HASAN YUYUCU
Dar anlamda patron, bir kurumda sermaye çoğunluğuna sahip kişidir. Patronluğun kapsamının ne olduğu ve bir patronun temel görevlerinin nelerden oluştuğu, üzerinde fazla çalışılmayan bir konudur. Patronluğun yöneticilikle bir arada gidemeyeceği, hatta yönetim kurulu başkanlığının dahi zaman zaman patronluk anlamına gelmediği ayırımlarının yapılması gerekmektedir. Bu anlamda, patronluğun tıpkı yöneticilik ve denetçilik gibi ayrı bir meslek olduğu; müşterek hareket alanlarının ve sınırlarının bulunduğu ortaya konulmalıdır.
CEO ve genel müdürlük unvanlarının dahi birbirinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Her iki unvan da, bulundukları şirkette icranın başındaki en yetkili kişiyi ifade etmektedir. Ancak yönetilen ciro, şirketin operasyonel hacmi ve derinliği göz ardı edilerek ünvanlandırmaya gidilmektedir. İş hayatında duymaya alışkın olduğumuz bu unvanlarda dahi karışıklık bulunmaktayken bazen ismi duyulan, rolünün ne olduğu muğlak görülen patronlukla ilgili tanımlamalardaki karışıklık doğaldır.
Patronun temel görevi, amaçlanan kârı gerçekleştirecek yöneticiyi atamak, şirketin kârlılığının denetlenmesini sağlamak ve şirketin aktiflerinin geliştirilmesi konusunda en üst derecede yönlendirme, denetim sağlama ve onaylama makamında bulunmaktır.
Bu kapsamda patron, uzun vadede sahibi olduğu hisselerin değerinde azalma gözlemlediğinde yönetim kademelerinde gerekli değişiklikleri ve yenilikleri yapacaktır. Yönetim işlerini yöneticiler, denetim işlerini denetçiler yapacaktır. Ancak patron oluşturduğu sistemin her kademesinden neler olup bittiğiyle ilgili bilgi edinmelidir.
Bir şirkette yürütme mercii, yönetim kuruluna karşı doğrudan sorumluyken; yönetim kurulu ise hissedarlara karşı sorumludur. Yönetim kurulu başkanı, uygulamada genellikle en büyük hissedardır. Ancak en büyük hisseye sahip olan patronun yönetim kurulu başkanı olması bir zorunluluk değildir. Bazı örneklerde patronun, yönetim kurulu üyelerinden biri olarak yer aldığı gözlemlenmektedir ki bu, tavsiye edilmeyen bir uygulamadır.
Patron, gerek küresel gelişmeler ve yenilikler gerekse profesyonel bir şirket yapısı oluşturmayla ilgili kendisini sürekli geliştirmeli; gerekiyorsa bu alanda danışmanlarla çalışmalıdır. Patron-yönetim kurulu-tepe yönetim ayırımından temel bir örnek verilecek olunursa; bilinen fakat uygulamada problemli bir alan vardır. Yönetim kurulu, tepe yönetimin sorumluluk alanlarını net bir şekilde belirlemeli ve bu alanlara müdahale etmeden onların görevlerini yerine getirmelerine olanak tanımalıdır. Ancak bu ilke, uygulamada çoğu zaman problemli olmaktadır. Tepe yönetimin uygulamalarına yönetim kurulları tarafından müdahalelerde bulunulmaktadır. Bunun temel nedenlerinden biri, yönetim kurulu üyeliği teklif edilen kişilerin genellikle politika ve strateji oluşturma kabiliyeti veya ileri görüşlülüğü olan kişilerden değil, daha önce ‘iş bitirme’ kabiliyeti öne çıkmış kişilerden seçilmesidir. Patronun bu ve benzeri konularda bilgi sahibi olarak şirket içi mekanizmaların verimli çalışmasını temin etmesi gerekir.
Aksi takdirde, yönetim kurulu en temel görevlerinden biri olan kurumun misyonunu belirleyip yaşatmak ile tepe yönetimi atayıp destekleme sorumluluğunu yerine getirememiş olur.
Patronluk, yalnızca hisse çoğunluğuna sahiplikten ibaret olmayıp; şirketin kârlılığının korunmasından, geleceğe hazırlanmasına, kurumun dış dünyadaki temsiline kadar uzanan geniş bir mesleki alanı kapsamaktadır.