Net hata noksan, ödemeler dengesinin yumuşak karnıdır. Türkiye genellikle cari açık verir, bu açık için finansman sağlamaya çalışır, bu iki kalem birbirine eşit olmadı mı aradaki fark ters işaretle net hata ve noksana yazılarak ödemeler dengesinin toplamı sıfıra getirilir, yani denkliği sağlanır. Bu hesaplamada sermaye hesabı da vardır ama onun tutarı ihmal edilebilecek kadar düşüktür.
Net hata noksanla ilgili çok spekülasyon yapılır, bunların ne kadarı doğrudur, bilmek pek mümkün değildir.
Ancak net hata noksanın pozitif olduğu dönemlerde ülkeye “valizler dolusu” para girdiği söylenir ki, bu fiziken doğru olamaz zaten. Milyar dolarlar kaç valize sığar, bir düşünün!
Bu para çoğunlukla da kara para olarak nitelenir. Kısmen öyledir belki de tüm tutarı böyle görmek de doğru değildir.
Ama şu gerçek değişmez; net hata noksanın, pozitif ya da negatif olsun fark etmez, yüksek seyretmesi sorundur, döviz giriş çıkışına ilişkin bilinmezliğin büyüklüğünü ve sisin kalınlığını gösterir.
Bir de böyle dalgalanma varsa!
Net hata noksanın düzeyi sorundur da bir dönem hep negatif, izleyen dönem hep pozitif olması başka şeyler düşündürür.
Bu yıl üçer aylık iki dönemde olduğu gibi…
Türkiye mayıs ayında kritik bir seçime gitmektedir; iktidarın el değiştirebileceği kanısı son yirmi yılda olmadığı kadar güçlenmiştir. Ödemeler dengesinin net hata noksan kalemine yansıyan sessiz sedasız bir hareket başlar. Genellikle pozitif seyreden net hata noksanda ciddi bir negatif tutar oluşmaktadır. Nereden kaynaklandığı bilinmeyen, (Merkez Bankası bunu bilse zaten ilgili kalemlere yazardı) bir para çıkışı vardır.
Öyle az buz bir para değildir bu…
Martta 2.7 milyar, nisanda 3.4 milyar, mayısta 8.7 milyar dolar olmak üzere üç ayda giden para tam 14.9 milyar dolardır.
Sahi kimdir bu parayı yurt dışına çıkaranlar?
Ya da daha önemlisi bunca yıl Türkiye’de dururken ne diye iktidarın değişebileceği gündeme gelince gitmeyi tercih etmişlerdir?
Bu paranın başına bir şey geleceğinden mi korkmuşlardır?
Haksız edinilmiş bir para değilse bu, neden korkulmuştur ki?
Seçimi kazanmış olsaydı iktidara gelecek olan Millet İttifakı bu paralara el mi koyacaktı ki böylesine bir korku yaşandı?
Ve rahat nefes aldılar!
Seçimlerden Cumhur İttifakı galip çıkınca giden para fazlasıyla geri geliverdi. Anlaşılan o paraları çıkarmayı tercih edenler rahat bir nefes almıştı.
Net hata noksanda izlediğimiz giriş haziranda 8 milyar, temmuzda 3.6 milyar ve ağustosta 4.6 milyar dolar oldu. Üç ayın toplamı böylece 16.2 milyar doları buldu.
Gerçekten merak edilecek bir durum değil mi bu…
Meclis ve Cumhurbaşkanı seçimini Millet İttifakı kazanmış olsaydı Türkiye’de rejim değişmeyecekti, en fazla parlamenter sisteme geri dönüş olacaktı, kim bilir o da ne kadar bir zaman içinde gerçekleşebilecekti.
Tekrar tekrar soralım:
Yalnızca iktidar değişiminden dolayı korkulan neydi?
Korkanlar kimlerdi?
Bu kişiler ya da kurumlar mevcut iktidar döneminde ne yapıyorlardı ki iktidar değişirse aynı şeyleri yapamayacaklarını düşünüp paralarını apar topar yurt dışına çıkardı?
O paralarla burada ne yapıyorlar ki tekrar getirdiler?
Klasik açıklama yetmez
Net hata noksan ödemeler dengesinin elbette kalıntı kalemidir, denkleştirme kalemidir. Teknik açıklamanın bu olduğunu biliyoruz. Ama üçer aylık iki dönemde yaşananları izah etmeye bu teknik açıklama yetmez.
Böylesine yoğun çıkış ve ardından derin bir nefes alınarak gerçekleştirilen geri dönüş daha önce örneği görülmemiş bir durumdur.
Birileri iktidar değişecek ve o paralarının başına bir iş gelecek diye korkup yurt dışına gitmeyi, yani paralarını güvenceye almayı tercih etmiş, sonra da kaygılandıkları gelişme olmayınca güle oynaya geri gelmişlerdir.
O para illegal yollardan kazanılmış bir para mıdır ki bu gidiş ve geliş yaşanmıştır? Yanıtlanması gereken soru budur.
Hani yıllık cari açık 42.5 milyar dolar olacaktı
2024-2026 dönemine ilişkin orta vadeli programda bu yılın cari açık tahmini 42.5 milyar dolar olarak yer almıştı ve bu tutarda kalmanın mümkün olamayacağını bu köşede 12 Eylül’de geniş olarak işlemiştik.
Merkez Bankası’nın dün açıkladığı ağustos verileri gösterdi ki yılın ilk sekiz ayında yılın tümü için tahmin edilen açık aşıldı bile…
Cari açık sekiz ayda 43.1 milyar dolar oldu.
Kalan dört ayda cari açık elbette çok düşük gelebilir, hatta fazla verilerek yıl 42.5 milyar dolarlık açıkla kapatılabilir ama normal koşullarda bu olmaz.
Yılın son aylarında cari fazla verilen iki dönem var, hiç yok değil!
2019’da, 2018’deki rahip kriziyle başlayan küçülmenin sürmesi yüzünden fazla verildi.
2021’de de faiz indirimiyle kurun tırmanmasıyla cari fazla elde edildi.
Dolayısıyla cari fazla sağlanan dönemler “sorunlu” dönemler. Herhalde bu yıl da yine sorunlu bir dönem yaşanıp cari fazla verilmesini kimse beklemiyordur.
Sonuçta cari açık orta vadeli programda tahmin edilen tutarı epeyce aşacaktır.