ABD ve İsviçre gibi en zengin ülkelerde, çalışan ücretlerinden kesilen tutar Türkiye’dekinin neredeyse yarısına tekabül ediyor.
Türkiye’de 2024 yılında 15 yaş ve üzeri çalışanların tahmini ortalama çalışma süresi 30,2 yıl olmuş. Yani Türkiye’de çalışma süresi AB ortalamasından 7 yıl daha az olarak hesaplanmış.
Türkiye’nin istihdam manzarası…
Türkiye’nin çalışma hayatına ilişkin tablosu da çarpıcı, daha doğrusu çarpık! Bu biliniyor.
Bir tarafta çalışandan ve çalıştırandan çok yüksek oranlarda kesintiler yapılıyor, dolayısıyla çalışanın eline geçen aylık ücret düşüyor. Hatta ücret düzeyi yükseldikçe brüt ücretin neredeyse yarısı kesiliyor. Kesintiler SGK, vergi dairesi ve fon gibi yerlere gidiyor. Nitekim bu kesintiler nedeniyle Türkiye’nin yeri OECD ülkeleri içerisinde en üst sırada bulunuyor. ABD ve İsviçre gibi en zengin ülkelerde, çalışan ücretlerinden kesilen tutar Türkiye’dekinin neredeyse yarısına tekabül ediyor.
Bir tarafta kayıt dışılık hüküm sürüyor. Çalışanların yüzde 60’ından fazlası asgari ücret veya ona yakın bir ücret almış gibi gösteriliyor. Oysa yüksek kesintiler ve maliyetler nedeniyle ücret düzeyi düştüğü için kayıt dışılık da firmaların bölgesel ve özellikle küresel rekabet ortamını bozuyor.
Sendikalı sayısının azlığı dikkat çekiyor
Bir diğer gerçek ise yerleşik olmayan yabancıların kalıcı veya geçici işlerde çalışması. Suriyeli Iraklı, Afgan, Orta Asya cumhuriyetleri kökenli, Uzak Doğulu, Doğu Avrupalı yüzbinler, ülkenin adeta her yerinde fabrikadan tarlaya, otelden tezgaha kadar dağılmış durumda. Bunlar ucuz, sosyal güvenlikten uzak, risk taşıyan grup olarak her şeye rağmen varlığını sürdürüyor. Bu da bir başka açmazı ve çarpıklığı sergiliyor.
Çalışma istatistiklerine baktığımızda sendikalı sayısının azlığı da çok dikkat çekiyor. 15 milyonu aşan aktif çalışanların sendikalı oranı yüzde 15’i bile yakalayamıyor. Adeta demir atılmış ve statü oluşturulmuş gibi. Hatta sendikalı sayısı günden güne azalıyor; ama sendika ağalığı hükmünü sürdürüyor. Dolayısıyla demokratik bir hak ölü hale gelmiş durumda.
Yani bir yandan artan işsizlik, bir yandan kayıt dışı istihdam ve böyle bir ekosistem içerisinde çalışma hayatına ilişkin çarpıklık manzaraları!...
Çalışma süreleri açısından manzaramız nasıl?...
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin yer aldığı Avrupa Birliği bölgesinde çalışma süreleri istatistiklerinde de Türkiye ile ayrışma var.
Dilerseniz önce AB bölgesine bakalım.
AB istatistik ofisi EUROSTAT rakamlarına göre çalışma hayatında ortalama çalışma süresi Türkiye’den çok fazla.
2024 rakamlarına göre AB ülkelerinde 15 yaş ve üzeri çalışanların ortalama çalışma süresi 37,2 yıl olarak hesaplanmış. Hatta bu süre bir önceki yıla göre 0,3 yıl daha artmış. Hatta son 10 yılda da bu süre 2,4 yıl daha artış kaydetmiş.
Söz konusu 37,2 ortalama çalışma süresi ülkeler itibariyle de çok farklılık sergilemiş. En fazla çalışma süresi ile başı 43,8 yıl ile Hollanda çekiyor. Bu ülkeleri küçük farklarla İsveç, Danimarka, Estonya ve İrlanda takip ediyor.
En kısa çalışma süresine sahip ülke ise 32,7 ile Romanya. Düşük çalışma sürelerinde İtalya, Hırvatistan, Yunanistan ve Bulgaristan izliyor.
Bu arada ortalama çalışma süreleri bir önceki yıla göre azalan ülkeler de var. Bu 4 ülke İtalya, Finlandiya, Güney Kıbrıs ve İsveç.
Cinsiyet açsından da AB ülkelerinde farklı bir durum var.
AB’de erkek çalışanların ortalama çalışma süresi 39,2 yıl olduğu halde bu süre kadınlarla 35 yıl. Hollanda’da erkekler 45,7 yıl süre ile en yüksek çalışma süresine sahip olduğu halde, Romanya’da kadınlar 42,2 yıl ile en az çalışma süresine sahip ülke olmuş.
Ülkemiz böyle spesifik bir konuda da gelişmiş dünyadan ayrışıyor
Peki Türkiye’de durum nasıl?...
Türkiye’de 2024 yılında 15 yaş ve üzeri çalışanların tahmini ortalama çalışma süresi 30,2 yıl olmuş. Yani Türkiye’de çalışma süresi AB ortalamasından 7 yıl daha az olarak hesaplanmış. Ancak geçmiş 10 yıla bakınca çalışma süresinin 2,2 yıl daha arttığı kayıtlara yansımış.
Kadın erkek çalışanlar açısından bakıldığında da ilginç bir ayrışma görülüyor. Türkiye’de kadınların ortalama çalışma süresi 20,7 yıl iken bu sürenin erkeklerde yaklaşık bir kat artışla 39,3 yıla ulaştığı görülüyor. Bu da ülkemizde kadınların AB ülkeleri içerisinde en düşük ortalama çalışma süresine sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Sonuçta şöyle bir tespiti de yapalım. Türkiye’de haftalık çalışma süresi yasal olarak 45 saat olduğu halde batı dünyasında bu süreler 35 saate kadar ve artık haftada 4 güne kadar düşüyor. Ama unutmayalım ki AB bölgesinde de çalışma hayatının süresi çok daha uzun oluyor.
Sözün özü, ülkemiz böyle bir spesifik konu başlığında da yine gelişmiş dünyadan ayrışıyor.