payını artırmak ve çiftçilerimize yeniden umut olmak. Ürünlerimizi kendi topraklarımızda yetiştirelim, kooperatiflerimizi güçlendirelim ve Atatürk’ün ‘Ülke kalkınması yerelden başlar’ ilkesini rehber edinelim.”
Etkinlikler, sürdürülebilir tarım ve gastronominin gücünü bir kez daha kanıtladı. Festival, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün iş birliğiyle Urla’nın doğal ve gastronomik zenginliklerini uluslararası arenada tanıtırken, bölge ekonomisine ve turizmine önemli katkılar sağladı. Sokaklarda yankılanan müzik, sofralarda sunulan lezzetler ve panellerde paylaşılan bilgiler, Urla’yı Ege’nin sürdürülebilirlik ve gastronomi merkezi olarak bir kez daha öne çıkardı.
Anlatılanlar böyle… İnanıyorum ki bu etkinlikler doğaya saygılı bir geleceğin mümkün olduğunu göstererek, ziyaretçilere hem ilham hem de keyif dolu anlar yaşattı. Umarım bir sonraki festivalde ben de bu coşkuya yerinde tanıklık edeceğim!