Türkiye’nin İslam ülkelerin liderliğine soyunmasına gerek yok, çünkü ortada lider olunacak ülkeler yok.
ABD sonunda İran’ı vurdu. Buna rağmen ABD-İsrail Bloku ile İran arasında topyekûn (total war) savaş başlamadı. Bunun kararını ABD verecek. Önce İsrail-Hamas savaşı ile başlayan çatışmanın bu noktaya gelmesinde ABD yönetiminin İsrail’e verilen destek ile karşı duruş sergileyen ülkelerin zayıflığı ve kayıtsızlığı büyük rol oynadı.
Bu kısmi savaş gizlenen bazı gerçekleri de ortaya çıkardı. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
- İslam ülkeleri mukavva ülkelermiş,
- İslam ülkelerinin her biri kendini daha doğrusu ülkeyi idare edenler, koltuklarını-hanedanlıklarını düşünmekte,
- Bu ülkeler bir kere daha devlet olmadıklarını, hala aşiret-kabile en iyi ifade ile şirket devlet oldukları,
- İslam ülkelerin yönetimlerinin, ABD’nin izni olmadan gıklarını dahi çıkaramayacakları bir kere daha teyit edilmiş oldu.
Buradan yola çıkarak Türkiye’nin İslam ülkelerin liderliğine soyunmasına gerek yok, çünkü ortada lider olunacak ülkeler yok.
İsrail bu savaşa ABD’nin vekil gücü olarak girdi. Hamas’ın sivil halkı öldürmeye yönelik atağı, bu saldırganlığa yol açtı. Açıkçası Hamas yönetimi bunu birilerine yaranmak için yapmadı ise Gazze halkının kanı İsrail’e bulaştığı kadar onların eline de bulaştı.
Dünya ekonomisi küresel savaşa hazır değil
İran, ABD saldırısına dayanmakta ancak rejim buna dayanabilecek mi? Bu sorunun yanıtı henüz verilemiyor. Ancak yakın zamanda göreceğiz. Eğer İran rejimi bu saldırganlığı da savuşturursa ABD, Ezop’ masallarındaki “Açgözlü Köpek” durumuna düşebilir.
Savaşın küresel bir savaşa dönme olasılığı zayıf. Çünkü dünya ekonomisi buna hazır değil. ABD ekonomisi tekliyor. Hele İsrail ve İran ekonomisi çökmek üzere. Uluslararası yayınlara bakılırsa savaşın İsrail’e maliyeti daha şimdiden 25 milyar doları aşmış durumda. Bu durumda savaşın bedelini kimin ödeyeceği sorusu gündeme gelmekte.
İsrail hükümetinin elinde fazla seçenek yok. Artan enflasyon ve bütçe açığı karşısında ya vergileri artıracak ya da borçlanacak. İsrail’in kamu borcunun GSYH’ye oranı daha şimdiden yüzde 75. Bu durumda ücretleri baskılayacak ve yine tüketim üzerine yeni vergiler koyacak. İsrail başındaki hükümet sağcı. Bundan dolayı serveti yüksek olanlarla, sermaye sınıfını vergilendiremez. Çünkü her sağcı hükümet gibi “onlar da zengin” sever. Yani savaşın bedeli sıradan halkın üzerine kalacak.
İsrail halkı belki bu bedele razı olabilir. Ancak hükümet bununla da yetinmeyecek. Kamu sosyal harcamaları, eğitim ve sağlık harcamaları da azalacak. Bu ağır yük için yine ABD’ye gidilecek, para istenecek. ABD de verdiği her bir dolar için İsrail ordusunu vekil güç olarak daha çok alanda kullanacak.
Türkiye’yi yönetenler bu yaşananlardan ders çıkarmalı, ATATÜRK ve İnönü’nün izlediği dış politikayı daha iyi analiz etmeliler.
Okuma Önerisi: J.M. Keynes, Savaşın Bedeli Nasıl Ödenir?