TÜİK haziran ayındaki enflasyon hesaplamasıyla herkesi adeta ters köşeye yatırdı! En düşük tahminin dile getirildiği Merkez Bankası’nın piyasa katılımcıları anketinde bile yüzde 1,61’lik bir oran söz konusuydu. TÜİK’in ilan ettiği oran ise yüzde 1,37 oldu.
Bu hazirandaki yüzde 1,37’lik artış, son beş yılın en düşük haziran artışı olarak kayıtlara geçti.
Ayrıca bu hazirandaki artış, geçen yılın aralık ayı hariç tutulursa son 24 ayın en düşük aylık artışı oldu.
Yani bu haziranda enflasyonda olumlu anlamda rekor üstüne rekor kırıldı.
Peki nasıl oldu da haziranda tahminlerden böylesine düşük bir gerçekleşme ortaya çıktı?
Örneğin gıda grubunda fiyatlar yüzde 0,27 geriledi. Peki bu gerilemeyi hangi alt kalemler mi sağladı, hemen aktarayım. Haziranda sucuk, sosis, salam ve benzeri ürünler yüzde 1,89, süt yüzde 1,72, peynir yüzde 1,13, yumurta yüzde 13,75, taze meyveler yüzde 0,34, patates hariç taze sebzeler yüzde 4,23, patates yüzde 14,52, dondurma yüzde 0,50, çay ve bitki çayları yüzde 0,51, su ve maden suyu yüzde 0,40 ucuzladı. Zam gören ürünlerle birlikte gıda grubundaki toplam gerileme yüzde 0,27 oldu.
Gıda grubunda 2020’den sonraki dönemde haziran aylarında ilk kez bu yıl bir ucuzlama yaşandı. Ayrıca gıdada mayıs ayında da ucuzlama vardı.
DİĞER KALEMLER DE ÇOK ARTMAMIŞ
Gıdada ucuzlama olmuş da diğer gruplarda öyle kayda değer bir artış mı yaşanmış ki, hayır!
Örneğin savaş yüzünden yüklü zam gelen akaryakıttaki ortalama artış yüzde 4,13 olmuş. Dolayısıyla bu zamlardan TÜFE’ye gelen etki de yaklaşık 0,14 puan.
Bu doğrudan etki. Öyle anlaşılıyor ki motorin arttı diye, benzin arttı diye kimse bunu zam bahanesi olarak kullanmamış. Bahane bir yana, akaryakıt zamlarının anlaşılan dolaylı etkisi de pek olmamış.
Acaba fiyatlama davranışlarında iyileşme mi var, zam yapabilecek konumda olanlar insafa mı geldi, yoksa piyasa öylesine durgunlaştı ki artık zam yapmak pek mümkün olmuyor mu?
Kapsamında akaryakıtın da bulunduğu ulaştırma grubu en çok zam gören grup olmuş. Bu gruptaki zam oranı yüzde 2,28, TÜFE’ye olan yansıma ise 0,36 puan.
Yıllık tahmin artık tutar
TÜİK’e göre tüketici fiyatlarındaki altı aylık artış yüzde 16,67 olarak gerçekleşti. Haziran ayındaki “düşük enflasyon performansı” yıllık tahminin tutması konusunda da umut veriyor.
Merkez Bankası’nın yıllık tahmini olan yüzde 24’te kalmak, ikinci altı aydaki artışın yüzde 6,28 olmasıyla mümkün. Altı ay toplamında “normalde” yüzde 6,28 mucize ötesi bir orandı ama biraz önce dediğim gibi haziran ayındaki performansı gördükten sonra artık altı ay için 6,28 pekala olabilir. Bu da aylık yüzde 1 artışta kalmak demek.
Hele hele 2025 tahmininin üst sınırı olan yüzde 29 esas alınırsa Merkez Bankası’nın çok daha geniş bir hareket alanı var. İkinci altı ayda yüzde 10,56’da kalındığı takdirde yıllık oran yüzde 29 olacak. Altı ayda yüzde 10,56 da, aylık ortalama yüzde 1,7 artış demek. TÜİK herhalde aylık ortalamayı rahatlıkla yüzde 1,7’ye, hatta daha aşağıya çekebilir ve böylece 2025 enflasyonu yüzde 24 ile yüzde 29 arasında bir yerde oluşur.
Akaryakıta ÖTV zammı
Akaryakıta dün enflasyon oranlarının açıklanmasından yalnızca bir dakika sonra saat 10.01 itibarıyla ÖTV zammı geldi.
Zam benzinde 2,26 lira, motorinde 2,12 lira, otogazda 97 kuruş.
Bu tutarlara göre zam oranı benzinde yüzde 4,46, motorinde yüzde 4,13, otogazda ise yüzde 3,65.
Akaryakıt fiyatları bu düzeyde kalır ve ay boyunca değişmezse temmuz ayı enflasyonuna gelecek doğrudan etki 0,18- 0,20 puan dolayında olacak.
Memur ve emeklinin alacağı fark kesinleşti
Yılın ilk yarısındaki TÜFE artışının yüzde 16,67 olarak açıklanmasından sonra memur ve memur emeklileri ile işçi emeklilerinin ikinci altı ay için alacakları fark da kesinleşti. İşçi emeklilerine altı aylık yüzde 16.67’lik enflasyon aynen yansıtılacak.
Memur ve memur emeklilerinde ise farklı bir hesaplama yapılıyor. Memur ve memur emeklilerine yılın ilk altı ayı için yüzde 6 zam verilmişti, ikinci altı ay için de yüzde 5 zam verilecek. Hesaplama yöntemi şöyle:
İlk altı aydaki yüzde 16,67 artışın üstüne yüzde 5 zam ekleniyor ve yüzde 22,50’lik orana ulaşılıyor. Bu tutardan ilk altı ayda verilen yüzde 6 düşülüyor. Buna göre memur ve memur emeklilerinin yılın ikinci yarısı için alacağı fark yüzde 15,57 oluyor.
Faiz indirimine engel kalmadı
Merkez Bankası’nın 24 Temmuz’daki PPK toplantısında faiz indirimine gideceği yönündeki beklentiler son dönemde giderek artıyor ve bu yönde somut bir takım işaretler de geliyordu. Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ile bankacıların yaptığı toplantıdan sonra Türkiye’nin en büyük bankalarının genel müdürlerinin açıklamaları bu işaretlerin en önemlilerindendi.
Önce İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran 24 Temmuz’da 350 baz puan indirim beklediğini dile getirdi. Birkaç gün sonra Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar “Anlamlı bir indirim” beklediğini ifade etti. Son olarak da Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten 300 baz puan indirim beklediğini söyledi.
Merkez Bankası’nın elinde haziran enflasyonunun hangi düzeyde gelebileceğine dönük bir veri bulunduğunu ve buna dayanılarak bankacılar aracılığıyla piyasaya mesaj verildiğini söylemek pek yanlış olmaz. Bankacılar o toplantıda her şey çok açık bir şekilde ortaya konulmasa bir anlamda kendilerini bağlayacak şekilde böylesine somut oranları nasıl ifade edebilirdi?
Şimdi haziran enflasyonu da tüm tahminlerin altında gelince artık 24 Temmuz’da faiz indirimine gitmenin önünde neredeyse hiç engel kalmadı. Piyasa zaten istiyor, kendi açısından haklı da, bunu destekleyecek koşullar da oluşmuş durumda; dolayısıyla 24 Temmuz’da 19 Mart öncesine dönmek gayet mümkün görünüyor. Yani 3,5 puan bir indirim ve politika faizinin yüzde 42,5 olması...
Daha ötesi düşünülür ve “Aslında 19 Mart yaşanmasa faiz şimdi yüzde 42,5’in de altında olacaktı” denilerek bu düzeyin altında bir oran belirlenir mi, bilmem ama en azından yüzde 42.5’in kesin gibi.