KORGÜN ŞENGÜN - ORKİMDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI
TOBB’un verilerine göre, Türkiye’de sanayi sektöründe son beş ayda 220 bin kişilik istihdam kaybı yaşandı. Haziran 2025 verileri, 2022 Eylül’ünden bu yana en düşük seviyeyi gösteriyor. Bu yalnızca geçici bir daralma mı, yoksa yapısal bir zayıflamanın işareti mi? Cevap, Türkiye’nin üretim altyapısı, teknoloji düzeyi ve iş gücünü dönüştürme kapasitesinde saklı.
Orta düşük teknoloji kısır döngüsü
Türkiye’nin mevcut sanayi altyapısı ağırlıklı olarak “orta-düşük teknoloji” düzeyindedir. Bu durum, üretimin verimliliğini, ihracat kabiliyetini ve çalışan başına katma değer üretimini doğrudan sınırlar. Düşük teknoloji demek; düşük fiyat, yüksek rekabet, düşük maaş ve sınırlı gelecek vizyonu demektir.
Bu sorunun yanıtı teknolojik sıçramada, daha doğrusu yüksek teknolojiye dayalı üretim ekosistemi kurmakta yatıyor. Türkiye, ne ithal ettiğini bilmeden ne üreteceğini, ne kadar yatırım yapacağını, nereye odaklanacağını sağlıklı biçimde planlayamıyor.
Kimya sektöründeki bu dağınık yapı, sanayide istihdamın dağılmasına, niteliksizleşmesine ve verimsizleşmesine neden oluyor.
Güney Kore örneği
Güney Kore, 1980’lerde düşük teknolojiye dayalı sanayiden (tekstil, gemi) 1990’larda elektronik, kimya ve otomotivde yüksek teknoloji kümelerine sıçradı. Incheon, Daejeon gibi bölgelerde Ar-Ge + üretim + üniversite entegre yapıları kurdu. Bugün ihracatının %60’tan fazlası yüksek ve orta-yüksek teknolojiden oluşuyor.
Otomasyon ve iş gücünün yeni rolü
Otomasyon, yapay zeka ve algoritmik sistemler özellikle rutin işlerde insan gücünü hızla ikame etmektedir. Ancak bu dönüşüm sadece makineleri değil, iş gücünün sanayi içindeki rolünü de yeniden tanımlamaktadır.
İş gücü artık sadece emek değil; adaptasyon yeteneği, problem çözme becerisi ve teknik yeterlilik ile öne çıkmak zorundadır. İyi okul mezunu olmak tek başına yeterli değildir. Nasıl ki firmalar ürünlerini geliştirmek zorundaysa, çalışanlar da kendi niteliklerini sürekli güncellemek zorundadır.
Almanya örneği
Almanya’da “dualist” mesleki eğitim sisteminde öğrenciler haftanın 3 günü işletmede, 2 günü okulda eğitim görür. Endüstri 4.0 kapsamında sadece üretimi değil, iş gücünün dijital yeterliliklerini de yükselten bütüncül programlar uygulanır.
Teşvikler nereye kadar?
KGF, Nefes Kredisi gibi finansal destekler kısa vadeli rahatlama sağlar. Ancak bu tür teşvikler; üretimi verimli, insanı güçlü, yatırımı nitelikli hale getirmiyorsa kalıcı çözüm değildir.
Asıl ihtiyaç, teşviklerin sadece makineleri değil, iş gücünü ve üretim modelini de dönüştürmesidir.
İsveç örneği
İsveç, otomasyon nedeniyle riskli sektörlerdeki çalışanları “beceri dönüşüm fonları” aracılığıyla destekleyerek, iş gücünü işsiz bırakmadan sektörler arası geçişi mümkün kılmıştır.
İrlanda örneği: Kimya ve biyoteknolojide patlama
İrlanda, 2000’lerin başında Avrupa’nın “vergi cenneti” değil, yüksek katma değerli üretim üssü olmaya karar verdi.
Bazı çarpıcı veriler:
- Kimya sektörü, İrlanda’nın toplam ihracatının %55’inden fazlasını oluşturuyor.
- 2024 itibarıyla kimya ve ilaç ihracatı: 85 milyar Euro +
- 10 büyük global ilaç şirketinin 9’u İrlanda’da üretim yapıyor.
- Kimya ve ilaçta çalışan sayısı: 40 binden fazla
- Her bir kimya çalışanı başına düşen ihracat değeri: 2 milyon Euro
“İrlanda örneği, Türkiye için özellikle kimya ve biyoteknoloji sanayi açısından çok kritik bir kıyas imkânı sunmaktadır. İrlanda devleti, vergi avantajının ötesine geçerek yüksek katma değerli üretimi stratejik olarak öncelemiş, bu alanlara özel altyapılar, insan kaynağı yatırımları ve üniversite-sanayi iş birlikleri ile bugün Avrupa’nın en büyük kimya ve ilaç ihracatçılarından biri haline gelmiştir. Türkiye’nin de Bandırma, Mersin, Adana gibi bölgelerinde bu tip kümelenmeleri kamu eliyle yönlendirerek benzer bir sıçrama yaratması mümkündür.”
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Teknolojiyle büyüyen ekosistem
Türkiye sanayisinin yeniden yapılanabilmesi gerekenler ve diğer ülkelerin çözünü:
1- İthalata bağımlılık haritaları çıkarılmalı; yatırımlar devlet politikası ile buna göre yönlendirilmeli hatta ihtisas sahibi firmalar ile bizzat konsorsiyumlar kurulmalıdır.
Örnek; Japonya, stratejik ithalat listesini 5 yılda bir yayınlayarak desteklerini buna göre şekillendiriyor. Bu liste bugün GTİP bazlı gümrükten çekilen ve 10 milyon dolardan büyük bütün ithal malları stratejiktir bakışından kurtarılmış bir liste olmalıdır!
2- Kimya, ilaç, elektronik gibi stratejik alanlarda yüksek teknoloji OSB’leri kurulmalı ve kümelenme bizzat davet ile yapılmalıdır. Ne ihtiyaç olduğu, Ne kadar ihtiyaç olduğu, ne kadar ihracat yapılacağı, yatırım büyüklüğü, hammadde tedarik kanalları, üretici/müşteri konsolidasyonu tek elden planlanarak ölçek ekonomisi dinamikleri dahilinde değerlendirilerek OSB’ler ihtisas haline getirilmelidir. Çeltikçiyle balıkçı, kimyacı ile gıdacı aynı OSB’de olmamalı.
- Singapur, Biopolis/Fusionopolis kümelerinde ilaç ve kimya devlerini topladı.
3- Sanayiyle entegre mesleki eğitim merkezleri yaygınlaştırılmalı
- Almanya, Berufsschule sisteminde işverenle okul iş birliği zorunlu.
4- Yüksek teknoloji odaklı Ar-Ge projeleri ürünleştirme kriterine göre desteklenmeli
- İsrail, her 1 dolarlık Ar-Ge desteğine karşılık en az 4 dolarlık ticarileşme beklentisi koyuyor.
5- Kamu alımlarıyla yerli üretim teşvik edilmeli (ör. kamu ihalelerinde yerli kimyasal önceliği)
- ABD, Buy American Act ile kamu harcamalarını yerli üretime yönlendiriyor.
6- İnsan sermayesi fonları ile iş gücü, beceri güncelleme odaklı yeniden işlenebilir hale getirilmeli
- Hollanda, 40 yaş üstü çalışanlara yaşam boyu öğrenme hibesi veriyor.
Sonuç: Ekosistem yaklaşımı şart
Sanayi bir ekosistemdir. Düşük teknoloji = düşük katma değer = düşük maaş zinciri kırılmadıkça istihdamı korumak mümkün değildir.
- Yüksek teknoloji, yalnızca üretim değil; refahın adil paylaşımı ve iş gücünün güçlenmesi anlamına gelir.
- Bugün artık mesele yalnızca “iş yaratmak” değil, nitelikli işin, nitelikli iş gücüyle buluştuğu bir sistemi kurabilmektir.
- Bunu başaran ülkeler yükselecek, başaramayanlar sadece işsizlik istatistikleri okuyacaktır.